28 Temmuz 2012 Cumartesi

Aziz Yıldırım, Yüksek Divan Kurulu'nda Konuştu


Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı Aziz Yıldırım, bugünkü Yüksek Divan Kurulu Toplantısı’nda konuştu. Konuşma metni aşağıdaki gibidir:

"Bugün, burada sizlerle birlikte olmaktan dolayı duyduğum mutluluk ve hissettiklerimin tarifi imkansızdır. Zor ama çok zor günlerden geçtik. Fenerbahçe camiası olarak  yalanı, adaletsizliği, ihaneti, zulmü, hepsini gördük. Ancak sizlerin sayesinde yalnızlığı hiç  yaşamadık. Bu süreçte hep ama hep birlikteydik. Bu nedenle; hepinize sevgi ve şükranlarımı sunuyorum. 

Bu camianın Başkanı ve Fenerbahçe’nin evladı olmaktan gurur duyuyorum. Ve Büyük Fenerbahçe Camiasının önünde saygıyla eğiliyorum…

Bugün, burada yapılacak tüm konuşma ve açıklamalar, bize karşı yapılan suçlamaların yalan ve yanlışlığını, gelecek kuşaklara aktarması ve tarihe tanıklık etmesi anlamında büyük önem taşımaktadır.

Bizler, gerçekleri ortaya çıkarmalı ve bu gerçekleri gelecek kuşaklara aktarmalıyız ki "Fenerbahçe Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisidir" gerçeği tüm nesillerin zihinlerine çıkmamak üzere kazınsın... 

Ve yaşanılan süreçte; kararlılığın, bağımsızlığın, en önemlisi Cumhuriyet’in timsali olduğunu, tarihe şerh düşen bu büyük camianın şanlı mücadelesi, herkese ders olsun.

Cumhuriyet yıkılmadan yıkılmayacağımızı, canımızı vermeden teslim alınamayacağımızı ve son sözümüz alınmadan hakkımızda kalem kırılamayacağını anlamayanlara buradan selam olsun... 

Kamuoyu şunu iyi bilmelidir; Fenerbahçe Spor Kulübü ve Aziz Yıldırım’a düzenlenen operasyonun başlangıcını 3 Temmuz olarak görmek tarihi bir hatadır. 3 Temmuz, bir tarih değil bir zihniyettir. Bir başlangıç değil bir sonuçtur. 

Türkiye Futbol Federasyonlarının karanlık dehlizlerinde, Denizli’de, Trabzon’da, Ali Sami Yen’de çok önceleri başlayan ve başlatılan 3 Temmuz zihniyeti, 2011 yılında uygun kişiler eliyle hayata geçirilmiştir. Öykü budur. 

Güçlerini nereden aldıkları belli olmayan, kendinden  menkul kişiler ile Devlet yetki ve sorumluluklarını suiistimal eden bazı kamu görevlilerinin temini ve bunların önderliğinde bu operasyonun başlatılabilmesi bir hayli zaman almıştır. Hepsi budur. Ve onlar için doğru zaman "Fenerbahçe’nin Şampiyon" olduğu zamandır. 
Herkesin bilmesi gereklidir ki; 3 Temmuz zihniyetinin ve operasyonunun amacı, Fenerbahçe Spor Kulübü üzerinden Türk Sporunu ele geçirmek ve kendilerince bunun önündeki tek engel olarak gördükleri Aziz Yıldırım’ı tasfiye ederek, kamuoyu önünde itibarsızlaştırmaktır.

Aslında hedeflenen amacın çıkış noktası "şike" değildir. Amaç; bizleri Ergenekon, Balyoz yada herhangi bir silahlı suç örgütüne monte ederek toplum ve kamuoyu vicdanında, TC Devlet ve Hükümeti’ne karşı bir hareketin içinde gösterme çabasından ibarettir. Ancak bizleri bu tür eylemlere ortak etmek ve bu yönde delil yaratmak hiç kolay değildir. 

Bu düşünceyi hayata geçirmek isteyenler ve yandaşları, ne kadar deneseler de istedikleri sonuca ulaşamamışlardır. İşte bu nedenle, Kasım 2010’larda başlayan dinlemelere uydurulan hukuki kılıf şike değil "Silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmektir." Bizleri, Giresun’da faaliyette bulunduğu öne sürülen bir örgüte bağlamak çabalarının altında yatan asıl sebep budur.

Aziz Yıldırım yani Fenerbahçe SK Başkanı hakkında dinleme kararı alınmasına gerekçe gösterilen 3 adet konuşma dökümü ise tam bir trajedidir. Operasyonun düğmesine basılma gerekçesi olan bu 3 konuşmanın içeriği aslında bizlere uygulanması planlanan hukuksuzluğun ilk habercisidir.

Ve görüleceği üzere 3 Temmuz Zihniyeti bir plan dahilinde hareket eden örgütlü bir zihniyettir. Kaldı ki bizim silahlı suç örgütü olmadığımızı en iyi bilenler, bu kararları alan ve aldırtanlardır. Bizimle her fırsatta görüşen, yemek yiyen, top oynayan, bizlerin imzalarıyla Fenerbahçe Kongre Üyesi olanlardır... 

En başta da Galatasaraylı Yetkili Savcıdır. Zaten bu süreçte bize en acı veren, en ağrımıza giden; arkadaşımız, dostumuz olarak yanımızda yer alan, bizleri açılışlara davet eden, birlikte Fenerbahçe maçlarını seyrettiğimiz bu kişilerin, hem de bu insani ilişkilerimiz sırasında bizleri dinliyor ve takip ediyor olmalarıdır. Ve daha da ötesi bu kişilerin bizlere "şike" den ve "ahlaktan" bahsedebilmeleridir. Ben bunlara kısaca ahlaksız diyorum. 

O gün çıkan haberlerle ilgili gazete haberlerini okudu, Kıbrıs’a kaçacağımı söylediler. Benim mezarım belli, ama bunu yazan şerefsizler nereye kaçacaklar?

Türk polisi çok çalışıyor. Buca’da Fenerbahçeli 4 kişi yemek yiyorlar, onları izliyorlar. Sonra şike diyorlar, ama iddianameye dahi girmiyor. O kadar ciddiyetli bir operasyon.

Bilyoner’i kapatalım iddaa oynadığımı yazdılar. Hayatımda hiç iddaa oynamadım, onların bilgisi bu kadar. 

FIBA’dan para Türkiye’ye geliyor memnun olmaları lazım ama kafaları çalışmıyor.

Savcı Mehmet Berk iki kez konuştu, ama görev ve yetkileri elinden alındıktan sonra oldu. Görevdeyken bu sözleri söylemedi, herhalde korkusundan dile getirmedi.

Silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek iddiasıyla hakkımızda yeterli delile ulaşamayan ve bizi bir örgüte bağlayamayanlar, kendilerine yeni bir suçlama bulmak hatta yaratmak durumunda kalmışlardır. Bu da Şike Suçlamasıdır.

Ama bu da kolay değildir. Bunun için yeni yasalar gerekmektedir. Bu yeni yasalar öyle ağır cezalar içermelidir ki Aziz Yıldırım ve arkadaşları tutuklanabilsin. Toplum önünde değersizleşebilsin. Ve bunu sağlamak için 6222 sayılı yasa tasarlanmış ve birilerine sipariş edilmiştir. Bu birileri, 3 Temmuz zihniyetinin "Hukuk Servisidir". 
O kişiler, bu yasayı meşru göstermek için yasa tasarısında benim ve bazı yöneticilerimin haberi olduğunu dahi söylemişlerdir. Biz, Şekip Mosturoğlu ve ben bu yasa çıktıktan sonra gördük. Oysa yasayı hayata geçiren Sayın İzzet Özgenç’in "sporda şiddet" isimli kitabı, bu oyunu ve yalanı açıkça ortaya çıkarmıştır. Çünkü bu kitapta; yasanın kimler tarafından yapıldığı, İlhan Helvacı, Yunus Egemenoğlu ve emniyet görevlilerinin de katılımlarıyla yapılan gizli toplantılarla oluşturulan bu yasada, şu andaki TFF Kurullarında görev yapan bazı isimlerinde katkı ve görüş bildirdikleri açıkça yer almıştır.

Böylece operasyon için gerekli olan altyapı hazırlanmış ve artık doğru zaman olan Fenerbahçe’nin Şampiyon olması beklenmeye başlanmıştır. Kaldı ki Savcılıkta verdiğim ifade sırasında Savcı Mehmet Berk’in 3 avukatımın huzurunda "Sivas maçını kazanmasaydınız ve şampiyon olmasaydınız bu davayı açmayacaktım" demesinin altında yatan gerçek işte budur.

Zaten operasyonun sadece Fenerbahçe’ye ve Aziz Yıldırım’a yönelik olduğu, o tarihlerdeki tasarruflardan da o kadar açıktır ki bizimle yarışan takım yöneticileri her nedense çok kısa sürelerle dinleme altına alınmış, bu haftalık dinlemeler sonucunda bile  ortaya açıklanamayan birçok delil çıkmıştır. Beşiktaş yöneticisi ve hocası, kendilerinin Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’ye kenar süsü yapıldığını söylerken, Galatasaray hakkında açılan Denizli soruşturması; "Kulübün kasasındaki 1 milyon Dolarlık açığın ispat edilmediğine dair resmi raporlara ve 3.kişilerin yazılı ihbarlarına  rağmen" görülmemiş bir süratle beraat ile sonuçlandırılmıştır.

Hesaplarında, tek bir kuruş dahi açığın olmadığı, devletin 2 ayrı resmi kurumu tarafından resmi raporlarla sabit olan Fenerbahçe’nin Başkan ve yöneticileri, 1 yıl tutuklu kalmışlardır Bu noktada Aziz Yıldırım olarak tavsiyem: BİZE ADALETTEN BAHSEDENLERİN ÖNCE BİRAZ KENDİLERİNDEN BAHSETMELERİDİR …

Sıra; bu operasyonları ve hukuksuzlukları meşrulaştırmaya, bizleri toplum önünde itibarsızlaştırmaya geldiğinde ise aranan kan hemen bulunmuştur. 

Bu da o zihniyetin ve operasyonun diğer sac ayağı olan "yandaş ve işbirlikçi medyadır. Bakınız mektup dahi yazmaktan aciz 3-5 tetikçi, soruşturmanın gizliliği yasağını her gün delerken, gazete ve televizyonlarda polisten ve savcıdan bilgi akışı sağladıklarını fütursuzca söylemekten kaçınmazken ve bunlarla ilgili hiçbir yasal işlem yapılmazken hakkımızda objektif ve olumlu yazılar yazdığı için  Sayın Rıza Zelyut hakkında yargıyı etkilemekten soruşturma açılması tesadüf müdür?

Hakkımızda linç kampanyası yürütülürken kılını kıpırdatmayan savcının, görev ve yetkileri elinden alındığı gün; "Bu Haberlerin yüzde doksanı yalandı" demesi timsah gözyaşlarından başka ne olabilir?

Örgütlü 3 Temmuz zihniyeti, her şeyi çok iyi hesaplamıştır. Ta ki Sayın Başbakanımız  önderliğinde gösterilen ilk karşı duruşa kadar… Başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bu duruşa destek veren Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin, CHP Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Başkanı Sayın Devlet Bahçeli önderliğindeki tüm milletvekillerimize, yeri gelmişken bir kez daha şükran ve saygılarımı gönderiyorum…

Ancak bu ilk mücadelenin hemen akabinde yapılan yasa değişikliği sonucunda savcının açıkça beyan ettiğinin aksine hiçbir Fenerbahçelinin yararlandırılmayışını, veto süreçlerini ve iddianamenin kamuoyuna servis edilme kronolojisini, büyük bir dikkat ve hafıza ile takip ettiğimizi de tüm kamuoyunun bilgilerine sunuyorum…
Yaşadığımız bu süreci, 3 Temmuz’dan ibaret olarak görmek tarihi bir yanılgı olur... 
Yetkilerini ve görevlerini suiistimal eden bu şahısların, şimdilerde nerede oldukları ortadadır. Ancak unutulmamalıdır ki; bu zihniyetin  diğer bazı aktörleri, hala görevlerinin başındadırlar ve  eylemlerine devam etmektedirler.

Fenerbahçe düşmanlığına  ve bu operasyona hayatlarını adayanlar, öyle noktalardadır ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatleri dahi umurlarında değildir. 
Şimdilerde; UEFA ve FİFA’ya jurnal mektupları yazma yarışına giren bu zihniyetin Türkiye’ye verdiği zarar, bizlere vermeye çalıştıkları zarardan çok daha önemli boyuttadır. 

Zira halen görevlerinin başında olan bu 3 Temmuz zihniyeti uzantılarının  en iyi yaptığı şeyin yargıyı etkilemek olduğu, bizler tarafından yakından bilinmektedir. 
Etik Kurul ve  Disiplin Kurulu kararlarını etkilemek için bu kurulların kaldıkları  otellere karar aşamasında hem de eşleriyle gidip "Ceza kararı çıkması için tehdit ve asılsız mesajlar taşıyarak" yargıyı etkilemeye kalkanlar şimdi de UEFA ve FİFA’da aynı role soyunmaktadırlar.

O dönemlerde TFF yetkilisi olan, bu kulüp yöneticileri, bu iddialarımı yalanladığı anda; gereği tarafımdan hemen yapılacaktır. Ya da Tahkim Kurulu’nun karar günü soruşturma  savcısı  ile TFF’yi ziyaret eden bazı kulüp yöneticileri ile Türkiye Futbol Federasyonu’ndaki görevlerinden şuanda görev yaptıkları kulüplerine transferlerinde, yanlarında hangi gizli bilgileri götürdükleri ve bunları nerelerde kullandıkları hep bilgimiz dahilindedir.

Bu nedenle hiç kimse unutmamalıdır ki; SUSKUNLUĞUMUZ GAFLETİMİZDEN DEĞİL SAFFETİMİZDENDİR. ANCAK  YİNE UNUTULMAMALIDIR Kİ SABRIMIZ SINIRSIZ DEĞİLDİR…

Şu husus herkes tarafından bilinmelidir ki; Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe Spor Kulübü, bu yapılanları asla unutmayacaktır. Bu davanın ve bu operasyonların "ŞİKE" davası olmadığını haykıran bizler, aslında yine bu davanın aktörleri tarafından birçok kez doğrulandık ve teyit edildik. Ama inanın hiçbirisi Savcı Mehmet Berk’in şu açıklamaları kadar aleni olmamıştır:

Sayın Savcı Berk, görev ve yetkileri elinden alındıktan sonra bakın neler demişti: "Ben cemaatçi değilim. Olsam Ali Koç ve Murat Özaydınlı’yı almaz mıydım?"
Yani Sayın Savcıya göre insanların "alınması" (Bu alınmada ne demekse, bu bir hukuk adamına ne kadar yakışıyorsa) için elde delil olup olmaması önemli değildir, önemli olan hedef gösterilen şahısların birileri tarafından alınmak istenmesinin yeterli olmasıdır.

Ve ne ilginçtir ki; bu Cumhuriyet savcısı, yargı ve adam almakla ilgisi olmaması gereken bir oluşumu ya yakinen tanımakta yada bu oluşumu açıkça töhmet altında bırakmaktadır. Yani ya dolaylı ikrarda bulunmakta ya da iftira suçu işlemektedir..
Savcı devam ediyor : 

"Yasa çıkmasaydı, Aziz Yıldırım’ın ifadesini alıp bırakacaktık", "Ben Balyoz ’da da çalıştım. Şike davasını açtığımız zaman bunun da Balyoz gibi 3-4 ay konuşulup biteceğini sandık. Ama yanılmışız. Bunun böyle bir noktaya geleceğini hiç tahmin etmedik."

İşte bu suçüstüdür.  Daha davayı açarken ne olacağını bildiğini ağzından kaçıran, 3-4 ay konuşulup unutulacağını sanan ama gördükleri direnç karşısında olayların bu noktaya geldiğini itiraf eden bir hukuk adamının, hukuku nasıl bir kenara bıraktığının ve bu operasyonun şike değil, Balyoz ve Ergenekon operasyonları mantığıyla yürütüldüğünün açık kanıtıdır. 

Bir diğer kanıtı da bu "Alınma" tehditlerinin, Sayın Başbakanımızın deyimiyle TC Başbakanını bile tehdit edecek boyut ve keyfiyete ulaştığı gerçeğidir.

İşte bu yüzden Genel Kurmay Başkanı’nın "terörist" suçlamasıyla cezaevinde yatmasına şaşırmamak gerekir. Zira adaletin geldiği nokta; "Neyle suçlandığın değil. Kim tarafından suçlandığına" gelmiş, getirilmiştir. 

Ülke ve Devlet menfaatleri uğruna hizmet eden kişileri, görevlileri kendi tabirleriyle "aldırmak" noktasına gelen bu zihniyetle, TC Hükümeti’nin verdiği mücadeleyi ve aldığı kararları sonuna kadar destekliyorum. Ve desteklemeliyiz..

Savcı Mehmet Berk’in itirafları, bu konudaki tek örnek de değildir. Sürecin başından beri bizler ve Fenerbahçe hakkında ağıza alınmayacak ithamlarda bulunan, bizleri "Ergenekon örgütünün kasası" olarak gösteren 3 Temmuz zihniyetinin bazı temsilcileri, her nedense şimdilerde farklı, ilginç söylem ve iddialarda bulunmaktadırlar.

Son günlerde, her ne hikmetse odamda benimle çay-kahve içip sohbet etmek istediklerini söyleyenlere, benim nasıl dik durduğumdan dem vuranlara, sıklıkla tesadüf edilmektedir.

Şimdi soruyorum, topluma delikanlılık ve adamlık dersleri vermeye kalkanlar neden ben cezaevindeyken başka, dışarıdayken başka konuşmaktadırlar?


Çektiklerimizi, bize bu yaşatılanları unutacağımızı mı sanmaktadırlar? Ya da hakkımızda 1 yıldır yürüttükleri linç kampanyalarının hesaplarının yargı önünde sorulmayacağını mı düşünmektedirler?

Ancak bütün bunlara rağmen içlerinden bazıları manidardır. Ve aynı Mehmet Berk’in itirafları gibi dikkate alınmalı ve hatta derhal haklarında yargı süreci başlatılmalıdır. Bakınız Doktor Ahmet Çakar ne diyor ?

Bu yazı bir suç ihbarıdır. Yazarın açıkladığı ve bildiğini iddia ettiği hususlar derhal araştırılmalıdır. Şahıs tüm soruların cevaplarını bildiğini ama korktuğu için bunları açıklayamadığını beyan etmektedir. Şimdi polis ve savcıların bu yazı karşısında alacağı tutum tarafımızdan merakla takip edilecektir… Kanaatimce bu suç ihbarı niteliğindeki açıklamalar hakkında bu tarihe kadar işlem dahi yapılmaması, tek hedefin Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe Spor Kulübü olduğunu bir kez daha açıkça ortaya koymaktadır. 

Bakınız açıklamalarda, bildiğim her şeyi açıklamam, diğer kulüplerin ve yöneticilerin tüm suistimal ve suça konu eylemlerini anlatmam tavsiye edilmekte, "spor abiliği yapmam" istenmektedir. Öncelikle belirtmeliyim ki Aziz Yıldırım bu açıklamaları yapan şahıs kadar bir bilgiye de sahip değildir ve bu konulara ait araştırma ve soruşturma yetkisi şahsıma değil, TC Savcılarına aittir. Bu nedenle ben de ancak sahsıma ait bölümü üstleniyor ve bu açıklamaların ihbar kabul edilerek suç duyurusunda bulunuyorum.

Aziz Yıldırım’ın Temiz Futbol için elinden geleni yaptığı 16.Ağır Ceza Mahkemesi tutanaklarından ve her fırsatta reddedilen taleplerimiz ile de sabittir. 

Bizler yargılamanın karar aşamasında dahi yargılamamızın ve tahliye sürecimizin uzamasını dahi göze alarak, "Tevsi-i Tahkikat"  yani "Yargılamanın Genişletilmesi" yolunda Sayın Mahkemeden 13 başlık altında talepte bulunduk.  Aslında bu 13 talep bizim için değil ama Türk Futbolu açısından büyük bir fırsattı.

Biz bu talepler tahtında, mahkemeden;
Soruşturmayı yapan Savcı Mehmet Berk’in duruşmalara katılmasını istedik, reddedildi.

Haksız Ekonomik Çıkar Amaçlı Suç Örgütü iddiası nedeniyle hakkımızda kişisel mali ve ekonomik inceleme yapılmasını talep ettik, reddedildi.

Tapelerin, ses kayıtlarının tarafımıza verilmesini ve bu kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını istedik. 

Teknik ve Fiziki takip tutanaklarını düzenleyen ve imza altına alan polislerin tanık olarak incelenmesini talep ettik.

Duruşmalarda değil de bizim olmadığımız ara celsede dinlenen İlhan Helvacı, Lütfü Arıboğan’ın kendilerine soru sorabilmemizin sağlanması için duruşmalarda dinlenmesini istedik. 

Gençlerbirliği müsabakasında "Trabzonspor için oynadık" diyen Serkan Çalık, Aykut Demir ve Hurşut Meriç isimli futbolcuların dinlenmesini talep ettik. 
Eskişehir–Trabzonspor maçı ile ilgili olarak Ünal Karaman ve Selçuk İnan’ın tanık sıfatıyla dinlenmesini talep ettik. 

Eskişehir - Trabzonspor maçında 12 futbolcunun dinlenmesini talep ettik, 
Fenerbahçe- İBB maçında İbrahim Akın’ın savcılık ifadesinde hazır bulunan ve savcının baskı ve yönlendirme yaptığına tanıklık eden Avukat Mehmet Ali Bilen’in dinlenmesini talep ettik. 

Karabükspor - Fenerbahçe maçında, Mustafa Çevik ve Ergün Başkaya isimli şahıslar ile bu ifadelerde adı geçen Karabük Kalecisi Bülent Ataman ve Karabük oyuncusu Muhammet Özdin’in dinlenmesini talep ettik. Ve bu taleplerimiz reddedildi. 

Sivas - Fenerbahçe maçında 13 futbolcu ve Rıza Çalımbay’ın
İBB - Trabzonspor maçında 2 futbolcunun
Ve son olarak TFF Kurul Üyeleri’nin dinlenmesini talep ettik. 

Ve bu taleplerimiz reddedildi. 

Aziz Yıldırım sadece bunları mı talep etti? Hayır! Trabzonspor hakkında, dinleme ve fiziki takip işlemlerinin neden çok kısa süreli yapıldığını ve bu kadar kısa süre içerisinde bile ortaya çıkan tape konuşmalarının neden ve niçin bize uygulanan yaptırımlardan muaf tutulduğunu sorduk.

Demir Profilin, devre arasında gelen balıkları, futbola siyaseti karıştırma çabalarını, TFF’den gelen 6 trilyonun nereye harcandığının açıklanmasını, Melih Gökçek ile Sadri Şener arasındaki pazarlıkları, Bolulu Hocaya verilen 300.000TL’yi hep sorduk. Bu hususların araştırılmasını ısrarla talep ettik. Bu tapelerde geçen kelimelerin tarla, inşaat, müvekkil gibi bizim bir yılımıza mal olan kelimelerden ne farkı olduğunu sorduk…

Ünal Karaman’ın maçtan önce hiçbir tanışıklığı olmayan Sezer Öztürk’ü arayarak transfer teklifinde bulunmasının, tarafımıza affedilen "transfer şikesi" isnadından ne farkı olduğunu sorduk. 

Mehmet Yıldız’a teklif edilen teşvik iddialarının araştırılmasını; 1 milyon Doların ne anlama geldiğinin açıklanmasını talep ettik…

Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı ve yöneticileri 1 yıl cezaevinde kalmak durumunda bırakılırken, Dernekler Masası ve Vergi Denetmenlerince imzalanan 2 adet raporla Fenerbahçe’nin tüm hesaplarının temiz olduğu saptanmışken, kasalarındaki 1 milyon dolar açığın hala açıklanamadığı devlet kurumlarınca sabit olan kulüp ve yöneticilerinin neden apar topar ilk celsede beraat ettiğini sorduk. 
Bu davalara müdahale talebimizin neden reddedildiğini anlamaya çalıştık. Hıncal Uluç’un  "hakemler ve şikeler kümede kaldı" başlıklı yazısını açıkladık ki huzurunuzda bir kez daha bu yazıyı okumak istiyorum.

’Geçen hafta İzmir’de olup da, Galatasaray – Göztepe maçını izleyen Galatasaraylıların tümü, Galatasaraylılıklarından utandılar. Gözleri önünde oynanan oyunu (Ama futbol değil oyundan kastımız) bütün çıplaklığı ile anladıkları için… Göztepelilerin tümü değilse de, yürekten Göztepeli bir kısmı, Göztepeliliklerinden utandılar. Böyle kümede kalmaktansa, düşmeyi yeğledikleri için…

Geçen hafta sonu ben de İzmir’deydim. Bir ay önce, kulüplerin taa içinden haber alması gayet kuvvetli dostlarımın bana açıkladıkları çirkin bir iddianın son ayağını yakalayabilmek için. Şöyle demişlerdi: Göztepe ve Giresun, kendilerine deplasmana gelecek Trabzon’a birer puan bırakacaklar. Bu birer puana karşılık Galatasaray’dan ikişer puan alacaklar. Galatasaray’a ligde verilen puanların bedelini Trabzon ödeyecek. Yani Trabzon, Galatasaray sayesinde ulaşacağı lig şampiyonluğuna karşılık kupayı Galatasaray’a bırakacak.

Trabzon ligi, Galatasaray kupayı almıştı. Giresun kümede kalmıştı. Şimdi geriye iddia edilen dörtlü anlaşmanın bir ayağı kalmıştı. Göztepe’nin Galatasaray’ı yenerek kümede kalması. 
Saat beşe on kala tribündeydim. Galatasaray sahada ısınma hareketleri yapıyordu. Her zamanki parçalı formasını çıkarmış, düz beyaz forma giymişti. Yanımda İzmirli arkadaşım Çetin Esen Kaftan vardı. "Boşuna bekleme. Bu maç 17.00’de değil, 17.10’da başlayacak. Göztepe beyaz formayla çıkacak. Hakem onları formlarını değiştirmeleri için içeri yollayacak ve böylece usulüne uygun bir gecikme sağlanacak" dedi. 

Esen Kaftan’ın dedikleri aynen çıktı. Maç 17.10’da başladı. Stat hoparlörleri, bu sırada gümbür gümbür Zonguldak–Adana Demirspor maçını veriyordu.

10 dakikadan ne fayda var, diye düşündüm önce. Puan cetveline şöyle bir baktım. Balıkesir, Adana’da, Adanaspor’u yenerse, Ankaragücü ile birlikte küme düşecek takım ya Göztepe olacaktı ya Zonguldak… İkisi de kendi sahasında oynuyordu. İkisi de kazanırsa, küme düşecek takımı averaj belirleyecekti. Öyle olunca maçı geç bitiren takım, rakibini geçecek avantajı sağlama şansına sahip olacaktı.

Göztepe, ilk yarım saatte iki gol atıp, skoru 2-0 yapınca durdu. Adana, Balıkesir’e goller sıralayınca da averaja ihtiyacı kalmadı. Ya kalsaydı? Son 10 dakika içinde Galatasaray kaç gol daha yiyecekti kim bilir? 

"Maç başladı, bir de baktık ki, Galatasaray’ın rakip sahaya geçmek gibi bir sıkıntısı yok. Futboldan önce atletizm yapan 100 metreci Şevki (Şenlen), önüne atılan toplata yetişmemek için yavaşlatılmış film gibi koşuyor. 

Peki ama ya Fatih (Terim)? O niye devamlı kendi defans çizgisinin beş metre gerisinde durup Göztepe forvetlerinin ofsayta düşmesini önleme çabası içinde… Belki de kademeli liberolukta bu yeni bir taktik! İşte ikinci gol... Sabahattin, Galatasaray defans hattından üç metre ileride bomboş. Ofsayt değil ama. Zira Fatih, taa sahanın öteki ucunda gene beş metre geride. Allah Allah…

… İşte o zaman İzmir seyircisi, "Artık bu kadarı olmaz" dedi ve kararını verdi. Oyunun sonuna kadar Göztepe lehine tek tezahürat duymadık. Tribünler "Cim Bom Bom" diye inledi durdu. Maç bittiği zaman alkışlanan yine Cim Bom Bom’du. Zaten ikinci devrenin yarısına doğru seyirci sahayı boşaltmaya başlamıştı. Ortada futbol olmadığını anlamayan kalmamıştı ki!

… Ama elimizi vicdanımıza koyup düşündük ve kümede Balıkesir’in mi, yoksa Siyah-Beyaz formalı hakemlerin mi kaldığına pek karar veremedik. 17’si kendi sahasında olmak üzere, oynadığı 30 maçın sadece 5’ini kazanan Beşiktaş’ın kümede kalmak hakkı var mıydı’ Şikenin aslında "nerede başladığını"  Hıncal Uluç’un yazısında gördük, şahit olduk... 

Havuz sistemi, Kulübümüz yönetimi tarafından gözden geçirilecektir.

BİZ ŞİKE YAPMADIK BUNU AÇIK AÇIK SÖYLÜYORUM...

Bizlerin neden Silahlı Suç Örgütü iddiasıyla soruşturulup, şikeden tutuklanıp, haksız ve ekonomik çıkar amaçlı suç örgütünden yargılandığımızı sorduk. Devletin bu resmi kurumlarını kim ya da kimlerin bu hale düşürdüğünü öğrenmek istedik.
Hepsini ama hepsini sorduk. Ama tüm taleplerimiz reddedildi.  Aziz Yıldırım, "savunma yapmak yerine saldırıyor" denildi. Şimdi ise neden bunları açıklamadığımız soruluyor. Burada tekrar söylüyorum; Türk Futbolunun temizleyicisi rolüne soyunanlar önce ellerindeki kiri temizlemek zorundadırlar. Bilmeliler ki Aziz Yıldırım nefes aldığı sürece bu kirli eller Fenerbahçe’nin adı geçen hiçbir şeye ulaşamayacaktır.

Temizlenmesi gereken ilk yer  TFF ve Kulüpler Birliği’dir. Türk Futbolunu Fenerbahçe üzerinden ve Fenerbahçe özelinde temizlemeye kalkanlar, bunun hesabını mutlaka verecekler, sonuçlarına mutlaka katlanacaklardır. Kendilerinin tertemiz, Fenerbahçe’nin ise kirlenmiş olduğunu söyleyenler, bundan sonra o temiz havuzlarının Fenerbahçe tarafından kirletilmesine göz yummamalıdırlar. Herkes bizler kadar açık ve bizler kadar kararlı olmadıkça bizim muhatabımız da olamayacaktır. 

Buradan tüm Fenerbahçelilere ilan ederim ki, Fenerbahçe için şahsen tarafımdan desteklenen havuz sistemi yine bizler tarafından en kısa zamanda sorgulanacak ve gereği tarafımızdan kararlılıkla yerine getirilecektir. 1 yıldır bizleri kendilerinden saymayanlar, konu ekonomik kazanımlara, pasta paylaşımlarına gelince her nedense Fenerbahçe’yi ortak addetmekten kaçınmamaktadırlar. Bu oyun artık bitmelidir ve bitecektir.

ŞEREFSİZ DEĞİLİZ, ŞİKE YAPMADIK

Trabzon ve Galatasaray bizimle ilgili bel altından vurma operasyonlarını yaptılar. ’Havuzda kalın ama siz şikecisiniz’ böyle bir şey yok Havuzun bedeli ne kadar? Digitürk yetkileriyle ve Kulüpler Birliği yetkilileriyle görüştüm. Toplayın ben gelip konuşacağım dedim. Biz şerefsiz değiliz biz şike yapmadık bunu açık açık söylüyorum. Ahmet Çakra Fenerbahçe 1 yaptıysa öbür takımlar 20 yaptı diyor.  Ama hiçbir savcı çağırmıyor. 1915, 1950, 1960, 70, 80,  90’lara gidin bir olay varsa; 1 yıl öncesi değil sene. 14 senedir başkanlık yapıyorum. Tüm yılları inceleyin. Türk Futbolunda şikeyi bu kadar önemsiyorsanız bunları yapın.  Ama maksat bu değil.  Bir ülke kendini bu kadar rezil edebilir mi?  Böyle bir yargı ? Emniyet 19 maçta şike diyor. İddianamede bu sayı 7’ya iniyor.  Avrupa’da Amerika’da olsa bu emniyet müdürü 1 dakika yerinde durabilir mi? Emniyetin görevi, yargının yapmadığı şey hakkında yorum yapmak mıdır?

FENERBAHÇE AKLANANA KADAR HAVUZDA OLMAMASINI SAĞLAYACAĞIZ

Ben İbrahim Akın’a 100 bin Euro vermedim. Polis önce 100 bin Euro, dolar ya da Türk lirası verdiğime karar versin. İbrahim Akın’a 100 bin Euro verdiğimi ispatlayın boğaz köprüsünden atlarım demiştim ama ispatlamayanlar da atlasın. Denizli Denizli diyorlar. Denizli ile ilgili dava açıldı. Bu arada bir mektup yapmış Bülent utlun Adnan Polat’a. Mektupta diyor ki ’Sen 1.5 milyon dolar para aldın inşallah bu para kulübün menfaatine harcanmıştır’ Savcılık bununla ilgili araştırma yapıyor. Mehmet Berk bunu bakmadan postalıyor. Sonuçta somut bir şey bulamıyorlar. Denizli ile ilgili prim göndermişler. Bu açık yanı bir amigo bana mesaj çekiyor ben cezaevindeyken de Metris’e  geldi, 10 Mayıs 2012’de geldi.  Para geldi, döviz bozdurdum dedi ve her türlü tanıklılık yapmaya hazırım diyor. Biz bunu mahkemeye verdik, bir işlem yapılmadı. Denizlide bir memur var. O memur da diyor ki savcı Mehmet Berk’e Denizli maçıyla ilgili tanıklılık yapmamam nedeniyle vicdan azabı yaşıyorum diyor. Orada belediye başkanını şikayet ediyor 2006’daki olayları anlatıyor. 1 milyon dolar açık var ama şikayetçiler amam dosyayı kapatıyor.  Bizde şikayetçi yok, oyundan atılan yok penaltı yaptıran yok. Şike nasıl yapılmış belli değil.  8 dakika oynamış yapmış şike yapmış.  Rezillik kepazelik. Ama dava,  şike davası değil. Fenerbahçe temizlenene kadar havuzda Fenerbahçe’nin olmamasını sağlayacağız. Yargıtay’dan karar çıktıktan sonra kararımızı vereceğiz. Eğer olumsuz bir karar çıkarsa ikinci seçenek var. Şahıslar ve kulüpler ayrılamaz. Ben eğer şike yaptıysam kendim için şike yapmadım Fenerbahçe için yapmışımdır. Yargıtay’ın kararına göre kongreden sizden destek isteyeceğim sizin kararınıza göre karar vereceğiz. Yanlış yapmışsak, biz o yanlışın içinden temizlenene kadar havuzun içinde değiliz.

SİYASETİ HİÇ DÜŞÜNMÜYORUM

58. maddenin değişmesine karşı çıktık. Bizler şike yapmışsak kulüp de yapmıştır. Sahanın içine yansımaması gibi saçma sapan bir şey olamaz. Bunun dışında ben Fenerbahçe Camiasının bir evladıyım. Gider gene yatarım, Kimseyle pazarlığım olmaz.  Siyaseti hiç düşünmüyorum. Görürseniz, duyarsanız inanmayın. Polise emniyete bir şeyler söylemek istiyorum.

POLİSLE TARAFTAR KARŞI KARŞIYA GELMESİN

Polis kasten hareket yapıyor. Seyirciyi aşağıya çekiyor. Suç yüzde 50 bizde varsa yüzde 50 onlarda vardır. Türkiye Cumhuriyet polisi Fenerbahçe Cumhuriyetinin de polisidir Aziz’in bilmem neyi olmaz. Aziz’e söyle sizi bırakalım olmaz. Bu bitmiştir artık. 19 Temmuz kutladık. Orada polis yoktu. Polis varsa bile sivil vardı. Kimsi kimseye bulaşmayınca bir şey çıkmıyor. Yeni dönemde iki tarafın da kendinse çek düzen vermesi lazım. İki  taraf için de yanlıştır bu. Yeni dönem, polisle taraftarı karşı karşıya getirmeyecek şekilde dizayn edilmelidir.

FENERBAHÇE KUVA-İ  MİLLİYEDİR

Yargı süreci var fazla konuşmayın diyorlar; menfi veya aksi. O nedenle tüm şeyleri buradan söylemiyorum. İlhan Cavcav, Recep Mamur, Kenan Yaralıya da buradan teşekkür ediyorum her noktada geldiler. Bizi teyit ettiler. Ben bu camianın bir evladıyım. Başkanlığım bittikten sonra da kalacağım. Fenerbahçe Kuva-i Milliyedir, bir ruhtur. Tarihe baktığınız zaman şunu görüyoruz:  Kurtuluş Savaşında ve padişahlara karşı bu Camia mücadele etmiş.  Kapatmaya çalışmışlar ama hep var olmuş. 30’lu yıllarda da Ankara’ya gidip şikayet etmişler. Yani hep mücadele var. Bu süreçte o insanların bizim büyüklerimiz olduğunu hep birlikt gösterdik. Bu nedenle hepinize tek tek teşekkür ediyorum. Öyle zannediyorum ki, bizim camiadan başka bir camia da bunu başaramazdı, altından kalkamazdı. Hatırlayın insanlar telefon etmeye korkuyordu. Yıllar sonra tarih bunları yazacak. Mahkemede dediğim gibi biz siz değil,  bizi tarih yargılayacak.

AVRUPALILAR BU İDDİANAMEYİ ANLAYAMIYOR

Bunun Fenerbahçe’yi ele geçirme operasyonu olduğunu şundan anlıyorum. Sadri Şener Nevzat Şakar’la konuşuyor: ’Erdoğan’ı biter, Faruk’un bitmesi benim için önemli değil eğer ben çıkar sağlayacaksam.’ Hep siyaset. Ben ve Şekip Bey’le ilgili buradaki basında aleyhime haberler yaptırıyorlar. Halkı galeyana getirecek bir şeyler yapalım diyorlar. Yani böyle bir siyaset, Sayın Başbakan’ı açıkça tahdit eden. Başka yerde savcılar mendil sallasa adamı alıp 3-5 sene yatırıyorlar. Bu dosya Mehmet Berk’e geliyor; insan açıp bir bakar. Başka bir şey görürse tüm bunları dosyanın içinde birleştirir ve genişleterek şike dosyası yaparsın. Ama amaç Fenerbahçe’nin geleceğe dönük şeylerini önlemek. Bunlar bitti şimdi Bochum dosyası başladı. Orada para var bahis var. Avrupalılar davada bahis ve parayı soruyorlar. Para ve bahis yoksa  bu nasıl şike diyorlar. Bochum dosyasında para ve bahis var. Avrupa’da soruyorlar bahis ve para olmadan nasıl şike yapıyorlar. İddianameyi anlamıyorlar, çünkü varsayım üzerine.  Fenerbahçe’nin şampiyon olması için şike yapıldı diyorlar. Avrupalılar bu iddianameyi anlamıyorlar. Çünkü hepsi varsayım üzerine kurulu. Hiçbir para yakalaması yok. Masada resim çekmişler, para yok Türk polisi yakalamıyor. Bizim mahkememiz asliyede olmalıydı ama bize özel mahkemede yargılayarak ceza vermeye çalışıyorlar. Bochum Davası ile ilgili dava kapanmıştı. Neslihan Ergün isimli bir bayanın bu dosyada ismi geçiyor, aynı bayanın, Cübbeli Ahmet’in dosyasında da ismi geçiyor. 2012 Temmuz’da polis o bayanın evini basıyor, eski kocasının el yazıyla yazdığı bir yazı buluyorlar. Tabii ki kendi el yazısıyla yazdıysa. Emniyet davanın devam etmesi için yazı gönderiyor. Biz Galatasararay-Trabzon maçına teşvik primi vermişiz. Davayı yeniden canlandırmak için bir operasyon daha var herkes bilsin. Bu şikeyle bir şey değil, Ergenekon’a da bağlayamıyorlar. Bir ara askerliğim vardı onda da bir şey yok. Rahatladım. Ben korkmuyorum. Ama burası Türkiye her şey olur.

KASADA 1 MİLYAR DOLAR OLDUĞUNDA….

Topuk Yaylası’na teleferik yapılması için çalışmalar yapılacak ve kayak pisti yapılması düşünülüyor. Avrupa’dan büyük takımlar gelecek. Seneye Avrupa’ya gitmeyeceğiz hazırlık maçlarını da burada yapacağız. 3 yıl içinde Fenerbahçe’nin kasasında 1 milyar Dolar olmuş halde başkanlığı devredeceğim. Belki o zaman Fenerbahçe gelecekte Barcelona gibi formasının önüne ve arkasına reklam almayacak. Yeni tüzükle Yüksek Divan Kurulunun yetkilerini artıracağız, paraların harcanmasında daha yetkili olacak. Tüm hazırlıkları yapacağım. Sonra sizin onaylarınıza sunacağım. Bunlar 5 yılda olacak.

BİR TEK GÜN İÇİN BÜTÜN ÖMÜR VERİRİZ

Bu süreçteki duruşuyla bana güç veren Yönetim Kurulumuza, Divan Kurulumuza, Kongre üyelerimize, cefakar ve fedakar taraftarlarımıza, kulüp ve şirketimizde çalışan tüm emekçi personelimize, idari ve teknik kadromuza, Fenerbahçe tarihini yazan sporculara ve tüm Fenerbahçelilere şahsım ve arkadaşlarım adına teşekkür ederim. Bizler bir gün daha Fenerbahçeli olarak yaşamak için hayata bağlanırız ve gerekirse o bir tek gün için bütün bir ömrü gözden çıkartırız.."

Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'dan Açıklama


Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı Aziz Yıldırım’ın, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün resmi yayın organlarından Fenerbahçe Dergisi’nin 10. yılındaki, 120 No’lu Şubat 2013 sayısında yer alan başyazısı şu şekildedir:


"Her şey tartışılır,
Fenerbahçe’nin büyüklüğü tartışılmaz

Büyük Fenerbahçeliler;

Sizlerle yeniden birlikte olmanın, bu vesileyle sizlere yeniden ulaşabilmenin sevinci ve gururu içindeyim.

Öncelikle yarıştığı her branşta şampiyonluklardan başka düşüncesi olmayan Fenerbahçe Spor Kulübü sporcularına, çalışanlarına, tüm emekçilerine ve siz büyük Fenerbahçe Taraftarına teşekkürlerimi sunar, bu tarihi hedeflerde başarılar dilerim.

Bu sezonun bizim açımızdan çok önemli ve çok anlamlı olduğunu biliyorum. Kaldırılacak her kupanın, kazanılacak her zaferin şampiyonluklardan çok daha fazla anlam taşıdığının farkındayım.

Ara transfer döneminde takımımıza önemli takviyeler yaptık, bunlarla gurur duyduk, her Fenerbahçeli de bu transferlerle gurur duymalıdır. Tüm Fenerbahçeliler bilmelidir ki, bu transferler, son kuruşuna kadar vergilendirilmiş olup; hiçbir şekilde manipülasyonla elde edilen gelirlere dayandırılmamış; Fenerbahçeli’nin alınteriyle gerçekleştirilmiştir. Fenerbahçe’nin büyüklüğünü bilen, tercih sebebi "büyük paralar" olmayan futbolcularla kadromuzu kuvvetlendirdik. Şampiyonluk için parıltılı isimleri değil, nasıl çarptığını bildiğimiz yürekleri seçtik...

Armamızın yarıştığı branşların tamamındaki zafer odaklı hedeflerimizin yanı sıra pek çok önemli proje için de çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürmekteyiz. Görev süremiz içerisinde mutlaka bitirmek istediğimiz bu projeler Fenerbahçe’nin geleceği niteliğindedir.

Her kıtada adımızın ve bayrağımızın temsili hedefine uygun olarak, Şenliköy’de, üyelerimizin yararlanabileceği, çok büyük bir sosyal tesis yapma hazırlığı içindeyiz. Bir diğer projemiz Kurtköy’de Fenerbahçe’nin tüm birimlerini içine alacak devasa boyutlardaki ’Büyük Fenerbahçe Kompleksi’dir.  Ayrıca, ihalesi haziran ayında yapılmak suretiyle, Kenan Evren Lisesi’nin yerine otel ve iş merkezinden oluşacak ve kulübümüze çok büyük bir gelir getirecek bu proje de yine önemli projelerimizden sadece bir diğeridir. Bununla birlikte, bizden önceki yönetimlerin Dereağzı’nda kurmayı planladığı FenerLand Projesi’ni hayata geçireceğiz. Bu proje camiamızın gurur kaynağı olacaktır. Zira burada inşa edilecek ’yaşam merkezi’ ve deniz tarafında yapılacak olan sosyal aktivite alanları hiçbir kulüpte yer almayan imkanları, taraftarlarımızın ve üyelerimizin hizmetine sunacaktır.

Fenerbahçe Spor Kulübü olarak, asıl gurur kaynağımız, bu projeleri hayata geçirirken, devlete hiçbir külfet yüklemeksizin, hiçbir vergisel imtiyaz kabul etmeksizin sadece Fenerbahçe’nin dinamiklerinden yola çıkabilmek konusundaki yeterliliğimizdir.

Unutulmamalıdır ki, Fenerbahçe Spor Kulübü bugün itibariyle devlete 75 milyon vergi tahakkuk ettirebilecek ekonomik nitelikte gücü olan emsalsiz büyüklükteki bir camiadır. Yeri gelmişken bu gücü yaratan, siz büyük Fenerbahçe taraftarına şükranlarımı sunarım. Bugüne kadar verdiğiniz ve vereceğiniz destek, bizlerin, yegane gücü olmuştur ve olacaktır.

Bununla birlikte, sizlerden önemle dikkat etmenizi istediğimiz husus, bizlere bu desteği koşulsuz hissettiren sizlerin, Fenerbahçe üzerindeki söz söyleme hakkını kimsenin suistimal etmesine izin vermemenizdir.

Bilinmelidir ki, Fenerbahçe’yi hukuk dışı operasyonlarla, yanlı, yanlış ve kurgu haberlerle ve türlü masabaşı oyunlarla yıkamayacaklarını anlayanlar, şimdilerde gözlerini Fenerbahçe’nin kendi değerlerine dikmiştir. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı ve Yönetimi ile Büyük Fenerbahçe Taraftarı arasındaki bağı koparma amacı güden bu düşüncenin yeni hedefi, Fenerbahçe taraftarı ve taraftar oluşumlarıdır.

Kuruluşlarında açıkça imzam ve katkım olan ve her suretle Fenerbahçe’nin menfaatleri doğrultusunda tasarruflarda bulunması beklenen bu oluşumlarla, Fenerbahçe Başkanı ve Yönetiminin sorun yaşadığını / yaşayacağını düşünmek düpedüz cehalettir.

Dolayısıyla Fenerbahçe’ye katkı sağlama düşüncesiyle hareket eden her bir taraftar ve taraftar oluşumu, bizler için önemli olmanın ötesinde ayrılmaz parçamız niteliğindedir. Buna karşın unutulmamalıdır ki, bunun tek istisnası Fenerbahçe’nin bekaasıdır. Bizim sorunumuz Fenerbahçe’nin taraftar oluşumları ile değil olsa olsa Fenerbahçe’yi rant kapısı olarak gören bu oluşumların başındaki birkaç kişi ile ilgilidir. Bu kişilerin tribünlerde korku salarak gerçek Fenerbahçeliler’i sindirme ve yönlendirme düşüncelerinin hayata geçirilmesine asla izin verilmeyecektir.

Fenerbahçe Başkanı ve Yönetiminden istediklerini alamayan bu meczupların hedeflerinin ne olduğu açıktır. Bununla birlikte, bu hedeflere ulaşmak için, tribünlerdeki kasıtlı ve planlı eylemlerle Fenerbahçe’ye verdikleri zararlar da ortadadır. Ulusal ve uluslararası müsabakalarda muhatap olduğumuz tüm cezalar bu menfaat odaklarının neden olduğu garabetlerdir. Ancak, geneli temsil etmeyen ve şahsi menfaatleri uğruna Fenerbahçe’nin değerlerini sabote eden bu düşünceyle olan mücadelemiz sonuna kadar sürecektir. Bu oluşumlar hukukun eksiksiz uygulanması ve devletin desteğiyle Türk futbolundan bir an evvel silinecek ve her ne pahasını olursa olsun bunun öncülüğünü de Fenerbahçe Spor Kulübü yapacaktır.

Bir çift sözümüz de bu oluşumları destekleyenlere...

Fenerbahçeli olduğunu iddia edenlerden yegane beklentimiz, Fenerbahçe genel kuruluna azami saygı göstermeleri, başkan ve yönetici olma düşüncelerini yine bu meclis huzurunda açıklamalarıdır. Cami avlularında satın almaya kalkıştıkları kişiler eliyle mevcut Fenerbahçe yönetimini devirerek, göreve talip olmak gerçek Fenerbahçelilik değildir. Bilinmelidir ki satın aldıkları bu kişileri, kendileri göreve geldikleri takdirde, sair menfaatlerle aynı şekilde karşılarında bulacaklardır.

Fenerbahçe’nin geleceği bizim için her şeyin üzerindedir. Bu geleceğin teminatının tek bir ifade ediliş şekli vardır; kurumsallık. Bugüne kadarki yönetim şekillerinin değişmesini gerektiren husus yetersizlik değil Fenerbahçe’nin büyüme hızı ve hacmidir. Üretimin, kontrolün ve denetimin uzman ve profesyonel kadrolar denetimiyle yapılagelmesinden kaçınmak çağın aklını inkar etmektir. Bu nedenle, Fenerbahçe Yönetim Kurulu kurumsallık konusundaki kararlılığını tartışmaya dahi açmamak suretiyle bu konudaki hamlelerini süratle hayata geçirecektir.

Bekliyoruz... Yine engel olmaya çalışacaklar, yine saldıracaklar ve yine önümüzü kesmeye çalışacaklar.

Ama... Biliyoruz... Doğrular idare, acizler şikayet ve namustan yoksun olanlar iftira ederler.

Bu yüzden biz sesimizi yükseltmedik… Hep sözümüzü yükseltmeyi tercih ettik…

Biz, Fenerbahçe’yi layık olduğu şekilde temsil ettik, bundan sonra da öyle yapacağız. Hiç yılmadık; en önemlisi hiç vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Yaşam devam ettikçe ve dünya döndükçe Fenerbahçe yalnızca Fenerbahçeliler tarafından yönetilecek ve her şey tartışılır hale gelse de bir tek Fenerbahçe’nin büyüklüğü tartışılmayacaktır...

Saygılarımla,

Aziz Yıldırım
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı"

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Nihat Doker'den Süreyya Ayhan Kop'a Yanıt

Türkiye Atletizm Federasyonu genel sekreteri Nihat Doker, Süreyya Ayhan Kop'un iddialarına yanıt verdi.

Doker'in yanıtı, Türkiye Atletizm Federasyonu'nun resmi sitesinde yayınlandı.

İşte o açıklama:

"24 Temmuz 2012 tarihli Hürriyet Gazetesinin 33. Sayfasında yer alan Özgür ÖZTÜRK’ ün “Hürriyet Özel” de 25 Temmuz 2012 tarihinde ise Euro Sport ve Milliyet internet sayfalarında yer alan, Süreyya Ayhan KOP röportajında;

“BEN ORADA TAM DA O ANDA BİTTİM”

“Yardım istedik olmadı. Ülkemiz 4 sene verdi. Ben kesinlikle bu olayda suçsuz olduğum için 4 seneyi beğenmedim. CAS’ a gittik. Karşılıklı aynı masada oturduk. Ortada CAS Başkanı’ nın sorduğu sorulara cevap verdik.

Ben yaşadıklarımı tüm hatlarıyla anlattım, hedeflerimden daha önce yaptıklarımdan da bahsettim. Beni dinledi daha sonra şuan Genel Sekreterlik görevini yürüten Nihat Doker gelmişti federasyonu temsilen. CAS Başkanı, “Sizin federasyonunuz hangi cezayı istiyor” diye bir soru sordu, “Biz ömür boyu men istiyoruz” denildi.

Artı Nihat Doker’ e şöyle bir soru sordu, üst üste basarak üç kere tekrarladı. “siz şahsi olarak Süreyya’ ya ne ceza verilmesini istiyorsunuz” dedi. Bizzat ben sizin fikrinizi soruyorum, “ne ceza verelim” dedi, “ömür boyu istiyorum” dedi. Ben orada tam da o anda bittim. Gerçekten çok zor günler geçirdim.”

Cümlelerinde federasyonla ve şahsımla ilgili olan konuşmalar gerçek dışıdır. CAS’ da Süreyya Ayhan KOP duruşması 6 saat sürmüştür. Ben Atletizm Federasyonunu temsilen bulundum. IAAF ise 3 avukatı ile taraf olarak bulunmuşlardır. 3 CAS hâkimi, Süreyya Ayhan KOP’ la ilgili 2004 yılında Edirne’ den başlayıp, Amerika’ nın New Mexico/Albuquerque’de şehrinde WADA yetkililerince alınan numunenin pozitif çıkmasına kadar ki süreci ele almış, sözlü ve yazılı her savunmayı en ince detayına kadar değerlendirip, karşılıklı soru-cevapları dinleyerek ve dosyalardaki somut bilgilere, belgelere dayanarak karar vermişlerdir.

Federasyonu temsilen katıldığım bu dava duruşmasında, ne federasyon adına, ne de şahsi fikrim olarak “Süreyya Ayhan KOP’ a ömür boyu ceza verilsin” asla söylemedim.
CAS Davasındaki tüm konuşmalar CAS kayıtlarında vardır. Evraklarda yazılıdır. Olayın üzerinden 5 yıl geçtikten sonra olimpiyat öncesi federasyon ve şahsımla ilgili bu sözlerin arkasında farklı bir amaç taşıdıklarını düşünüyorum.

Federasyon olarak Süreyya Ayhan KOP’ un hep yanında olmaya, sahip çıkmaya, kazanmaya çalıştık. Kötüledikleri bu federasyon, 2 yıllık ilk cezalarının bitiminden sonra 2007 yılında Avrupa Kupasına ve Dünya Şampiyonasına hazırlanmaları için onları Amerika’ ya 6 ay kampa gönderdi. Ama onlar Amerika’ dan döndükten sonra yarışmalara katılmayı tercih etmediler. Ve maalesef onlar Atletizmden uzaklaşmayı, federasyonu kötülemeyi tercih ettiler.

Spor kamuoyuna duyurur, şahsi olarak yasal haklarımı kullanacağımı bildiririm.

Nihat DOKER
Türkiye Atletizm Federasyonu
Genel Sekreteri"

19 Temmuz 2012 Perşembe

Bağımsız Spor Federasyonlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik Yürürlüğe Girdi

Bağımsız Spor Federasyonlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, 19 Temmuz 2012 tarihli ve 28358 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmelik aşağıdaki gibidir:




 
Spor Genel Müdürlüğünden:

BAĞIMSIZ SPOR FEDERASYONLARININ ÇALIŞMA USUL VE
ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK
 
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
 

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, bağımsız spor federasyonlarının teşkilatı, görev ve yetkileri, genel kurullarının toplanmasına ilişkin usul ve esaslarla, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü ve Tahkim Kuruluyla olan ilişkilerini düzenlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; bağımsız spor federasyonlarının görev ve yetkilerini, kurullarını, başkan adaylarında aranacak şartları, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü ve Tahkim Kuruluyla olan ilişkilerini kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci ve Ek 9 uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte yer alan;

a) Ana Statü: Bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar ile Kanunun uygulanmasına yönelik diğer hususlara dair federasyonların genel kurulları tarafından onaylanan ve Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren düzenlemeleri,

b) Bakan: Gençlik ve Spor Bakanını,

c) Bakanlık: Gençlik ve Spor Bakanlığını,

ç) Federasyon: 3289 sayılı Kanunun Ek 9 uncu maddesi hükümlerine göre kurularak tüzel kişilik kazanan, organları genel kurul tarafından seçimle göreve gelen, her türlü kararlarını kendi organları içerisinde alan, bütçesi genel kurul tarafından onaylanan ve ibra edilen, özel hukuk hükümlerine tabi bağımsız spor federasyonunu,

d) Genel Müdür: Spor Genel Müdürünü,

e) Genel Müdürlük: Spor Genel Müdürlüğünü,

f) İl Müdürlüğü: Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğünü,

g) İlçe Müdürlüğü: Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğünü,

ğ) Kurul: Federasyonların sportif başarılarını, plan ve projelerini kontrol etmek, faaliyetlerini değerlendirmek, geliştirmek ve izlemek üzere oluşturulan Sportif Değerlendirme ve Geliştirme Kurulunu,

h) Spor Dalı: Federasyona bağlı spor dalını,

ı) Takım Sporu: Birden fazla sporcunun oluşturduğu takımların aynı anda karşılıklı olarak yapmış oldukları müsabakalar ile yarışması ferdi olarak yapılmakla birlikte, olimpiyatlarda yarışması yapılan ve sonuçta alınan puanların takım puanı olarak kabul edildiği ve ferdi derecelendirme yapılmayıp takım derecelendirilmesi yapılan branşlar ile çiftler müsabakalarını,

i) Talimat: Federasyon ana statüsüne uygun olarak yönetim kurulu tarafından hazırlanan ve Genel Müdürlüğün resmi internet sitesinde yayımlanarak yürürlüğe giren düzenlemeyi,

j) Uluslararası Federasyon: Bağımsız spor federasyonunun üyesi olduğu uluslararası federasyonu,

ifade eder.
 

İKİNCİ BÖLÜM
Esas Hükümler

 
Federasyonların kuruluşu

MADDE 5 – (1) Federasyon, Merkez Danışma Kurulunun uygun görüşü, Bakanın teklifi ve Başbakanın kararı ile kurulur ve kararın Resmî Gazete’de yayımlanması ile tüzel kişilik kazanır. Federasyonlar özel hukuk hükümlerine tabidir.

(2) 3289 sayılı Kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen federasyonların tüzel kişiliği Merkez Danışma Kurulunun uygun görüşü, Bakanın teklifi ve Başbakanın kararı ile iptal edilir ve kararın Resmî Gazete’de yayımlanması ile tüzel kişilik sona erer. Bu durumda mal varlıkları Genel Müdürlüğe devredilir.

Federasyonun görev ve yetkileri

MADDE 6 – (1) Federasyonun görev ve yetkileri şunlardır;

a) Spor dalı ile ilgili faaliyetleri ulusal ve uluslararası kurallara göre yürütmek,

b) Spor dalının gelişmesini, her yaş gurubunda yapılmasını ve ülke genelinde yaygınlaşmasını sağlamak,

c) Sporcu sağlığı ile ilgili konularda gerekli önlemleri almak,

ç) Federasyonu teşkilatlandırmak,

d) Federasyonu uluslararası faaliyetlerde temsil etmek,

e) Tahkim Kurulu kararlarını uygulamak,

f) İl müdürlükleri ile koordineli çalışmak,

g) Yüksek performanslı sporcu yetiştirmek,

ğ) Spor kulüplerinin ilgili spor dalına katılım işlemlerini, sporcu, antrenör ve hakemlerin tescil veya vize işlemlerini yapmak,

h) Kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerle işbirliği yapmak,

ı) Spor dalının altyapısı ve eğitimine ilişkin projeler hazırlamak ve uygulamak,

i) Spor dalı ile ilgili faaliyetlerin düzenlenmesi için talimatlar hazırlamak ve uygulamak,

j) Genel Müdürlük ile uluslararası federasyonların belirlediği eğitim kriterlerine uygun olarak işbirliği içerisinde antrenör, hakem ve benzeri diğer spor elemanlarını yetiştirmek,

k) Kulüpler, il ve ilçe temsilcileri arasında doğabilecek teknik uyuşmazlıkları çözümlemek,

l) Uluslararası federasyonun izni ile uluslararası kurs, seminer, panel, sempozyum ve spor organizasyonları düzenlemek,

m) Federasyonun yıllık ve dört yıllık master ve stratejik planını, performans programını içeren taahhütnameyi Bakana sunmak.

Teşkilat

MADDE 7 – (1) Federasyonların merkezi Ankara’dadır. Federasyon, yurt içi teşkilatını ana statüsünde belirlenen esaslara göre kurabilir.

(2) Federasyonların merkez teşkilatı;

a) Genel Kurul,

b) Yönetim Kurulu,

c) Denetim Kurulu,

ç) Disiplin Kurulu,

d) Genel Sekreterlikten,

teşekkül eder.

(3) Federasyon yönetim kurulu, yedi üyeden az, on beş üyeden fazla, disiplin kurulu ise; üç üyeden az, beş üyeden fazla olamaz. Denetim kurulu; iki üyesi seçimle belirlenen, üç üyesi ise Genel Müdürlükçe görevlendirilen beş üyeden oluşur.

(4) İkinci fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde belirtilen kurulları oluşumu, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları federasyonun ana statüsünde, diğer kurulların oluşumu, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları ise talimatlarla belirlenir.

(5) Federasyonların yurt içi bağlantısını sağlamak üzere, illerde federasyon temsilcilikleri kurulabilir.

Genel kurul

MADDE 8 – (1) Genel kurul federasyonun en üst organıdır. Genel kurul üye sayısı olimpik ve paralimpik spor dallarında 150’den az 300 üyeden fazla, diğer spor dallarında ise 100’den az 200 üyeden fazla olamaz.

(2) Genel kurulun üye sayısının tespitinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Kulüp temsilcileri.

b) Olimpik spor dallarında oy kullanmak üzere Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanlığınca belirlenecek en fazla iki kurul üyesi.

c) Engelliler spor federasyonları ile bünyesinde paralimpik komitesince benimsenen spor dallarının bulunduğu federasyon seçimlerinde oy kullanmak üzere, Türkiye Paralimpik Komitesi Başkanlığınca belirlenecek en fazla iki kurul üyesi.

ç) Görevine adli veya idari soruşturma sonucu son verilmemek kaydıyla ilgili spor dalında oy kullanmak üzere asaleten federasyon başkanlığı yapanlar.

d) Genel kurul üye sayısının yüzde 10’u oranında Genel Müdürlük temsilcileri.

e) Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu Başkanlığınca belirlenecek en fazla iki kurul üyesi.

f) Türkiye Spor Yazarları Derneği Başkanlığınca belirlenecek en fazla iki kurul üyesi.

g) İlgili spor dalında oy kullanmak üzere bağlı oldukları dünya veya Avrupa federasyonlarının yönetim kurullarında seçimin yapıldığı tarihte Ülkemiz adına görev yapanlar arasından öncelik sırasına göre en fazla beş üye.

ğ) İlgili spor dalında oy kullanmak üzere genel kurulun yapılacağı tarihten en az bir yıl önce faal sporculuğu bırakmış olmak kaydıyla en fazla milli olmuş beş sporcu.

h) İlgili spor dalında oy kullanmak üzere genel kurulun yapılacağı tarihten en az bir yıl önce faal hakemliği bırakmış olmak kaydıyla en üst seviyede hakemlik yapanlar arasından kura ile belirlenecek en fazla beş üye.

ı) İlgili spor dalında oy kullanmak üzere genel kurulun yapılacağı tarihten en az bir yıl önce faal antrenörlüğü bırakmış olmak kaydıyla büyükler kategorisinde milli takım teknik direktörlüğü veya antrenörlüğü yapanlar arasından kura ile belirlenecek en fazla beş üye.

(3) Genel kurulda kulüplerin üye sayısı, toplam üye sayısının yüzde 60'ından az olamaz. Kulüp temsilcilerinin seçiminde genel kurul tarihinden önce tamamlanmış iki sezon üst üste federasyon faaliyetlerine katılarak tamamlayan kulüpler esas alınır. Kurulduğu tarihten itibaren iki yıl geçmemiş federasyonların ilk genel kurulunda; kulüplerin üst üste iki yıl faaliyetlere katılması şartı aranmaz.

(4) Takım sporlarında, ligi bulunan federasyonların genel kuruldaki kulüp temsilcilerinin en fazla yüzde 50'si en üst lige katılan, en fazla yüzde 30'u federasyonun diğer liglerinde mücadele eden, en az yüzde 20’si, mahalli veya bölgesel liglere katılan kulüplerin temsilcilerinden oluşur.

(5) Müsabakası yapılmayan veya kulübü bulunmayan spor dalları ile okul sporları, üniversite sporları ve benzeri spor dallarında oy kullanacak üyeler, Genel Müdürlüğün uygun görüşü alınmak suretiyle ana statüde belirlenir.

(6) Diğer federasyonlarda kulüplerin üye sayıları ise, federasyon yönetim kurulunca önerilen ve Genel Müdürlüğün uygun görüşü alınmak suretiyle ana statüde belirlenir.

(7) Genel Müdürlük temsilcileri;

a) Genel Müdür, Genel Müdür yardımcıları,

b) Merkez Danışma Kurulu üyeleri,

c) Kurul ve daire başkanları ile il müdürleri

arasından federasyonun üye sayısı dikkate alınarak Genel Müdürlükçe belirlenir.

(8) Faal sporculuğu bırakmış genel kurul üyesi olacak millî sporcuların belirlenmesinde sırasıyla;

a) Olimpiyat oyunlarında ilk üç dereceye girmiş millî sporcular,

b) Büyükler dünya şampiyonasında ilk üç dereceye girmiş millî sporcular,

c) Büyükler kategorisinde Avrupa şampiyonu olmuş millî sporcular,

esas alınır.

(9) Yukarıda belirtilen faaliyetlerde elde edilen dereceler dikkate alınarak öncelik sıralamasına göre şartları taşıyan sporcular yoksa millî olma sayıları esas alınarak tespit edilir.

(10) Üyelerin hesaplanmasında her grup kendi içerisinde değerlendirilir. Üye gruplarına ilişkin sayıların tespitinde yarımlar tam sayıya iblağ edilir.

(11) Federasyonda maaşlı veya ücretli çalışanlar ile genel kurulun yapılacağı tarihten geriye doğru en az bir yıl önce faal sporculuğu, hakemliği veya antrenörlüğü bırakmamış kişiler genel kurul üyesi olamazlar.

(12) Ana statüye göre belirlenecek üye sayısı, 3289 sayılı Kanunda öngörülen sayıyı aşması halinde her grup kendi içerisinde değerlendirilerek, fazla üye sayısı, grup bazında noter huzurunda çekilecek kura ile Kanunda öngörülen sayıya indirilir.

(13) Kulüp temsilcileri kulüp yönetim kurulunca, kulüp üyeleri arasından belirlenir.

Genel kurulun görevleri

MADDE 9 – (1) Genel kurulun görevleri şunlardır:

a) Ana statüyü yapmak, değiştirmek,

b) Başkan, yönetim, denetim ve disiplin kurulu üyelerini seçmek,

c) Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan faaliyet programı ile bütçeyi onaylamak ve gerektiğinde bütçe harcama kalemleri arasında değişiklik yapmak konusunda yönetim kuruluna yetki vermek,

ç) Yönetim Kuruluna, taşınmaz mal alımı-satımı ile uluslararası federasyonlara karşı mali taahhütlerde bulunmak için yetki vermek,

d) Yönetim Kurulu faaliyet ve mali raporlarının ibra edilip edilmemesini oylamak,

e) Kanun ve ana statüleri ile verilen diğer görevleri yapmak.

Genel kurul toplantıları

MADDE 10 – (1) Genel kurul;

a) Olağan genel kurul; olimpik ve paralimpik spor dallarında ilgili olimpiyat oyunlarının, diğer spor dallarında yaz olimpiyat oyunlarının bitiminden, Kanunun Ek 9 uncu maddesinin değişik üçüncü fıkrasının yürürlüğe girdiği 12/4/2011 tarihinden sonra kurulacak federasyonlarda ise; federasyon kurulmasına ilişkin kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren üç ay içerisinde yapılır.

b) Olağanüstü genel kurul;

1) Kurul raporlarında yeterli düzeyde görülmeyen veya yapılan denetim sonucu görev başında kalmasında sakınca görülen federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında karar almak üzere Bakanın istemi üzerine,

2) Federasyon yönetim kurulunun kararıyla,

3) Son yapılan genel kurul toplantısında üye olanların en az yüzde 40’ının noter kanalıyla yazılı müracaatıyla,

4) Federasyon başkanının istifası, başkan olma şartlarından herhangi birisini kaybetmesi, ölümü veya yönetim kurulu asıl ve yedek toplam üye sayısının yedi üyenin altına düşmesi halinde,

olağanüstü toplanır.

c) Mali genel kurul iki yılda bir ana statülerinde belirtilen tarihte yapılır.

(2) Son yapılan genel kurul toplantısında üye olanların noter kanalı ile yapacakları olağan üstü genel kurul çağrılarında ilk müracaat ile son müracaat arasındaki süre 60 günü geçemez.

(3) Mali genel kurulda ibra edilmeyen veya birinci fıkranın (b) bendinde belirtilen hallerde başkan ve yönetim kurulu üyelerinin yerine kalan süreyi tamamlamak üzere en geç altmış gün içerisinde seçimli olağanüstü genel kurul toplanır. Ancak birinci fıkranın (b) bendinin (2) ve (3) numaralı alt bentlerinde belirtilen hallerde, son toplantı tarihinden itibaren altı ay geçmeden veya olimpik ve paralimpik spor dallarında olimpiyat oyunlarının yapılmasına altı aydan az süre kalmış ise olağanüstü genel kurul toplantısı yapılamaz.

(4) Genel kurul çağrısı ve gündemi, toplantı tarihinden en az otuz gün önce; faaliyet raporu, denetim raporu ile bütçe tasarısı ise en az onbeş gün önce federasyonun ve Genel Müdürlüğün resmi internet sitesinde üyelere duyurulur.

(5) Genel kurulun toplanması, üyelerin belirlenmesi, divanın oluşturulması, üye listesine yapılacak itirazlar ve oyların sayımı ile ilgili diğer usul ve esaslar ana statüde belirlenir. Seçimler tek liste halinde gizli oy, açık tasnif şeklinde yapılır.

(6) Genel kurul; üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve katılanların salt çoğunluğu ile karar alınır. Seçimde en fazla oyu alan aday ve listesi seçilmiş sayılır. İlk toplantıda çoğunluk sağlanamaması halinde, takip eden günde çoğunluk aranmaksızın toplanır. Ancak, toplantıya katılanların sayısı seçimle belirlenen kurulların asıl üye sayısının iki katından aşağı olamaz.

(7) Genel kurulun toplanması ile ilgili her türlü işlemler yönetim kurulunca yürütülür. Genel Müdürlük, genel kurul toplantılarında gözlemci bulundurur. Gözlemci, genel kurul çalışmalarının 3289 sayılı Kanun ve bu Yönetmelik ile ana statüye uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetleyerek, raporunu Bakana sunulmak üzere onbeş gün içerisinde Genel Müdürlüğe verir.

(8) Genel Müdürlük, gözlemci raporunun verildiği, ilgililer ise genel kurulun yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içerisinde asliye hukuk mahkemesinde genel kurulun iptalini isteyebilir.

(9) Olağan ve olağanüstü genel kurullarını bu maddede öngörülen süre ve esaslara uygun olarak yapmayan federasyonların genel kurulları Tahkim Kurulunca oluşturulacak üç kişilik komisyon marifetiyle altmış gün içerisinde yapılır. Federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında mevzuata uymamaktan dolayı idari ve adli işlem başlatılır.

(10) Genel Müdürlük bünyesinde hizmet ve faaliyetlerini sürdürürken veya doğrudan bağımsız olarak kurulacak federasyonların ilk genel kurul üyelerinin bu Yönetmeliğe uygun olarak belirlenmesi, yapılacak itirazların sonuçlandırılması ile diğer iş ve işlemler, Tahkim Kurulu tarafından oluşturulacak üç kişilik bir kurul tarafından yerine getirilir. Başkanlık divanı oluşturulduktan sonra bu Kurulun görevi sona erer.

Federasyon başkanı

MADDE 11 – (1) Federasyon başkanı adaylarında aşağıdaki şartlar aranır;

a) T.C. vatandaşı olmak,

b) En az lise mezunu olmak,

c) Kesinleşmiş sigorta veya vergi borcu olmamak,

ç) Tahkim Kurulu, Genel Müdürlük ceza kurulları veya spor federasyonlarının ceza veya disiplin kurullarınca son beş yıl içerisinde bir defada üç ay veya toplam altı ay hak mahrumiyeti cezası almamış olmak,

d) Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, yağma, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı, haksız mal edinme, şike ve teşvik primi suçlarından hükümlü bulunmamak.

(2) Başkan adayları, genel kurul tarihinden en az on gün önce, üyelerin en az yüzde15’inin yazılı teklifini içeren adaylık başvurularını federasyona yaparlar. Her üye ancak bir başkan adayı için teklifte bulunabilir. Yönetim kurulu, genel kurul tarihinden en az otuz gün önce başkan adayları tarafından yatırılması gereken adaylık ücretini belirler. Adaylık ücreti, 40.000 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunan meblağı geçemez.

(3) Başkan adaylarından başvuru sırasında aşağıdaki belgeler istenir;

a) T.C. kimlik numarası beyanı,

b) Öğrenim belgesinin kurumca tasdikli örneği,

c) Tahkim Kurulu, Genel Müdürlük ceza kurulları veya spor federasyonlarının ceza veya disiplin kurullarınca son beş yıl içerisinde bir defada üç ay veya toplam altı ay hak mahrumiyeti cezası almadığına dair beyanı,

ç) Adli sicil kaydı yazılı beyanı,

d) Başvuru tarihi itibariyle kesinleşmiş vergi ve sigorta borcu olmadığına dair belge,

e) Adaylık başvuru ücret makbuzu,

f) Üyelerin en az %15’inin yazılı teklifi.

(4) Başkanın görev süresi dört yıldır. Başkanın seçimi, yönetim, denetim ve disiplin kurullarının seçimi ile birlikte yapılır.

(5) Başkanın ölümü, istifası veya başkan olma şartlarından herhangi birisini kaybetmesi halinde, üç ay içinde seçim yapılması şartıyla, bu görevi yönetim kurulu üyeleri tarafından seçilecek bir yönetim kurulu üyesi yürütür. Ancak, olimpik ve paralimpik spor dallarında olimpiyat oyunlarının yapılmasına altı aydan az süre kalmış ise olağanüstü genel kurula gidilemez.

(6) Başkan vekili veya asbaşkan olarak görevlendirilecek kişilerin, başkanda aranan şartları haiz olmaları gerekir.

(7) Federasyon başkanı, yönetim, disiplin ve denetim kurulları üyeleri milletvekilliği ve yerel yönetimlerin genel ve ara seçimlerinin başlangıcından bir ay önce, seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde yenileme kararının ilanından başlayarak yedi gün içinde, başka bir federasyon başkanlığına aday olmaları halinde, federasyonun genel kurul tarihinden bir ay önce görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmadıkça adaylıklarını koyamazlar ve aday gösterilemezler. Her ne şekilde olursa olsun istifa eden başkan, yönetim, denetim ve disiplin kurulu üyeleri istifalarını geri alarak görevlerine dönemezler.

Genel sekreterlik

MADDE 12 – (1) Genel sekreter en az dört yıllık yüksekokul mezunu kişiler arasından görevlendirilir. Federasyonca görevlendirilecek olan genel sekreterin kamu veya özel sektörde en az on yıl iş deneyimi olması, Genel Müdürlükçe görevlendirilecek olanların ise genel sekreter kadrosunda bulunması şarttır. Lisansüstü eğitimde geçen süreler genel sekreter için aranan iş deneyimi olarak kabul edilir.

(2) Genel sekreter federasyonun her türlü idari iş ve işlemlerini yapmakla yetkili ve sorumludur. Federasyonun yönetim kurulu toplantılarına iştirak eder ve federasyonların idari işlemleri hakkında yönetim kuruluna bilgi verir. Raportör olarak kararları yazar ve imzalar ancak oy kullanma hakkı yoktur.

(3) Federasyon başkanı adına ulusal veya uluslararası federasyonlar, kamu kurum ve kuruluşları ile yazışmaları yapar. İl müdürlükleri ile koordinasyonu sağlar.

(4) Federasyonların harcama talimatlarına göre gerekli işlemleri yapar, evrakı düzenler ve ödeme aşamasına getirir. Ödeme evrakında başkan veya başkan vekilinin imzasının yanı sıra genel sekreterin imzasının da bulunması zorunludur.

(5) Federasyonun taşınır ve taşınmaz mal kayıtlarının tutulmasını sağlar.

Federasyon il temsilcisi

MADDE 13 – (1) Federasyonların il temsilcileri, federasyon başkanının teklifi ve Genel Müdürün onayı ile görevlendirilir. Federasyon il temsilcisinin görev süresi, başkanın görev süresi kadardır.

(2) Federasyon il temsilcisi, federasyon ile il müdürlüğü arasındaki koordinasyonu sağlar. Federasyon adına yaptığı işlemler hakkında il müdürlüğüne ve ilgili federasyona bilgi verir. İl müdürlükleri imkânları ölçüsünde federasyon il temsilcisine çalışma ortamı sağlar.

(3) Federasyon hizmet ve faaliyetlerini yerine getirmeyen, il müdürlüğü ve federasyonla koordinasyon sağlamayan federasyon il temsilcileri, federasyon başkanının teklifi ve Genel Müdürün onayı ile görevden alınır.

Genel Müdürlük ile ilişkiler

MADDE 14 – (1) Genel Müdürlük tarafından bağımsız spor federasyonlarına yapılan yardımlar ile Genel Müdürlük bütçesinden bu federasyonlara tahsis edilen kaynaklar kullanılarak edinilen her türlü taşınır ve taşınmazlar edinim amacı dışında kullanılamaz ve Genel Müdürün izni alınmadan üçüncü kişilere satılamaz ve devredilemez.

(2) Genel Müdürlük tarafından yapılan yardımlar ve tahsis edilen kaynaklar kullanılarak alınan taşınmazların mülkiyeti Genel Müdürlüğe ait olur. Bu şekilde alınan taşınmazların Genel Müdürlük adına tapuda kayıt ve tescil edilmesi için federasyon başkanı veya genel sekretere yetki verilir. Bu taşınmazlar ilgili federasyona tahsis edilir ve Genel Müdürlüğün mevzuatı çerçevesinde kullanılır.

(3) Genel Müdürlük, federasyonların talebi durumunda, kendisine ait spor tesislerinin işletilmesini, menkul ve gayrimenkullerini bedelsiz olarak kırkdokuz yıla kadar federasyonun faaliyetleri için tahsis edebilir.

(4) Tahsisi yapılan spor tesisleri veya taşınmazlar zaruri giderlerini karşılaması kaydıyla diğer federasyonlara kullandırılır.

(5) Federasyonlara tahsis edilen spor tesisleri ile menkul ve gayrimenkullerin tahsis amacı dışında kullanılması veya diğer federasyon faaliyetlerinde kullandırılmaması halinde, tahsis işlemi Genel Müdürlükçe iptal edilir.

(6) Genel Müdürlük olimpik spor dallarında; federasyonun bir önceki yıl gerçekleşen gelirlerinin yüzde 75'i kadar, olimpik olmayan federasyonlara ise yüzde 50'si kadar yardımda bulunabilir.

(7) Genel Müdürlük bütçesinden federasyonlara, ilgili spor dalının alt yapısı, eğitime ilişkin projelerinin desteklenmesi amacıyla gerektiğinde kaynak tahsis edilebilir.

(8) Genel Müdürlükçe federasyonlara yardım ve proje desteği yapılması ile yapılan bu yardım ve proje desteklerinin harcama usul ve esasları Genel Müdürlükçe çıkarılacak yönerge ile belirlenir.

(9) Genel Müdürlük tarafından yapılan ayni ve nakdi yardımların mevzuata ve amacına uygun olarak harcanmaması halinde oluşacak zarar, kusurları bulunan federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyelerinden tahsil edilir ve bunlar hakkında suç duyurusunda bulunulur.

(10) Teknik elemanlar ve sporculara ödenecek ücretler hariç, federasyonda çalışan personel ve diğer görevlilere verilecek ücret ve yolluklar kamu kaynakları ve Spor Toto Teşkilat Başkanlığından sağlanan reklam gelirlerinden karşılanamaz.

(11) Bu maddede geçen teknik personel ibaresinden; teknik direktör, antrenör, spor masörü-masözü, kondisyoner, diyetisyen, doktor, sağlık elemanı, spor psikoloğu, spor analizcisi, istatistikçi, jüri üyesi, gözlemci, temsilci, hakem, teknik kurul üyeleri, mali konularda uzman, avukat, kurs eğiticisi, federasyonlara ait spor tesisleri ve kamp eğitim merkezleri ile spor alanlarını spor faaliyetlerinin yapılmasına elverişli hale getirmek üzere görevlendirilenler ve benzeri görevliler anlaşılır.

(12) Genel Müdürlük personelinden yararlanma usul ve esasları, Genel Müdürlük ile federasyonlar arasında yapılacak protokol ile tespit olunur. Bu şekilde görevlendirilen personele kanuni harcırah ve Genel Müdürlük mevzuatına göre spor müsabakalarında asli görevlerinden ayrı görevlendirilenlere ödenecek görev ücretleri dışında herhangi bir ad altında ödeme yapılamaz.

(13) Federasyonlar; antrenör, hakem ve benzeri spor elemanları ile spor kulüplerine ve sponsorluklara ait istatistiki bilgileri üç ayda bir Genel Müdürlüğe göndermek ve sporcu lisans, tescil, vize ve transfer işlemlerini Genel Müdürlüğün merkezi otomasyon sistemi üzerinden yürütmek zorundadır.

(14) Federasyonlar, Genel Müdürlük ile uluslararası federasyonların belirlediği eğitim kriterlerine uygun olarak işbirliği içerisinde antrenör, hakem ve benzeri diğer spor elemanlarını yetiştirir.

(15) Profesyonel şube kurulması, federasyona spor dalı bağlanması, bağlı spor dallarının ayrılması işlemleri federasyon yönetim kurulunun Genel Müdürlüğe müracaatı üzerine 3289 sayılı Kanun hükümlerine göre yürütülür.

(16) Federasyonların denetimine ilişkin hususlar hariç olmak üzere, Genel Müdürlük ile federasyonlar arasında çıkacak ihtilaflar, Tahkim Kurulunca belirlenecek bir üyenin başkanlığında Genel Müdürlük ve federasyon temsilcilerinin katılımıyla oluşturulacak komisyon marifetiyle çözümlenir. Bu komisyon kararlarına yapılacak itiraz, Tahkim Kurulunca incelenerek sonuçlandırılır.

Federasyonun gelirleri

MADDE 15 – (1) Federasyonların gelirleri şunlardır:

a) Genel Müdürlük bütçesinden ayrılacak pay,

b) Genel Müdürlük bütçesinden altyapı ve eğitime ilişkin projelerin desteklenmesi için aktarılacak kaynak,

c) Kişi ve kurumlardan alınacak katılım payı,

ç) Tescil ve vize ücretleri ile transferlerden alınacak pay,

d) İtiraz ve ceza gelirleri,

e) Milli müsabakaların radyo, televizyon ve internet üzerinden yayınından elde edilecek yayın hakkı bedelleri,

f) Reklam ve yayın gelirleri,

g) Sponsorluk gelirleri,

ğ) Yardım ve bağışlar,

h) Benzeri gelirler.

(2) Federasyonların gelirleri ana statüsünde belirlenen usul ve esaslara uygun olarak harcanır. Federasyonların tüm gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

(3) Federasyonlar tarafından yapılan faaliyet ve müsabakalarda elde edilen reklam, sponsorluk, naklen yayın, milli müsabakalara ait bilet gelirleri federasyona aittir.

Muhasebe ve raporlama sistemi

MADDE 16 – (1) Federasyonlarda tek düzen muhasebe sistemine ve bilanço esasına göre kayıt tutulur.

(2) Muhasebe işlemlerinin ispat gücü olan belgelere dayandırılması zorunludur. Kayıt, denetim, kontrol ve takip açısından Vergi Usul Kanununda belirlenmiş standart belge, rapor ve defterler kullanılır.

(3) Hesaplar takvim yılı esasına göre tutulur. Gelir ve giderler tahakkuk ettirildikleri yılın hesaplarında gösterilir. Ancak federasyonlar, mali genel kurul tarihlerini de esas alarak ve ihtiyari bir şekilde ayrıca muhasebe raporlamalarını yapabilirler. Bu ihtiyari raporların hazırlanmış olması, takvim yılına göre kayıt yapılmasını ve raporlamasını engellemez.

(4) Genel Müdürlük tarafından yapılan yardımların izlenmesi ve spor politikalarına yön verilebilmesi bakımından, federasyonlara ait muhasebe kayıtları, belli bir otomasyon sisteminde Genel Müdürlükte oluşturulacak bir merkezde toplu bir biçimde izlenebilir. Bu durumda Genel Müdürlükçe oluşturulacak standart hesap planına uygun olarak kayıtların düzenlenmesi ve federasyon muhasebe servislerinin bu merkezle işbirliği içinde çalışması zorunludur.

(5) Federasyonlar, muhasebe servislerini kurmak ve bu serviste çalışan personeli kendi konusunda eğitmekle yükümlüdür.

Denetim

MADDE 17 – (1) Federasyonların her türlü faaliyetlerinin denetimi; genel kurul, denetim kurulu ve Bakan tarafından görevlendirilecek denetim elemanlarınca yapılır.

(2) Federasyon harcamalarının yerindelik denetimi yetkili kurullarınca, Genel Müdürlükçe yapılan her türlü yardımların amaca uygunluğu ve denetimi ise Genel Müdürlükçe yapılır. Genel Müdürlük tarafından yapılan ayni ve nakdi yardımların mevzuata ve amacına uygun olarak harcanmaması halinde oluşacak zarar, kusurları bulunan federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyelerinden Genel Müdürlükçe tahsil edilir ve Genel Müdürlük bütçesine gelir kaydedilir. Ayrıca sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulur.

(3) Bakanlık veya Genel Müdürlükçe yaptırılacak denetimlerde;

a) Her türlü iş ve işlemlerin mevzuata uygun yapılıp yapılmadığı,

b)Yardımların amaca uygunluğu,

c) Genel kabul görmüş bütçeleme ve arşiv standartları ile tek düzen muhasebe sistemine uyumluluk,

ç) Kayıt düzeninde saydamlık ve hesap verilebilirlik, uygun raporlama sistemi,

d) Kulüp, antrenör, hakem, sporcu ve benzerlerine ait sicil kayıtlarının tutulması,

e) Ödül ve yardımların adil yapılması,

f) Standart belgeleme ve dosyalama işlemlerinin sürdürülmesi

hususları göz önünde bulundurulur.

Disiplin işlemleri

MADDE 18 – (1) Federasyonlara bağlı spor dalları ile ilgili olarak;

a) Federasyonların faaliyet programında yer alan müsabaka ve faaliyetlerde; kulüpler, federasyona bağlı spor dallarında faaliyette bulunan kuruluşlar, sporcular, hakem, antrenör, menajer, yönetici ve görevli diğer kişilerin spor ahlakına ve disiplinine aykırı davranışlarına ilişkin ceza işlerine federasyonun ceza/disiplin kurulu,

b) Federasyonun faaliyet programında yer almayan il veya ilçe müdürlüklerince düzenlenen müsabaka ve faaliyetlerde; kulüpler, ilgili spor dalında faaliyette bulunan kuruluşlar, sporcular, hakem, antrenör, menajer, yönetici ve görevli diğer kişilerin spor ahlakına ve disiplinine aykırı davranışlarına ilişkin ceza işlerine il veya ilçe ceza kurulları,

c) Kurum veya kuruluşlarca federasyondan, il veya ilçe müdürlüklerinden izin alınmak suretiyle düzenlenen müsabaka ve faaliyetlerde; ilgili spor dalında faaliyette bulunan kuruluşlar, kulüpler, sporcular, hakem, antrenör, menajer, yönetici ve görevli diğer kişilerin spor ahlakına ve disiplinine aykırı davranışlarına ilişkin ceza işlerine, izin alınan merciin disiplin/ceza kurulu,

bakar.

(2) İl veya ilçe ceza kurulları tarafından verilen cezalara karşı, 7/1/1993 tarihli ve 21458 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Amatör Spor Dalları Ceza Yönetmeliği hükümleri uyarınca, Genel Müdürlük Ceza Kuruluna itiraz edilebilir.

(3) Tahkim Kurulu, Genel Müdürlük ceza kurulları, federasyon disiplin/ceza kurulları ile il veya ilçe ceza kurullarınca verilecek cezalar, Genel Müdürlük Merkez Ceza Kurulunda oluşturulacak sportif ceza kütüğüne kaydedilir.
 
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Geçici ve Son Hükümler

Geçiş hükümleri

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Federasyonlar yapılacak ilk ilgili olimpiyat veya paralimpik oyunlarının bitim tarihlerinden itibaren üç ay içerisinde genel kurullarını yaparak hukuki yapılarını ve ana statülerini 3289 sayılı Kanun ve bu Yönetmeliğe uygun hale getirmek zorundadır.

(2) 3289 sayılı Kanun ile bu Yönetmelik gereğince yapılması gereken ana statü değişiklikleri ile diğer alt düzenleyici işlemler yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemelerin 3289 sayılı Kanun ile bu Yönetmeliğe aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

Yürürlük

MADDE 19 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 20 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Spor Genel Müdürü yürütür.