Galatasaray etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Galatasaray etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Kasım 2014 Perşembe

Tayfun Bayındır Yanılıyor

Bugün TRT'de yayınlanan "Manşetlerde Spor" programına denk geldim. Birkaç gün önceye kadar Uğur Meleke'nin oturduğu koltukta bugün Tayfun Bayındır oturuyordu.

Hatırlanacağı üzere, Uğur Meleke, geçen hafta Beşiktaş, Fikret Orman, Fenerbahçe, Aziz Yıldırım, Emre Belözoğlu, GalatasarayTFF, milli takım hakkında çok sert eleştiriler getirmiş ve TRT ile yolları ayrılmıştı.

Tayfun Bayındır'ın futbolla ilgili görüşleri tartışılır. Brezilya maçı ile ilgili esaslı eleştiriler dile getiremedi.

Futbolu bir kenara koyalım! Bayındır hukuki konulara da değindi ve  fahiş hata yaptı.

Bayındır, Fatih Terim'in ligimizde oynayan üç yabancı oyuncuyu devşirmek istediğini, ancak sistemin buna izin vermediğini savundu. Bayındır, bir yabancının Türk vatandaşı olması için, Türkiye'de en az beş sene ikamet etmesi gerektiğini; Terim'in istediği üç oyuncunun bu şartı sağlamadığını ve devşirmenin gerçekleşemediğini söyledi.

Bayındır, mevzuatı eksik biliyor. Bayındır sadece genel şartları okumuş. İstisna hükmünü gözden kaçırmış.

Türk Vatandaşlığı Kanunu'na göre, kural olarak, bir yabancının Türk vatandaşlığını kazanabilmesi için aşağıdaki şartlar aranır:
a) Kendi millî kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak,
b) Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye'de kesintisiz beş yıl ikamet etmek,
c) Türkiye'de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmek,
ç) Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak,
d) İyi ahlak sahibi olmak,
e) Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek,
f) Türkiye'de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak,
g) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak.

Bununla birlikte, kanun, millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak şartıyla Bakanlığın teklifi, Bakanlar Kurulunun kararı ile sportif alanda olağanüstü hizmeti geçen ya da geçeceği düşünülen ve ilgili bakanlıklarca haklarında gerekçeli teklifte bulunulan kişiler Türk vatandaşlığı kazanabileceğini öngörmektedir.

Spor alanındaki devşirmeler çok kolay gerçekleşmektedir. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın teklifi ile sporcular kısa süre içinde Türk vatandaşlığını kazanmaktadır. Sporcuların kesintisiz beş yıl ikamet etmek, yeteri kadar Türkçe konuşabilmek gibi şartları yerine getirmesi aranmamaktadır.

Güvener, en kısa zamanda hatasını TRT ekranlarında düzeltmelidir.

1 Şubat 2014 Cumartesi

Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor Talimat Değişikliğine İtiraz Etti

TFF yönetim kurulu  21.01.2014 tarih ve 37 sayılı toplantısında aldığı karar ile Futbol Disiplin Talimatı'nın 52. maddesinin 1. fıkrasında değişikliğe gitti.

Değiştirilen hüküm şöyle oldu:
"MADDE 52 - ÇİRKİN ve KÖTÜ TEZAHÜRAT
(1) Stadyumlarda  topluluk halinde söz veya hareketlerle ya da benzeri araçlar ile aşağılayıcı, tahrik veya taciz edici nitelikte tezahüratta bulunulması, devamlılık kıstası uygulanmaksızın yasaktır."

Talimat değişikliğinin ardından önce Fenerbahçe talimat değişikliğine itiraz etti. Tahkim Kurulu, itirazı reddetti.

Tahkim Kurulu bugün de Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor'un söz konusu değişikliğe yönelik itirazlarını reddetti.

Kulüplerin hangi gerekçeyle değişikliğe itiraz ettiklerini bilmiyoruz. Sadece Galatasaray yöneticisi Sedat Doğan'ın garip gerekçelerini duyduk.


Sedat Doğan, UEFA'ya da itiraz etti mi? "Irkçılığa karşı 0 tolerans" politikasını da "ırkçılık Avrupa'da yerleşmiş bir olgudur. Bütün ülkenin yükünü kulüplerin üstüne yıkamazsın" diyebilir miydi?

29 Ocak 2014 Çarşamba

FIFA ve UEFA'nın Muhtemel Yaptırımları

Yargıtay'ın birçok isim için şike sürecini bitiren kararının ardından gözler FIFA ve UEFA'ya çevrildi.

Medya ve sosyal medyada takip ettiğim hukukçular birbiriyle çelişen yorumlar yapıyorlar.

Yargıtay kararından önce "UEFA kulüplere ceza veremez" diyen bazı hukukçular ağız değiştirdiler. Şimdi UEFA'nın küme düşme cezası verebileceğini iddia ediyorlar.

Bazı hukukçular TFF için yeniden yargılama söz konusu olamayacağını, zira Yargıtay kararının yeni delil olmadığını belirtiyorlar.

Bir kesim TFF'ye bile ceza verilemeyeceğini, UEFA'nın talimat değişikliğinin geçmişe etkili uygulanamayacağını savunuyor.

Ciddiye almakta zorlandığım tek görüş ise "Türkiye'de yeniden yargılamaya ilişkin kanun değişikliğinin gerçekleşmesi halinde, Yargıtay kararının bozulacağını ve Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeni bir sürecin başlayacağını, spor hukukunun da bu sürecin sonunu beklemesi gerektiğini; olası beraat kararlarının ardından spor hukukunda yeniden yargılama yapılması gerektiği"ni iddia ediyor. Bu görüş sahipleri, Türk yargı sistemindeki yolsuzluğun UEFA'nın dikkatinden kaçamayacağını ileri sürüyorlar.

Eminim gözden kaçırdığım görüşler vardır. Hepsini ayrı ayrı değerlendirmem gerekmiyor. Bu yazıda kendi görüşümü paylaşacağım.

Öncelikle, FIFA ve UEFA Türk yargı sistemindeki yozlaşmayla ilgilenmez. UEFA Disiplin Kurulu, UEFA Temyiz Kurulu ve CAS sadece mahkeme kararını değil, delilleri de dikkate alarak karar verdi. Üstelik Yargıtay tapelerin gerçeği yansıttığını, sanıkların tapelerin içeriğine itiraz etmediklerini hatta sanıkların bazı ses kayıtlarının dinlenmesine karşı çıktıklarını açıkladı. UEFA ve FIFA için tapelerin sahte olmaması, içeriklerine itiraz edilmemesi yeterli. Bu tapelerin nasıl elde edildiğinin hiç önemi yok. Mahkeme kararı olmasaydı bile, tapeler tek başına UEFA için yeterli olacaktı. CAS için de durum aynı. CASAmadou Diakite ve Ahongalu Fusimalohi kararlarında tapeler, temel alarak kararları onadı. CAS, hukuka aykırı elde edildiği iddia edilen tapelerin şike gibi sporun doğasına zarar verecek büyük ihlallerin ispatında önemli delil olduğunu benimsedi. CAS, devlet mahkemeleri için bağlayıcı olan temel ilkelerin özel hukuka tabi tahkim yargılamasında birebir uygulanamayacağını ve İsviçre Federal Mahkemesi'nin bu görüşü kabul ettiğini örnek içtihatlarla ortaya koydu.

Bu sebeple, şike soruşturmasında elde edilen ses kayıtları ceza yargılamasında hukuka aykırı kabul edilse bile, spor hukukunda kesinlikle nazara alınır. Ses kayıtlarının hukuka aykırı elde edilmiş olması tek başına spor hukukunda yeniden yargılamayı gerektirmez.

FIFA ve UEFA ne tür cezalar verebilir?

Bazı hukukçular UEFA'nın talimat değişikliğinin geçmişe etkili uygulanamayacağını; şike, ırkçılık gibi temel değerlere saldırı niteliği taşıyan eylemlerin gereği gibi soruşturulmaması durumunda UEFA'ya ceza verme yetkisi tanıyan yeni hükmün TFF ve yöneticileri şike yapan kulüplere uygulanamayacağını iddia ediyorlar.

CAS, Porto Kararı'nda UEFA talimatında şike ile getirilen yeni hükümlerin geçmişe etkili uygulanabileceğini kabul etti. Her ne kadar Porto, talimat değişikliğinden önce şike yapmış olsa da, UEFA'nın yeni talimatı uygulayarak Porto'yu Avrupa Kupaları'na kabul etmeme yetkisi olduğunu açıkladı. Aynı gerekçeyle, UEFA'nın son talimat değişikliğinin 3 Temmuz sürecine etkili olabileceği kabul edilebilir.

3 Temmuz sürecinde UEFA, şike sürecinin TFF'nin egemenliğinde olduğunu ve TFF'nin iç işleyişine müdahale etmeyeceğini açıklamıştı. Dikkat edilirse, bu açıklamalar talimat değişikliğinden önce yapılmıştı. Talimatın yeni düzenlemeleri UEFA'ya ulusal federasyonların iç işleyişine karışma, hatta federasyon yerine karar verme yetkisi tanıyor.

UEFA ve FIFA öncelikle TFF'ye ceza verebilir. TFF, gereği gibi soruşturma yapmadığı gerekçesiyle yaptırıma tabi tutulabilir.

TFF'ye hangi cezalar verilebilir?

UEFA ve FIFA'nın kulüplere, federasyonlara verilecek cezalarda geniş takdir yetkisi bulunuyor.

1) Önce, bugüne kadar kimsenin bahsetmediği bir ihtimali tartışmaya açayım.

FIFA Statüsü, FIFA'ya olağanüstü durumlar söz konusu olduğunda üye federasyonların yönetim kurullarını görevden alma yetkisi vermektedir. Eğer UEFA ve FIFA, TFF'den Yargıtay kararıyla kesinleşen mahkumiyet kararlarını dikkate alarak ilgili kişi ve kulüplere ceza verilmesini ister ancak TFF bu talebi reddederse, FIFA'nın TFF'nin yönetimine müdahale etme ihtimali bulunmaktadır. FIFA, TFF'nin yönetim kurulunu görevden el çektirerek, belli süre için görev yapacak bir kurul atayabilir. FIFA, bu kararı vermeden önce UEFA'ya danışmalıdır.

Yukarıdaki ihtimal Türkiye'de bomba etkisi yapar. Bilindiği üzere, futbol camiası TFF'nin dokunulmaz olduğunu iddia ediyor. Hükümet, Bakanlar, muhalefet partileri de özerkliği dokunulmaz olarak yorumluyor. Her türlü yolsuzluğa imza atanlara müdahale edilemeyeceğini, bu pisliğin TFF'nin iç sorunu olduğunu savunuyor. İsviçre, İngiltere, Fransa, Güney Afrika'da futbol federasyonları hakkında soruşturmalar açıldı. Hatta FIFA bile soruşturuldu. İsviçre mahkemeleri FIFA'nın birkaç yöneticisini cezalandırdı. Hiçbir futbol federasyonu dokunulmaz değil. Türkiye hariç. Anayasa değişikliği ile TFF'nin dokunulmazlığı katmerlendi. Bu da hükümetin ve muhalefet partilerinin ayıbı.

Türkiye'de TFF'ye dokunulamazken, FIFA üye federasyonların yönetimlerine karışabiliyor. Sadece belli bir kararı almaya zorlamakla yetinmeyip, doğrudan yönetimi görevden alıp, karar verecek yeni bir yönetim getirebiliyor.

2) FIFA ve UEFA, Türk milli takımlarının uluslararası maçlar oynamasını engelleyebilir.

3) TFF'nin üyeliği askıya alınabilir.

Peki FIFA ve UEFA kulüplere ceza verebilir mi?

UEFA'nın 2013 tarihli talimatı sadece UEFA tarafından düzenlenen maç ve turnuvalarda değil, ayrıca UEFA'nın kuruluş amaçlarından birine esaslı aykırılık hallerinde de uygulama alanı bulacak. Bu yetki ancak üye federasyonların yeterli soruşturmayı yapmaları halinde uygulanamayacak (UEFA Disiplin Talimatı md. 2/IV).

TFF'nin şike sürecini nasıl yönettiğini biliyoruz. Etik Kurulu'nun saçma raporunu, PFDK'nın açıkça hukuka aykırı kararını ve TFF Tahkim Kurulu'nun şikeye 3 maç ceza verdiği kararı unutmadık.

UEFA, TFF yönetim kurulu ve hukuk kurullarının şikeyi örtbas etmek için harcadığı çabanın farkında. UEFA, 2013 tarihli talimatını uygulayarak öncelikle TFF'ye ceza verebilir. Bu talimata dayanarak kulüpleri de cezalandırabilir.

UEFA, kulüplere hangi cezaları verebilir?

Bir hususu unutmamak gerekir. UEFA sadece kendi disiplin talimatında yer alan cezaları verebilir. UEFA'nın küme düşürme yetkisi bulunmamaktadır. UEFA kulüplere "uyarı"dan başlayarak çeşitli cezalar verebilir ama küme düşürme cezası veremez.

Şikeye karışmış kulüplere verilebilecek en ağır cezalar Avrupa Kupaları'ndan men ve en üst ceza olarak lisansın iptalidir.

Fenerbahçe ve Beşiktaş UEFA tarafından cezalandırıldı. Her ne kadar Beşiktaş için cezanın kesin olmadığı, durumun tekrar değerlendirileceği belirtilse bile, cezanın arttırılacağını sanmıyorum.

Türkiye'de Sivasspor, Giresunspor ve Bülent Uygun'un Yargıtay tarafından yönetici olarak değerlendirilmesinin tartışılmasının ardından belki Eskişehirspor UEFA tarafından cezalandırılabilecektir.

Bu süreçle ilgili asıl aktör FIFA'dır. FIFA'nın kulüplere küme düşme cezası verme yetkisi var. FIFA doğrudan bu cezayı vermeyip, TFF'ye yeni yönetim atadıktan sonra kulüplere ceza verilmesini sağlayabilecek.

Çok önemli bir noktayı atlamayalım. FIFA ve UEFA sadece Yargıtay aşamasından geçmiş kararlarda yer alan maçlarla sınırlı karar vermeyecektir. 6222 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce yapılmış ancak mahkemenin cezalandıramadığı şike olayları da UEFA ve FIFA'nın radarında olacaktır. 

Aynı şekilde, 6222 sayılı Kanun'a göre suç olmayan ancak UEFA talimatına göre suç olan fiiler de UEFA tarafından değerlendirilebilir.

Örneğin, Barış Özbek'in, o süreçte görev aldığı Galatasaray'ın kadrosunu üçüncü kişilerle paylaşması UEFA düzenlemelerine göre şikeydi. TFF Etik Kurulu bu hareketi sadece etik ihlal olarak değerlendirdi ve oyuncunun Etik Kurulu'na sevk edilmesi gerektiğini açıkladı. TFF ise bu sporcuyu Etik Kurulu'na sevk etmedi.

Aynı şekilde, Hikmet Karaman, kendisine yapılan şike/teşvik primi teklifini kabul etmemesine rağmen, bunu TFF'ye bildirmediği için cezalandırılmalıydı. Karaman hakkında hiçbir işlem yapılmadı.

TFF Etik Kurulu, birçok şike fiilini sadece etik ihlal olarak değerlendirdi. Bu fiillerin listesini paylaşmıştım: http://goo.gl/wC5K1I

Özetle, UEFA ve FIFA, TFF'nin görmezden geldiği bütün şike ve teşvik primlerini göz önüne alacaktır. Kişiler ve kulüpleri cezalandıracaktır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, UEFA ve FIFA aşağıdaki maçları da değerlendirebilecektir. FIFA ve UEFA'da lobi yapmaya çalışanların bu maçları özellikle belirtmesi ve iki federasyonun dikkatini çekmesi gerekir:
Manisaspor - Trabzonspor (21.02.2011)
Fenerbahçe - Kasımpaşa (26.02.2011)
Kayserispor - Manisaspor (04.03.2011)
Bursaspor - İstanbul Büyükşehir Belediyespor (06.03.2011)
Gençlerbirliği - Fenerbahçe (07.03.2011)
Galatasaray - Fenerbahçe (18.03.2011)
Gençlerbirliği - Trabzonspor (20.03.2011)
Diyarbakırspor - Giresunspor (04.04.2011)
Eskişehirspor - Fenerbahçe (09.04.2011)
Trabzonspor - Bursaspor (17.04.2011)
Karşıyakaspor - Giresunspor (18.04.2011)
Eskişehirspor - Trabzonspor (22.04.2011)
Giresunspor - Mersin İdman Yurdu (24.04.2011)
Fenerbahçe - İstanbul Büyükşehir Belediyespor (01.05.2011)
Karabükspor - Fenerbahçe (08.05.2011)
Beşiktaş - İstanbul Büyükşehir Belediyespor (11.05.2011)
Fenerbahçe - Ankaragücü (15.05.2011)
Trabzonspor - İstanbul Büyükşehir Belediyespor (15.05.2011)
Sivasspor - Fenerbahçe (22.05.2011)

15 Ocak 2014 Çarşamba

"Istanbul United" Belgesel Oluyor

Gezi Olayları esnasında üç İstanbul kulübünün taraftarları birleşmiş ve gösterilere katılıp polisle çatışmıştı. Bu birlikte kendisini "Istanbul United" olarak adlandırmıştı.

Istanbul United hareketi belgesel oluyor. Filmin yapımcıları fon, bağış, destek talep ediyorlar.

Bu filmin televizyon kanallarında yayınlanacağına ihtimal vermiyorum. Belki Halk TV veya Ulusal Kanal yayınlayabilir. Büyük ihtimalle kamuoyu bu filmi Internet üzerinden izleyecek.


18 Temmuz 2013 Perşembe

Galatasaray Sportif A.Ş.’den Açıklama

Galatasaray Sportif A.Ş., TFF Tahkim Kurulu'nun yabancı oyuncu sınırının kaldırılması talebini reddetmesinden sonra açıklama yayınladı.

"Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu 18 Temmuz 2013 Perşembe günü itibarı ile Kulübümüzde forma giyen Avrupa Birliği (AB) vatandaşı yedi futbolcumuzun Türkiye Futbol Federasyonu’nun AB vatandaşı futbolculara yönelik getirdiği sınırlamaya karşı yaptıkları başvuruya ilişkin kısa kararını açıklamıştır. 


Her ne kadar basın organlarında başvuruların başvuru süresine ilişkin bir gerekçe ile reddedildiği belirtilse de –ve bu Tahkim Kurulu’nun başvuru müddetini başlattığı tarihe ilişkin itirazlarımız saklı kalmak üzere- asıl altı çizilmesi gereken Tahkim Kurulu’nun yargı yetkisine dair yaptığı değerlendirmedir. Tahkim Kurulu açık bir şekilde AB yurttaşı futbolcuların hangi statüde forma giymeleri gerektiği hususunun Tahkim Kurulu talimatının 2. Maddesi kapsamında olmadığını ve kendi yargı yetkisi içine girmediğini belirtmiştir. Dolayısıyla Tahkim Kurulu bu konuda asıl yargı yetkisinin Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde olduğunu kabul etmiştir. Yetkili yargı makamının tespitine yönelik bu tespit sürecin devamı açısından büyük önem taşımaktadır.

Tahkim Kurulu’nun bu tespitinin akabinde Kulübümüzde forma giyen AB vatandaşı futbolcularımız ve Kulübümüz, verilen kararın doğal bir sonu olarak, hukuki mücadelelerini yetkili Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri önünde devam ettireceklerdir. Mezkur şahıslar en kısa süre içinde konuya ilişkin başvurularını yetkili Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine ileteceklerdir. Tahkim Kurulu’nun bu kararı diğer spor kulüplerinde forma giyen tüm AB yurttaşı futbolcular için de Türk mahkemelerine benzer başvurular yapılmasının da kapısını aralamıştır.

Bu vesile ile hatırlatmak isteriz ki Galatasaray camiası olarak tek talebimiz hukukun gereğinin yerine getirilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin akdettiği, anayasamız gereği kanun hükmünde olan uluslararası andlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerimize riayet edilmesidir. Talebimiz 1963 tarihli Türkiye-AB Ortaklık Andlaşması’nın ve 1970 tarihli Katma Protokol’ün hukuka uygun şekilde uygulanmasıdır. 

Unutulmamalıdır ki bu talep hem hukukun, hem de devletimizin uzunca süredir takip ettiği resmi dış politikasının bir gereğidir. Türkiye Cumhuriyeti uzunca yıllardır bu andlaşmaların gereği gibi uygulanması için Avrupa çapında önemli mücadeleler vermiş ve Nihat Kahveci kararı örneğinde görüldüğü üzere önemli başarılar da elde edilmiştir. Eğer başvurumuz yönünde karar verilmezse elde edilen bu başvurular tehlikeye atılacak, Avrupa’da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının hakları riske edilecek, resmi dış politikamıza halel gelecek ve başta Türkiye Futbol Federasyonu gibi kurumlarımız yol açtıkları maddi zararlardan ötürü uzun sürecek ulusal ve uluslararası hukuki mücadelelere maruz kalacaklardır. 

Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin hukukun gereğini yerine getireceğine, belirttiğimiz zararları engelleyecek ve ülkemizin uluslararası plandaki itibarını koruyacak kararlara imza atacaklarına ilişkin güvenimiz tamdır.

Galatasaray Sportif A.Ş."

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Galatasaray Spor Kulübü'nden Açıklama

Galatasaray Spor Kulübü, Fenerbahçe yöneticilerinin Galatasaray yönetim kurulu üyelerini hedef alan açıklamalarına cevap olarak bir açıklama yayınladı:


"Bugün bazı medya organlarının, Fenerbahçe yönetiminden aldıkları davet sonrası ve bilgiler bazında bazı profesyonel yönetici ve yönetim kurulu üyelerimizi hedef alarak yayınladıkları tek taraflı, haksız ve ağır ithamları hayret ve ibretle okuduk.
Türk futbol tarihinin en büyük utancını, kendi kulübüne, taraftarına ve Türk futboluna yaşatmış basiretsiz bir yönetimin son cezalarla artık net olarak tescil olmuş hataları sonrası derhal istifa edip taraftarından ve Türk kamuoyundan özür dilemek yerine, artık alışılmış ve eskimiş yöntemlerini tekrarlayarak en yakın rakibini suçlamasını ve de tamamen kendi görevlerini yapmaya çalışan TFF profesyonellerini masum halk kitlelerine hedef göstermesini ve böylece içine düştükleri çıkmazdan kurtulmaya çalışmalarını anlamak mümkün değildir.
Özellikle bilinmelidir ki, başında çok koyu bir FB'li Başkanın bulunduğu TFF’de profesyonellerin, emri altında çalıştığı Başkanının bilgisi ve onayı olmadan TFF'nin bağlı olduğu UEFA'nın resmen talep ettiği herhangi bir evrakı bu üst kuruluşa vermiş olması mümkün olamayacağı gibi, göndermemesi de görevin ihlali sayılır.
Bunu geniş halk kitleleri önünde bir kasıt, art niyet, düşmanlık, ihanet şekline dönüştürmeye çabalamak, tek kelime ile ağır tahrik ve suçu tetiklemektir. Kaldı ki TFF bir tarafsız kurum olup, yıllardır kurgulanmaya çalışıldığı gibi herhangi bir kulübün veya FB'nin bir alt kuruluşu değildir, olmamalıdır, olamaz.
Bu garip zihniyeti ve bunu devam ettirip destek veren her türlü davranışı kınıyor, artık futbolumuzda sadece futbolun konuşulacağı günlerin geldiğine inanmak istiyoruz.
Galatasaray Spor Kulübü olarak sorumsuzca suçlanarak teşhir edilmeye ve gözdağı verilerek sindirilmeye çalışılan bütün sporsever dost ve üyelerimize karşı girişilen hiçbir teşebbüsü hukuken ve de fiilen cevapsız bırakmayacağımızın bilinmesini istiyor, bu konuda sağduyulu bütün sporseverlerin anlayış ve desteğinin yanımızda olacağına inanıyoruz.
Galatasaray Spor Kulübü"

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Milletvekilinden Suat Kılıç'a Cenk Akyol Sorusu

CHP Kırklareli milletvekili Turgut Dibek, Cenk Akyol'un milli takıma alınmamasından sonra başlayan tartışmayı TBMM'ye taşıdı. Dibek, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın cevaplandırması için sorularını paylaştı.



30 Nisan 2012 Pazartesi

Galatasaray SK, TFF Yönetim Kurulunu İstifaya Davet Etti


Galatasaray SK yönetim kurulu, Galatasaray SK dahil birçok kulübün şike ve teşvik primi soruşturması kapsamında PFDK'ya sevk edilmesinin ardından TFF yönetimini istifaya davet etti.

Galatasaray SK'nın Internet sitesinde yayınlanan açıklama aşağıdaki gibidir:

"Türkiye Futbol Federasyonu’nun bugün açıkladığı kararlar, kamuoyu vicdanında büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu kararlar Türk kamuoyunun zekâsıyla alay etmek, adalet duygusunu hiçe saymak ve uluslararası kuralları görmezden gelmektir.

TFF bu tutumuyla Türk futbolunu telafisi mümkün olmayan bir çıkmaza götürmektedir.

Başından itibaren Galatasaray’ı  şike çamuruna bulaştırma çabası  ve  “bu sürece Galatasaray’ı da dahil edebilirsek işin içinden daha kolay çıkarız” zihniyeti bugün somut biçimde ortaya çıkmıştır.

Bu durum açıkça göstermektedir ki, TFF yönetimi artık Türk Futbolunu temsil eden, haklarını savunan, futbolumuzu ileriye götürmeye çalışan bir organ olma niteliğini kaybetmiştir.

Galatasaray Spor Kulübü bu nedenlerle TFF yönetiminin Türk futboluna daha fazla zarar vermeden derhal istifa etmesinin zorunlu olduğuna inanmaktadır.

27 Ocak tarihli TFF Genel Kurulunda büyük bir çoğunlukla alınan 58. maddenin değiştirilmemesi yönündeki kararının hiçe sayılmış olması etik kuralların ne denli benimsendiğinin açık bir göstergesi olup, en üst organı olan Genel Kurul kararının aksine hareket etmekle TFF yönetimi daha da ağır maddi ve manevi sorumluluklar almış ve ülke futbolu çok büyük riskler altına sokulmuştur.

Tekrar belirtmekte yarar görmekteyiz : Galatasaray Spor Kulübü olarak bugüne kadar hiç bir kulübün, hiç bir şahsın cezalandırılması ya da verilecek cezanın şu ya da bu şekilde olması yönünde ne açık, ne de kapalı kapılar ardında bir talebimiz olmamıştır. Arkasında durduğumuz ve taviz vermeyeceğimiz tek ilke, sürecin adil, hukuka uygun ve inandırıcı biçimde yönetilmesi, futbolumuz adına  kamu vicdanının tatmin olacağı kararların alınması yönünde olmuştur. Ancak bugüne kadar sabır ve iyi niyetle izlediğimiz süreçte gelinen nokta ne yazık ki, gerçeklerin “halı altına süpürülmesinden” başka bir sonuç doğurmamıştır.

Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu olarak tüm camiamızın ilk günden itibaren sürdürdüğü soğukkanlı duruşundan taviz vermeyeceğine, herhangi bir provokasyona alet olmayacağına inancımız tamdır.

Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu"