26 Kasım 2014 Çarşamba

Türkiye Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu Kararları (22.11.2014)

Türkiye Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu, tarafına gönderilen 15 dosyayı yaptığı toplantıda görüşerek karara bağladı.

Kararlar aşağıdaki gibidir:

Türkiye Basketbol Federasyonu 2014-2015 Sezonu Yurtiçi Faaliyetleri Sirküleri'ni Yayınladı


Türkiye Basketbol Federasyonu tarafından her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen altyapı faaliyetlerine ilişkin organizasyonlara katılım esasları ile düzenlenecek iller ve tarihlerin yer aldığı Yurtiçi Faaliyetler Sirküleri yayınlandı.

İllerde düzenlenmekte olan İl Birincilikleri organizasyonları ile başlayan ve ilgili kategorilerde gerçekleştirilmekte olan Türkiye Şampiyonaları ile sona eren Yurtiçi Faaliyetleri,  Gençler, Yıldızlar, Küçükler ve Minikler (Kız-Erkek) kategorilerinde düzenleniyor.

Her kategoriye ait illerin katılım durumlarını ve organizasyon tarihlerini içeren Yurtiçi Faaliyetler Sirkülerine ulaşmak tıklayınız.

24 Kasım 2014 Pazartesi

Martino Minuto'yu Kan Mı Çekti?

Geçen gün, İtalya'dan devşirilen Martino Minuto hakkında bazı sorular sormuştum: http://sporvehukuk.blogspot.com.tr/2014/11/martino-minuto-nasl-devsirildi.html

Türkiye Eskrim Federasyonu sadece klasman ile ilgili sorumu ciddiye almış ve Minuto'yu klasmana eklemiş.

Klasmana bakınca bu sefer yeni sorular aklıma geldi.

Minuto, Adıyaman bölgesinde ferdi sporcu imiş.

Minuto'nun Adıyaman ile ne ilgisi var? Akrabaları Adıyaman'dan mı göç etmiş?

Minuto, Adıyaman'ı gördü mü? Adıyaman'ı temsil etmeyi kendisi mi istedi?

Minuto, Adıyaman'a taşınacak mı? Yoksa İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerden birinde yaşayıp, Adıyaman adına mı yarışacak? Büyük ihtimalle, Türkiye'de uzun süreli vakit geçirmeyecek ama sorayım dedim.

Minuto, Adıyaman'daki bir kulüp adına mı yarışacak? Bu kulüp, Minuto'nun ücretini ve masraflarını nasıl karşılayacak? Yoksa kulüp yerine başka bir kurum/kuruluş/kişi mi bu masrafları üstlenecek?

Eskrim Federasyonu, uzun süre sonra ilk defa bir gazetenin iddialarına cevap verdi. Umarım Minuto ile ilgili sorularım ulusal medyada yer alır ve federasyondan yanıtlar alabiliriz.

Eskrim Federasyonu'nun Basın Bildirisi Hakkında

Türkiye Eskrim Federasyonu, Cumhuriyet Gazetesi'nin delege krizi ile ilgili haberine yanıt verdi.

TEF'in basın bildirisi hakkında görüş ve sorularımı paylaşmak isterim:

Eskrim Federasyonu'ndan Cumhuriyet Gazetesi'ne Cevap

Türkiye Eskrim Federasyonu'nun mali genel kurulu hakkında kaleme aldığım yazıdan sonra, Cumhuriyet Gazetesi, Türkiye Eskrim Federasyonu (TEF) olağan malî genel kurulundaki delege krizi hakkında bir haber yayınlamıştı. TEF, gazetedeki iddiaları yalanladı.

Federasyonun açıklaması aşağıdaki gibidir:

Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Ana Statüsü Yayınlandı

Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Ana Statüsü, 23 Kasım 2014 tarih ve 29184 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Ana Statü aşağıdaki gibidir.

21 Kasım 2014 Cuma

Martino Minuto Nasıl Devşirildi?

Devşirme modası tam gaz devam ediyor. Türkiye Eskrim Federasyonu (TEF) da bu modayı yakından takip ediyor.

Federasyon en son İtalyan Martino Minuto'yu devşirdi.

Minuto, Gençler klasmanında çok başarılı bir eskrimciydi. Belek'te Dünya Şampiyonu olmuştu. Sporcu aynı başarıyı Büyükler klasmanında gösteremiyor. Minuto, 2011-2012 sezonunu 37'nci, 2012-2013 sezonunu 108'inci bitirdi. 2014-2015 sezonunda ise sadece 3 puanı var ve Dünya klasmanında 176'ncı sırada.

Eskrim Federasyonu Mali Genel Kurulu 6 Aralık'ta Gerçekleşecek (Mi?)

Türkiye Eskrim Federasyonu Mali Genel Kurulu 6 Aralık tarihinde Holiday Inn Otel Tunus Cad. No:7 Kavaklıdere - Ankara adresinde saat 10:00’da yapılacak. Genel kurul, federasyonun ana statüsü uyarınca gerçekleşecek.


Genel kurul üye listesini okuduğumda bazı sorular aklıma geldi:

20 Kasım 2014 Perşembe

Eskrim Federasyonu'nun "Prosedür"ü Hukuka Aykırı

Türkiye Eskrim Federasyonu'nun icraatlarından memnun olmayan bir kesim Facebook'ta çeşitli gruplar kurarak dertleşiyorlar. Bir grup ise daha ciddi çalışıyor ve çözüm önerileri getiriyor.

Son günlerde milli takım seçimi kriterleri ve bunların uygulanmaması tartışılıyor. Federasyon Teknik Kurulu'nun mevzuatı ciddiye almadan kararlar aldığı iddia ediliyor. Federasyon, kendi "prosedürü"ne uymadığı için eleştiriliyor.

Federasyonun "prosedür"ü ve uygulaması hakkında araştırma yaptım.

TFF, Hakemlere Karşı Şiddeti Önlemek İçin Aldığı Kararları Açıkladı

TFF'nin açıklaması aşağıdaki gibidir:

Futbol Müsabaka ile Futbol Disiplin Talimatlarında Değişiklik Yapıldı

TFF'den yapılan açıklama aşağıdaki gibidir:

"TFF Yönetim Kurulu'nun 20.11.2014 tarih ve 52 sayılı toplantısında aldığı karar ile Futbol Müsabaka Talimatı ile Futbol Disiplin Talimatı'nın bazı maddelerinde değişiklikler yapıldı. 

Futbol Müsabaka Talimatı'nın 19. maddesinde yapılan değişiklik ile müsabaka hakemine, kulüp yöneticilerinin kendilerine yeşil zemin içinde veya dışında sportmenliğe aykırı harekette, kişilik haklarına saldırıda, hakarette, tehditte bulunmaları, tükürmeleri veya benzeri eylemlerde bulunmaları halinde müsabakayı tatil edebilme yetkisi tanınmıştır.


Bu değişikliğe ek olarak Futbol Disiplin Talimatı'nın ilgili maddelerinde yapılan değişiklikler ile de kulüp yöneticilerine disiplin ihlalleri nedeniyle verilen cezalarda artırıma gidilmiştir."

19 Kasım 2014 Çarşamba

Taraf-Der, İstanbul Barosu Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal'ı Passolig Paneli Hakkında Uyardı

İstanbul Barosu Spor Hukuku Komisyonu, 21 Kasım tarihinde Passolig Uygulaması Sorunlar ve Çözüm Yolları“ konulu bir panel düzenleyecek.

Özellikle Tüketici Mahkemesi'ndeki Passolig duruşmasının görüleceği haftaya denk getirilen panelde Mehmet Demirkol (Fanatik gazetesi yazarı), Önder Özen (futbol teknik direktörü/spor yorumcusu), Y. Kemal Haacıoğlu (TFF e-bilet proje sorumlusu) ve Celalettin Karanfil (Eskişehir Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı) konuşacaklar.

Bu panelde Passolig'e karşı hukuk mücadelesi veren dernek temsilciler, avukatlar ile e-bileti eleştiren hukukçuların panelist olarak seçilmemesi tepki çekti.

Dün Ankara Tüketici Mahkemesi'nde görülen davada, mahkeme e-bilet ile ilgili yasal düzenlemelerin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle ilgili maddeler için Anayasa Mahkemesi'ne başvurma kararı aldı.

Mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne başvuru kararı, e-bilet ve Passolig'in tartışılacağı panelin organizasyonunu değiştirmedi. Davayı açan derneğin yöneticileri ve avukatları yine panele davet edilmedi. Panel, duyurulduğu şekilde gerçekleşecek.

Taraftar Hakları Dayanışma Derneği Genel Başkanı Av. Kemal Ulusoy ve derneğin yönetim kurulu üyelerinden Av. Cem Cihan, İstanbul Barosu Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal'a açık mektup gönderdiler. Twitter'da yayınlanan bu mektupla, Barolar'ın görevleri hatırlatıldı ve İstanbul Barosu Spor Hukuku Komisyonu'nun Passolig politikası eleştirildi.

Mektup aşağıdaki gibidir:

Elektronik Bilet, Anayasa Mahkemesi Yolunda

Taraftar Hakları Dayanışma Derneği’nin Passolig’in iptali için açtığı davada Ankara Adliyesi 16. Tüketici Mahkemesi, elektronik bilet hariç elektronik kart uygulamasını içeren düzenlemeleri Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne aykırı bularak, Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi.

Anayasa aykırılığı iddia edilen düzenlemeler aşağıda mavi karakterlerle belirtilmiştir:

18 Kasım 2014 Salı

Passolig, Tüketici Mahkemesi için Ne Diyecek?

Bugün Ankara'da tüketici mahkemesi, Passolig ile ilgili itirazları değerlendirdi. Sıra Anayasa Mahkemesi'nde.

Bu dava ile ilgili görüşlerimi daha sonra açıklayacağım. Tutanağın ulaşmasını bekliyorum.

Yarın veya hafta içinde Passolig'den de bir açıklama gelecektir.

Passolig'in saldırgan reklam stratejisi yargı karşısında etkili olmadı. Etkili olmayacağa benzer.

Passolig (Aktif Bank) hukukçularının aklından geçenleri paylaşayım. Onlar görüşlerini çok açık biçinde dile getirmişlerdi.

Mahkemenin itirazları ciddi bulup Anayasa Mahkemesi'ne başvuru kararı alması, mahkemenin Passolig'e karşı olduğunu gösteriyor.

Bu mahkeme de kim oluyor? Yoksa hâkim paralel yapı üyesi mi?

Passolig'in deyimiyle bu hâkim,
- Karaborsa ve kayıtdışılıktan beslenenlerden mi?
- Fişleme bahanesi ile sorumsuzca davranışlarını sürdürerek takımlarına maç, diğer seyircilere seyir cezası aldırmayı hak görüp çocuğumuzu maça götürme hakkımızı gasp edenler ile şiddete karşı gözüküp rant sağlayanlardan mı?
- Yerli firmaların milli projelerinin başarılı olmasını istemeyenlerden mi?
- "Bu iş bu kadar etmez. Bu sebeple eli cebe atıp bu kadar para vermenin manası yok" deyip proje hayata geçince gözü kalan şirketlerden birinin hissedarı veya gizli yöneticisi mi?

Passolig yöneticilerinden Cuma akşamına kadar cevap bekliyoruz. Kaç aydır "malum çevre" hakkında kapsamlı bir açıklama yapacaklardı. Nasip bu haftaya imiş.

17 Kasım 2014 Pazartesi

Volkan Demirel Ceza Alacak mı?

Dün milli takımımız EURO 2016 grup eleme maçlarında Kazakistan ile karşılaştı. Maç öncesinde ve sonrasında öyle olaylar meydana geldi ki, kamuoyu maçı konuş(a)madı.

Maçtan önce milli takım kalecisi Volkan Demirel, kendisine küfredildiğini iddia ederek sahaya çıkmayı reddetti ve yerine başka bir oyuncunun geçirilmesini istedi.


Volkan'ın küfrettiğini iddia ettiği taraftar ise Galatasaraylı taraftarların argo kelimeler kullandıklarını iddia etti, kendisinin ise Volkan'a moral vermek için aşağı indiğini söyledi.

Fatih Terim, maç sonrasında yaptığı açıklamada çelişkili konuştu.




Anlaşıldığı kadarıyla, Volkan Demirel, stadyumdan ayrıldı. UEFA kuralları (doping kontrolü ihtimali) gereğince, Volkan'ın stadyumdan ayrılmaması gerektiği için geri çağrıldı. Volkan, Emre Belözoğlu ile stadyuma geri geldi ve soyunma odasında bekledi.

Dünden beri Volkan'ın sahayı terk etmekte haklı olup olmadığı tartışılıyor. Zira TFF Disiplin Talimatı uyarınca, haklı bir sebebi olmaksızın müsabaka yerini terk eden futbolcular iki aydan bir yıla kadar müsabakalardan men cezası ile cezalandırılıyor. İhlalin niteliğine göre futbolcunun bağlı bulunduğu kulübe de 65.000.-TL ila 130.000.-TL arasında para cezası verilebiliyor.

Ne yazık ki bu tartışma sulandırıldı. Volkan'a edildiği iddia edilen küfürler henüz ispatlanmadan, milli takım futbolcusuna küfredilmemesi gerektiği söyleniyor.

Bu görüş doğrudur ama Volkan'ın davranışının değerlendirilmesinde nazara alınamaz.

Volkan, küfürden etkilenip maç oynamamayı tercih edebilir. Profesyonel futbolcunun küfürlere katlanması gerektiğine dair görüşe katılmak mümkün değil. Ancak süreç bu şekilde yönetilmemeliydi!

Volkan, yedek kulübesine alınabilirdi. Böylece tepkiler dindirilirdi.

Tartışmayı alevlendiren, TFF teknik yönetiminin kararları oldu. İki gündür yalan söyleniyor.

Görüntüleri izleyenler biliyor. Volkan, küfür yüzünden oynamak istemedi ve oyundan alınmayı rica etti. Fatih Terim ise sakatlıktan bahsetti. Belli ki, Demirel'e ceza verilmeyecek.

TFF, bugün yaptığı açıklamada, süreci şeffaf şekilde duyuracağını açıkladı ama Volkan'ın sahayı terk etmesine hiç değinmedi.

TFF'den aşağıdaki soruları yanıtlamasını bekliyoruz:

- Neden Demirel yedek kulübesine alınmadı? Bu ihtimal teklif edildi mi?
- Volkan Demirel, stadyumdan ayrıldı mı? Ayrıldı ise, buna kim izin verdi? Fatih Terim'in haberi/kararı var mıydı?
- Demirel ne zaman geri çağrıldı? Neden geri çağrıldı?
- Demirel'in sakatlığı var mı? Sakatlığı var ise, neden ilk onbirde görev alabilecek gibi hazırlandı? Sakatlığı var ise ve sakatlığı oynamasını engelliyor ise, neden Demirel taraftarlarla söz dalaşına girene kadar ağzını açmadı?
- Demirel'in iddia edilen sakatlığına ilişkin doktor raporu hangi doktorun imzasını taşıyor? Testler ne zaman yapıldı?

TFF'den Açıklama

TFF, Türkiye-Kazakistan maçından önce Volkan'ın iddia ettiği küfür olayı ve maçtan sonra gazetecilere yapılan saldırı ile ilgili açıklama yayınladı.

Açıklama aşağıdaki gibidir:

"Dün akşam oynanan Türkiye-Kazakistan müsabakasının öncesinde A Milli Takım kalecimiz Volkan Demirel'e yapılan sözlü saldırıyı ve müsabaka sonrasında maçta görevli medya mensuplarına yönelik darp eylemini şiddetle kınıyoruz.

Görevi başında yaralanan tüm medya emekçilerine geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, Türkiye Futbol Federasyonu olarak her iki eylemle ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gerekli başvuruların yapıldığını ve adli sürece müdahil olunarak, sürecin takipçisi olacağımızı önemle belirtmek isteriz.

Federasyonumuz tüm yaşanan olumsuzlukların sorumlularını bulabilmek amacıyla kişi ve kurumlarla görüşmelere başlamıştır. Elde edilecek sonuçlar ve yaptırımları kısa süre içerisinde en şeffaf biçimde kamuoyu ile paylaşacağımızı saygıyla duyururuz.

Türkiye Futbol Federasyonu"

TSYD'den açıklama: "Sabrımız Kalmadı"

TSYD, Türkiye-Kazakistan maçından önce ve sonra gerçekleşen olaylarla ilgili aşağıdaki açıklamayı paylaştı:

"16 Kasım 2014 Pazar günü TT Arena Stadı’nda oynanan Türkiye-Kazakistan EURO 2016 Grup Eleme maçı sonrası yaşanan olaylar, Türk Sporunun bir “Kara gecesine” daha, imza atmıştır.
Nerden geldikleri belli olmayan, kendilerini “koruma” diye tanıtan; ama buna rağmen akreditasyon kartları bulunmayan 7 kişinin, görevleri sadece haber peşinde koşan meslektaşlarımıza hunharca saldırmaları, darp etmeleri, öldüresiye teşebbüste bulunmaları asla ve asla affedilemeyecek ve mutlaka cezasını bulması gereken çirkin bir olay olarak tarihe geçmiştir.
Bilinmelidir ki; son zamanlarda, basın mensuplarını azarlamayı, antrenman sahalarına almamayı, tribünlere sokmamayı marifet sayan zihniyetlerin yol açtığı bu tip olaylar, kendilerini sadece deklanşör, görüntü ve haberleriyle savunan meslektaşlarımızı, asla yıldıramayacaktır.
Sınırlarımızı ve sinirlerimizi zorlayan her türlü davranışın karşısında Türk Spor Basını, her zaman kenetlenmiş ve birlik ve beraberlik içinde olacaktır.
Dün arkadaşlarımıza atılan o tekmeler, yumruklar o darp edilmeler, öldüresiye hamleler, sadece Metin Karabaş’a, Saycan Sayım’a, Gökhan Kılınçer’e, Murat Akbaş’a, Uğraş Özyurt’a değil, Spor Basınına yapılmış en terbiyesiz, en adi, en çirkin saldırıdır.
Bu olayların faillerinden 8 kişi,  Emniyet Birimleri ile yapılan görüşmeler sonunda, gözaltına alınmış, haklarında gerekli işlemler başlatılmıştır.
Kazakistan maçının öncesinde ve sonrasında yaşanan olaylar, öyle bildiri ve kınama ile geçiştirilecek bir hadise değildir.

NEREYE GİDİYORUZ ?

Günden güne ülke futbolu küçülüyor, meşin yuvarlağa bakış ise kin ve nefret tohumları ile özdeşleşiyor sanki.
Düşünün hayati bir maça çıkan Milli Takımımızın kalecisi Volkan Demirel, bir grup taraftarın iğrenç tezahüratları ile çileden çıkıyor. Hatta bu protestonun ilerlemesi nedeniyle stattan da ayrılıyor.
Milli Takıma seçilmek kadar, formasını giymek kutsal bir görevdir. Orada her kim ne olursa olsun, Ay-Yıldız’ı temsil etmektedir.
Bu nedenle futbolculara yapılan küfürlü tezahürat, ülkeye ihanettir. Protestonun çeşitli tarzı vardır. Ve ne yazık ki her geçen dakika erozyona uğrayan, cehaletini aynı felsefeyi taşıyan arkadaşlarıyla cesarete dönüştüren, düşünce özgürlüğünü ayaklar altına alan bir sürü baldırı çıplak, hem Volkan Demirel’e, hem de bu ülkeye ihanet edecek kadar ileri gitmiştir.
“Ne Mutlu Türk’üm” diyebilecek kadar cesaretiniz varsa, çıkaracağınız günah da, o denli acımızı hafifletecektir.
Volkan Demirel orada sizi bekliyor. Haydi koşun ona, bir özür dileyin.
Volkan Demirel’in karşı karşıya kaldığı bu pespaye, bu hiçbir tavır ve davranışla biçimlendirilemeyecek olayın daha üstü açık iken, karşılaşma sonrası meslektaşlarımızın uğradığı saldırı ise, artık güvenlik denilen bir mekanizmanın ayaklar altına alındığı bir vahşete bürünmüştür. Yerde yatan bir meslektaşımızın kafasını tekmeleyen insanlar, ne polis, ne özel güvenlikçi, ne taraftar her kim olursa olsun, terör odaklı birer militandır.
Bunları kınamıyoruz. Bu zavallıları bu ülkenin Adalet dağıtıcıların ellerinde nasıl bir cezaya çarptırıldıklarını görmek istiyoruz.

ARTIK YETER !
Her fırsatta hedef gösterilen meslektaşlarımızın böylesine bir saldırının ortasında kalıp halen yaşamlarını sağ olarak sürdürebilmeleri ise, onların birer şansından başka bir şey değildir.
Kınıyoruz olmuyor.
Bildiri yayınlıyoruz olmuyor.
Sayın Cumhurbaşkanı
Sayın TBMM Başkanı
Sayın Başbakan
Sayın Bakanlar
Sayın Milletvekilleri
Söyler misiniz biz ne yapacağız?
Söyler misiniz, bu işin sonu nereye varacak?
Söyler misiniz can güvenliğimiz konusunda başvuracağımız yeni mercilerin adresi var mıdır?
Var mı bir çözüm öneriniz?
76 milyonda birkaç bin kişi maça gittiği ey koca ülkem!
Futbolda düştüğün duruma bak.
Kan gövdeyi götürüyor.
Artık, her olayların odağında olan, futbolumuzu çirkinleştiren, dostluk rüzgarlarını estirmeyen bazı sporcuların, kollanıp korunmasını istemiyoruz…
Huzura en ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, spor sahalarını kendi çıkarları için kamufle edenler, her çirkin olay gibi, bir gün oklar kendilerine döndüklerinde, sakın ola ki, basından medet ummasınlar…
Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Merkezi, dün olduğu gibi, yarınlarda da asla yaşamak istemediğimiz meslektaşlarımıza reva görülen bu tip çirkin davranışların, her zaman karşısında olacak ve asla bu olaylara sebebiyet verenlerin peşini, kanunlar çevresinde her platformda arayacak ve bırakmayacaktır.

Saygı ile duyurulur.

TÜRKİYE SPOR YAZARLARI DERNEĞİ
GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU"

13 Kasım 2014 Perşembe

Tayfun Bayındır Yanılıyor

Bugün TRT'de yayınlanan "Manşetlerde Spor" programına denk geldim. Birkaç gün önceye kadar Uğur Meleke'nin oturduğu koltukta bugün Tayfun Bayındır oturuyordu.

Hatırlanacağı üzere, Uğur Meleke, geçen hafta Beşiktaş, Fikret Orman, Fenerbahçe, Aziz Yıldırım, Emre Belözoğlu, GalatasarayTFF, milli takım hakkında çok sert eleştiriler getirmiş ve TRT ile yolları ayrılmıştı.

Tayfun Bayındır'ın futbolla ilgili görüşleri tartışılır. Brezilya maçı ile ilgili esaslı eleştiriler dile getiremedi.

Futbolu bir kenara koyalım! Bayındır hukuki konulara da değindi ve  fahiş hata yaptı.

Bayındır, Fatih Terim'in ligimizde oynayan üç yabancı oyuncuyu devşirmek istediğini, ancak sistemin buna izin vermediğini savundu. Bayındır, bir yabancının Türk vatandaşı olması için, Türkiye'de en az beş sene ikamet etmesi gerektiğini; Terim'in istediği üç oyuncunun bu şartı sağlamadığını ve devşirmenin gerçekleşemediğini söyledi.

Bayındır, mevzuatı eksik biliyor. Bayındır sadece genel şartları okumuş. İstisna hükmünü gözden kaçırmış.

Türk Vatandaşlığı Kanunu'na göre, kural olarak, bir yabancının Türk vatandaşlığını kazanabilmesi için aşağıdaki şartlar aranır:
a) Kendi millî kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak,
b) Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye'de kesintisiz beş yıl ikamet etmek,
c) Türkiye'de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmek,
ç) Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak,
d) İyi ahlak sahibi olmak,
e) Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek,
f) Türkiye'de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak,
g) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak.

Bununla birlikte, kanun, millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak şartıyla Bakanlığın teklifi, Bakanlar Kurulunun kararı ile sportif alanda olağanüstü hizmeti geçen ya da geçeceği düşünülen ve ilgili bakanlıklarca haklarında gerekçeli teklifte bulunulan kişiler Türk vatandaşlığı kazanabileceğini öngörmektedir.

Spor alanındaki devşirmeler çok kolay gerçekleşmektedir. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın teklifi ile sporcular kısa süre içinde Türk vatandaşlığını kazanmaktadır. Sporcuların kesintisiz beş yıl ikamet etmek, yeteri kadar Türkçe konuşabilmek gibi şartları yerine getirmesi aranmamaktadır.

Güvener, en kısa zamanda hatasını TRT ekranlarında düzeltmelidir.

10 Kasım 2014 Pazartesi

Tahkim Kurulu, Gökhan Töre ile ilgili İtirazı Reddetti

TFF Tahkim Kurulu, Beşiktaş A.Ş.'nin Gökhan Töre ile ilgili itirazını "yargılamanın yenilenmesi" şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle reddettti.

PFDK eski üyesi Yusuf Reha Alp, bu kararı eleştirmiş: http://www.sabah.com.tr/spor/futbol/2014/11/10/besiktasta-radikal-rotasyon#

Alp'in iddiası ilginç. Sanki yeniden yargılama mümkün olabilir gibi beyanda bulunmuş.

Kanımca şike sürecine ilişkin yeniden yargılama söz konusu olamaz. Gerekçelerini yazmıştım. Çok küçük bir ihtimal olmakla birlikte, kararı veren PFDK üyeleri ile yargılanan kulüpler arasındaki ilişkiye dayanılabilir.

Şike süreci bir yana, TFF Tahkim Kurulu'nun yeniden yargılama koşullarına ilişkin tartışmalı kararı aşağıdaki gibidir:

"1- E.2014/239,K.2014/244
Beşiktaş A.Ş.'nin, futbolcusu Gökhan Töre ile ilgili 09.11.2014 tarihli dilekçesi okundu. Başvurunun, Kurulumuzun 01.11.2014 tarihli ve E.2014/239, K.2014/244 K. sayılı kararına karşı yargılamanın iadesi ve uygulamanın durdurulması talebi mahiyetinde olduğu, gerekli harcın yatırıldığı görüldü. Başvurucunun, dayandığı müsabakaya ilişkin belge ve kayıtlar ile tüm dosya üzerinde yapılan müzakere neticesinde;


Yargılamanın yenilenmesi (disiplin yargılamasının iadesi), Futbol Disiplin Talimatı'nın 91. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir:


"Disiplin Kurullarının, kesinleşen bir kararında dayanılan delillerin gerçeğe aykırı oldukları veya kararı etkileyecek yeni bir delilin meydana çıktığı veya kararın yerine getirilmesi tamamlanmadan önce mevzuatta ilgililer lehine bir değişiklik yapıldığı takdirde; ilgili kişi veya kulüpler ile soruşturma merciileri, kararı veren Disiplin Kurulu'ndan yargılamanın iadesini talep edebilirler. Bu talep üzerine ilgili Disiplin Kurulu, inceleme sonucuna göre, önceki kararın değiştirilmesine yer olmadığına karar verebileceği gibi yeni bir karar da verebilir."
Görüldüğü üzere FDT'de, yargılamanın yenilenebilmesi için 3 tahdidi neden sayılmış; sadece bu hallerin varlığı halinde yargılamanın yenilenebileceği belirtilmiştir. Olağanüstü bir yargı olan yargılamanın yenilenmesinde, kurulan hükmün sakatlığı ancak, hükme esas delillerle aynı kuvvette bir delil eşliğinde ileri sürüldüğünde dikkate alınabilir.


Yargılama konusu "hakaret" eylemi, müsabaka görevlilerinin raporlarında yer almış olup bu aşamadan sonra yapılacak tartışmada öncelikle, FDT'nin 76.maddesi dikkate alınarak sunulan tüm delillerin kuvveti belirlenmelidir. FDT'nin 76/I. maddesine göre "Müsabaka görevlilerinin raporlarında bulunan hususlar aksi ispat edilmediği sürece doğru kabul edilir". Söz konusu hükümden açıkça anlaşıldığı üzere, müsabaka görevlilerinin raporlarında bulunan belirlemeler karine olarak doğru kabul edilmekte, ancak bu karinenin aksinin ispat edilmesine imkân verilerek ispat yükü ise faile yüklenmektedir. Buna göre, futbol disiplin hukukunda, müsabaka görevlilerinin raporlarının, aksi ispat edilmediği sürece,atılı eylemin ispatı ve fail hakkında ceza tayini için tek başına yeterli delil olarak kabul edildiği söylenmelidir. Futbol yargısında, işlediği disiplin ihlali müsabaka görevlerinin raporunda yazılı olan taraf, raporun aksini FDT'nin "Deliller" başlıklı 75. maddesi ve "Disiplin Yargılaması" başlıklı 85.maddesinin 3'ncü fıkrası uyarınca ancak futbol yargısında kabul edilen deliller (müsabaka görevlilerinin raporları, tarafların ve tanıkların beyanları, maddi deliller, uzman görüşleri ve ses ya da video kayıtları), diğer bir deyişle en az müsabaka görevlilerinin raporları kadar kuvvetli deliller vasıtasıyla ispat etme imkânına sahiptir. Ancak bu noktada, adli yargıda olduğu gibi futbol yargısında da, delillerin kuvveti yönünden bir değerlendirme, kuvvet derecelendirmesi yapılması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bilindiği üzere, usul hukukunda yazılı delil karşısında tanık deliline itibar edilmez. Buna karşılık, bir hareketten/eylemden ibaret (şiddetli hareket, sportmenliğe aykırı hareket, tükürme, saldırı gibi) maddi bir fiilin ispatında görsel kayıtlar, yazılı ya da sözlü bir delil karşısında daha kuvvetli ve yeterli bir delil olarak kabul edilir. Bu çerçevede futbol ispat hukukunda da; tamamen maddi bir fiilden ibaret bir disiplin ihlali karşısında, görsel kayıtlarla müsabaka görevlilerinin raporlarının aksinin ispatının mümkün olduğu, buna karşılık sözlü bir ihlal karşısında müsabaka görevlilerinin raporlarının tanık delilinden daha kıymetli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Hal böyle olmakla birlikte, müsabaka görevlilerinin raporlarında geçen sözlü bir disiplin ihlalinin aksinin, teknik ve hukuki olarak sıhhatinden şüphe edilemeyecek bir ses kaydı ile ispatına imkân tanınmalıdır.


Kulüp, gerek esas yargılamada gerekse yargılamanın yenilenmesi talebinde yeni bir delil sunmadığı gibi, gerekçe gösterdiği olaya dair futbol yargı kurullarındaki bir yargılama veya bu yargı kurullarının bir hükmünden de bahsetmemektedir.Başvuruda müsabaka hakeminin takdir alanı ve yetkisi ile disiplin yargısının başlayacağı zaman ve yer dikkate alınmamış olup müsabaka görevlilerinin raporunda yer almayan, takdir alanı içinde kalan ve bu suretle disiplin mercilerinin yargı yetkisine dâhil olmayan bir olayın, yargılamanın yenilenmesine esas alınması mümkün değildir. Böylece, Kurulumuza yapılan başvuruda, FDT'nin 91.maddesinde belirtilen;


a. Dayanılan delillerin gerçeğe aykırı oldukları,
b. Kararı etkileyecek yeni bir delilin meydana çıktığı,
c. Kararın yerine getirilmesi tamamlanmadan önce mevzuatta ilgililer lehine bir değişiklik yapıldığı,


hallerinden herhangi birinin gerçekleştiğini ispata yeter kuvvette delil sunulmadığı; dilekçede dayanılan beyan ve delillerin, yargılamanın yenilenmesine dayanak olamayacağı anlaşıldığından, Beşiktaş A.Ş.'nin, Gökhan Töre ile ilgili başvurusunun reddine; esas hakkında karar verildiğinden uygulamanın durdurulması talebinin reddine, oybirliği ile (K.2014/244 EK K.);

Karar verilmiştir.

Tahkim Kurulu"

9 Kasım 2014 Pazar

Tarihi Bir Dönüm Noktası: Birleşmiş Milletler Sporun Özerkliğini Tanıdı

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Birleşmiş Milletler’in sporun özerkliğini tanıyan tarihi kararını büyük bir memnuniyetle karşıladı.

Birleşmiş Milletler’in 69’uncu genel kurul toplantısında oybirliği ile alınan kararda “BM, Olimpik Hareket’in lideri IOC’nin misyonu yanında, sporun bağımsızlığı ve özerkliğini destekler” ifadesi kullanıldı.

Birleşmiş Milletler kararı; eğitim, sağlık, gelişme ve barışa katkı sağlayan sporda uluslararası yarışmaların dostluk, karşılıklı anlayış ve her türlü ayırımcılığı reddederek birleştirici ve uzlaştırıcı şekilde düzenlenmesine saygı gösterilmesini talep etmek suretiyle boykotlara karşı çıkıyor.

IOC’nin Başkanı Thomas Bach, BM’in 2013 yılında yapılan genel kurulunda, sporun kendi evrensel hukukunu yaratan ilk sosyal alan olduğunu ve uygulanabilmesi için de özerk olması ve buna siyasetin saygı göstermesi gerektiğine işaret etmişti.

Birleşmiş Milletler kararını spor-siyaset ilişkilerinde ‘tarihi bir dönüm noktası’ olarak niteleyen Bach:“Siyasi kurumlarla, sporun özerkliğini tanıyan bu karar doğrultusunda işbirliğine gitmeliyiz. BM ve IOC arasında mevcut olan mükemmel ilişkiler, ulusal düzeyde Milli Olimpiyat Komitelerinin kendi hükümetleri ile sporun her şartta siyaseten tarafsız kalması bazında kuracakları ilişkilere örnek teşkil etmelidir” dedi.

Bach; IOC’ye bağlı 205 Milli Olimpiyat Komitesi başkanlarına gönderdiği yazıda, sporun özerkliğinin kendi ülkelerinde güçlendirilmesi ve siyasi otoriteler ile olan diyaloglarda sporun BM’in ‘2015 Sonrası Kalkınma Gündemi’ kapsamında değerlendirilmesini teşvik etmelerini istedi.

Birleşmiş Milletler'in söz konusu kararının herkesi tatmin etmediğini belirtmem lazım. Internet'te gördüğüm en sert eleştirilerden biri için bkz. https://sports.vice.com/article/the-olympic-committee-thinks-youre-stupid

3 Kasım 2014 Pazartesi

Yeni WADA Kodu ve Türkiye'nin Doping Siyaseti

"Yeni WADA Kody ve Türkiye'nin Doping Siyaseti" isimli yazım Kadir Has Üniversitesi Spor Çalışmaları Merkezi Bülteni'nin Ekim 2014 sayısında yayınlandı: http://www.khas.edu.tr/cms/scm/dosyalar/files/SCM%20HB%2010.pdf

Sayfadan kaynaklanan sorunlar sebebiyle, linkler hata vermektedir.

Linkler dipnotlarının sırasıyla aşağıdaki gibidir:





Kısmet Erkiner'e Armağan Yayınlandı

İstanbul Barosu Spor Hukuku Komisyonu, İstanbul Barosu Dergileri içinde "Spor Hukuku Özel Sayısı" yayınlama kararı almıştı.
Yazılar toplanıp yayına gönderildikten kısa süre sonra, yayının niteliği bir anda değiştirildi ve özel sayı yerine "Kısmet Erkiner'e Armağan" başlıklı bir kitap yayınlandı.

2015 Yılı Programı'nda Spor

17/10/2014 Tarihli ve 29148 Sayılı Resmî Gazete’de Yayımlanan 30/9/2014 Tarihli ve 2014/6841 Sayılı 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Eki 2015 Yılı Programı 1 Kasım 2014 Tarihli ve 29162 Sayılı Resmî Gazete'nin Mükerrer sayısında yayınlandı.

Programın "Spor" bölümü programın 141 ilâ 143'üncü sayfaları arasında yayınlandı.

Sadece "Spor" başlığını okumak için bkz. http://goo.gl/9AIc8Z