20 Eylül 2012 Perşembe

Sporda Cinsel Taciz! Kim Savaşacak?


Sporda cinsel taciz ve tecavüz iddiaları kolay kolay ileri sürülmez. Bu iddialar kapalı kapılar ardında unutturulmaya çalışılır.

Geçen gün bu konu ile ilgili bir haber okudum. Antalya'da milli takım antrenörü, Atletizm İl Temsilci Yardımcısı ve ilköğretim okulu beden eğitimi öğretmeni eski milli atlet N.Y., 17 yaşındaki kız öğrencisine 3 yıldır tecavüz ettiği gerekçesiyle gözaltına alınmış.

Atletizm Federasyonu, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü bu davanın takipçisi olacaklar mı bilemeyiz.

Türkiye’de cinsel taciz, tecavüz gereği gibi tartışılmıyor. Siyasetçiler yanından geçmiyorlar. Hukukçular, psikiyatr ve psikologlar medyada yer bulamıyorlar. Bu konuda ahkam kesenler ise kişisel deneyimlerinden yola çıkan veya sansasyon yaratmak isteyen kişiler oluyorlar. Reyting peşindeki medya ise ne yazık ki bu konunun bilimsel ve hukuki boyutunu es geçmeye devam ediyor.

Cinsel taciz ve tecavüz sık sık kamuoyunda yer alsa bile spor camiasındaki taciz ve tecavüzler saklı kalıyor. Bu durum sadece Türkiye’ye özgü değil. Spor camiası kapalıdır. Sporcular üzerinde büyük baskı vardır. Sporcular kolay kolay konuşamazlar. Tacize uğrayan sporcu belki birkaç arkadaşına anlatır. Arkadaşlar da, aynı deneyimi yaşamamış veya duymamışlarsa, iddiaları kabul etmek istemezler. Sporcu iyice yalnızlığa sürüklenir.

Spor camiasında antrenör veya idarecinin üzerine gitmek yerine sporcuyu yalnızlaştırma ve hatta suçlama eğilimi baskındır. Sporcu adeta kara koyun bellenir ve sporu bırakması için yoğun çaba harcanır.

Sporcunun ailesi bile taciz iddiasına inanmak istemeyebiliyor.

Dünyada genç sporculara yönelik cinsel taciz ciddi biçimde tartışılıyor. Bu konuya özel mevzuat hazırlanıyor. Davranış kuralları, etik sözleşmeler hazırlanıyor. Antrenörler, sporcular ve sporcu velileri eğitiliyor.

Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi de bu konuda çeşitli kararlar aldı.

Peki Türk spor camiası cinsel tacizle savaşıyor mu? Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bir çalışması var mı?

Bildiğimiz kadarıyla yok.

Avrupa Konseyi’nin kararlarını dikkate alarak gerekli önlemleri alması beklenen Gençlik ve Spor Bakanlığımız, Spor Genel Müdürlüğümüz’ün görünürde herhangi bir icraatı bulunmuyor.

Federasyonlara yönelik örnek kurallar yayınlanmadı. Eğitimler düzenlenmedi.

Sporda cinsel taciz konusu bize yabancı değil. Ünlü bir sporcumuz ile başka bir kadınla evli antrenörü arasındaki ilişki medyaya yansıdı. Antrenör boşanıp sporcusu ile evlendi. Kamuoyunda “Evlenmişler. Kime ne!” diyenleri gördük.  “Zina varsa, bu durum üç kişiyi ilgilendirir. Özel yaşamları” diyenleri de okuduk.

Antrenör ile sporcu evlenebilir. Onlarca örneği var. Kimsenin buna sözü olamaz. Ancak bir antrenör, 18 yaşından küçük bir sporcuya farklı bir yakınlık gösteriyorsa, burada romantizm yoktur. Antrenör, sporcu üzerindeki gücünü kötüye kullanmaktadır. Taciz söz konusudur.

Sporcunun rızası olmadan temas ve tecavüzler ise çok acı sonuçlar veriyor.

Maalesef bunları engelleyemiyoruz. Peki neden?

  • Sporcu ve veliler cinsel tacizin ne anlama geldiğini bilmiyorlar. Tacizin ne zaman başladığından haberdar değiller. Bu tür davranışların ahlaksız olduğunun farkında değiller. Antrenör ve idareciler “samimiyet”, “yakınlık” deyip geçiştirdikleri çoğu davranış aslınca tacizdir. Sporcular, hareketten şüphelenseler bile genel kanının etkisiyle susmayı tercih ediyorlar.
  • Fiziksel temas ispatlanamıyor.
  • Cinsel tacizin bildirilmesi uzun zaman alabiliyor. Sporcu, antrenörünün etkisinden kurtulduktan sonra tacizi bildirecek cesareti bulabiliyor.
  • Kulüplerde, milli takımlarda çok etkili olan antrenörlere dokunulamıyor. Kulüp ve federasyon yöneticileri kendi iktidarlarını korumak, kötü olaylarla isimlerinin tehlikeye düşmesini engellemek için taciz iddialarını gözardı edebiliyorlar.
  • Aileler taciz iddiasının önünü kapamak isteyebiliyorlar. Çocuklarını ilgili kulüpten almayı, hatta çocuklarına sporu bıraktırmayı tercih edebiliyorlar. Toplum baskısı ailenin tacizci ve onun bağlı olduğu kulübü, federasyonu takip etmesini engelliyor.
  • Kurumlar içinde önemli menfaat çatışması olabiliyor. Taciz iddiasıyla suçlanan antrenörü, idareciyi onun meslektaşları ya da yakın oldukları yöneticilerin atadığı kurullar yargılıyor. Bu yargılamanın adil ve hukuka uygun olacağını iddia etmek çok zor.

İşte bütün bu olumsuz etkenler, sporda tacizle mücadeleyi engelliyor. Yöneticiler böyle bir savaş vermek istemeyince de, tacizcilerin önü açılıyor.

Yetkililer gözlerini kapattıklarında sorun yok olmuyor. Sorun şiddetini arttırarak devam ediyor. Birçok sporcu sporu bırakıyor. Hayatları boyunca yaşayacakları, yakınlarıyla ilişkilerini olumsuz etkileyecek büyük travmalar yaşayan çocuklarımız gün gittikçe artıyor.

Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü ve federasyonlar bu konuya ciddiyetle eğilmelidir.

GSGM Webcup'a Ne Oldu?


Türkiye'deki spor federasyonlarının Internet sitelerini takip ediyor musunuz?
Bu siteleri kaliteli buluyor musunuz?
Sitelerin içinde kolay gezinebiliyor musunuz?
Aradığınızı kolayca bulabiliyor musunuz?
İçerik güncel mi?
Federasyonun bağlı olduğu uluslararası federasyonla ilgili haberler yer alıyor mu?
İlgili spor dalının tanıtımı tatmin edici mi?
Mevzuat detaylı biçimde yer alıyor mu? Mevzuat değişiklikleri ana sayfadan duyuruluyor mu? Mevzuattaki değişiklikler açıkça gösteriliyor mu?
İl temsilcilikleri, kulüpler, sporcular hakkında detaylı bilgi var mı?
Milli takım sporcuları tanıtılıyor mu?
Federasyonun iyi ve kötü, tüm dereceleri sitede duyuruluyor mu?
Dopingle ilgili sayfaları var mı? Antrenör ve sporcuları bu konuda bilgilendirecek içerik yer alıyor mu?
Disiplin Kurulu  kararları ve o federasyonla ilgili Tahkim Kurulu kararları kamuoyu ile paylaşılıyor mu?
Ceza alan antrenör, sporcu, kulüp ve ilgililer ve bu cezaların süreleri ilan ediliyor mu?
Medya köşeleri var mı? Basın bültenleri yayınlıyorlar mı?

Yukarıdaki soruları çoğaltabiliriz.
Soruların çoğunun yanıtı ise “HAYIR” olacaktır.

Sadece federasyonlar değil, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Spor Genel Müdürlüğü’nün siteleri de istenen düzeyde değil.

Birkaç yıl önce, 2006 yılında GSGM ilginç bir yarışma başlatmıştı: “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü WebcupYarışması”.

Yarışmanın ismine hiç girmek istemiyorum. Türkçe isim bulmak çok zor olmalı.

Bu yarışma ile, federasyonların ve GSGM teşkilatının Internet sitelerine çekidüzen vermesi amaçlanıyordu.

İlk yarışma 2006 yılında düzenlendi. İkinci yarışma ise 2008 yılında gerçekleşti. Organizasyon bir daha gerçekleşmedi.

Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Spor İl Müdürlükleri ve federasyonlar Internet sitelerini çok ciddiye almıyor. Medyanın ilgisizliğinden yakınıyor ancak medyanın ve meraklıların kendilerini takip etmesi için gerekli altyapıyı sağlamıyor.

Spor Genel Müdürlüğü, adı "bağımsız" ama göbekten SGM’ye bağlı federasyonların her işine karışırken, Internet siteleri konusunda sessiz kalıyor. Belli ki, Internet sitelerini ve sosyal medyayı gerekli görmüyorlar.

Gençlik ve Spor Bakanlığı ile SGM’nin sosyal medyayı gerektiği gibi kullanmadığını görüyoruz.

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Twitter hesabının sadece birkaç işlevi var. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın tweetlerini retweet etmek; bakan hakkındaki haberlere link vermek; genel soru, eleştiri, önerileri sosyalmedya@gsb.gov.tradresine yönlendirmek! Oysa biz  Bakanlığın Internet sitesindeki güncellemelerinin Twitter ve Facebook hesaplarından duyurulmasını bekliyoruz.

SGM’nin kendi Twitter hesabı yok. Resmi siteden Genel Müdür Mehmet Baykan’ın hesabına link veriliyor. Adeta, SGM Mehmet Baykan’ın şahsında vücut buluyor.

Bakanlık ve Genel Müdürlük sosyal medyaya el atmalı! Önce kendi sitelerine ve sosyal medya hesaplarına çekidüzen verdikten sonra federasyonları da bu konuda çalıştırmalı! Her konuyu en detaylı noktasına kadar yönetmeliklerle düzenleyen SGM, spor federasyonları için “Internet Politikası” geliştirmeli! Internet sitelerinin asgari içeriğini belirlemeli! Siteleri kontrol etmeli!

Federasyonlar gerçek anlamda bağımsız olsaydı, SGM’ye asla böyle bir göreve atfetmezdim. Bugün TFF dışında bağımsız federasyon bulunmuyor. Bu durumda, SGM’nin liderlik göstermesi ve federasyonları yönlendirmesi gerekir!

Belki işe yeni bir WebCup düzenlemekle başlayabilirler.

İsmini değiştirmek şartıyla!