15 Haziran 2013 Cumartesi

Doğru Bilinen Yanlışlar

UEFA disiplin müfettişinin Fenerbahçe ve Beşiktaş JK hakkında hazırladığı raporun ardından gözler gelecek hafta gerçekleşecek duruşmalara kilitlendi.

Fenerbahçe'nin resmi sitesinde yaptığı açıklama ise kamuoyunu hareketlendirdi. Fenerbahçe'nin sıcağı sıcağına paylaştığı itirazlar sanki doğruymuş gibi bir izlenim yaratıldı.

Fenerbahçe'nin itirazlarının yanında başka itirazlar ve komplo teorileri paylaşılıyor.

Sözü uzatmadan itirazları tek tek inceleyelim.

1) UEFA, TFF hukuk kurullarının kararlarını dikkate almadı.

UEFA dün yaptığı açıklama ile TFF kurullarının verdiği kararların varlığını ve içeriğini dikkate aldığını açıkladı.

Fenerbahçe'nin iddiasının doğru olduğunu düşünelim. UEFA, TFF kurullarının kararlarını mı yoksa yerel mahkeme kararlarını mı dikkate almakta haklıdır?

Ceza mahkemesi mutlak gerçeği aramak zorundadır. Ceza mahkemesinin bir fiilin gerçekleştiğine dair kararı hukuk mahkemesi ve tahkim mahkemesi için bağlayıcıdır. UEFA'nın da ceza mahkemesinin kararını dikkate alması yerindedir.

2) Raporda savunmalara yer verilmedi.

Disiplin müfettişi rapor hazırlarken savunma almak zorunda değil. Müfettiş delillere, belgelere bakar ve görüşünü açıklar. Savunma alacak makam disiplin kuruludur. UEFA Disiplin Kurulu gelecek hafta savunmaları alacak.

3) TFF Tahkim Kurulu'nun kararları hiçbir şekilde değiştirilemez nitelikteki kararlardır.

Spor tahkimi kurullarının kararlarının kesin olması ve bunlara karşı yargı yoluna gidilememesi Anayasa'ya eklenen yeni bir hükümdür. Bu hükmün nasıl getirildiğini hatırlamak gerekir.

Anayasa Mahkemesi GSGM Tahkim Kurulu ve TFF Tahkim Kurulu kararlarına karşı yargı yolunu kapatan kanun maddelerini iptal etti. Anayasa Mahkemesi "Doğal hakim" ilkesi gereği, herkesin devlet mahkemelerine başvurma hakkı olduğunu belirtti. Mahkeme ayrıca GSGM Tahkim Kurulu kararlarının idari kararlar olduğunu ve idari işlemlere karşı yargıya başvurma hakkının Anayasa ile korunduğunu açıkladı.

Hukuk devletlerinde Anayasa Mahkemesi ve benzerlerinin iptal kararlarından sonra yasama organı Anayasa'ya uygun bir kanun hazırlar.

Türkiye'de ise futbol lobisi TBMM'yi ablukaya aldı. TBMM, kanunları Anayasa'ya uygun hale getirmek yerine Anayasa'yı değiştirdi. Bugün Anayasa'da Anayasa'ya aykırı bir hüküm bulunmaktadır.

Anayasa'nın yeni hükmü sadece iç hukuk açısından sonuç doğurur. Tahkim Kurulu kararlarına karşı iç hukuk yollarına başvurulamaz. Yargıtay, Danıştay gibi makamlara başvurulamaz. Bu düzenleme Anayasa'da yer aldığı için, Anayasa'ya aykırılık iddiasında da bulunulamaz. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolu kapalıdır.

Tahkim kararlarına karşı iç hukuk yollarına başvurulamayabilir ancak uluslararası hukuk makamlarına başvurulabilir. Bu kararlara karşı İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'ne gidilebilir.

Fenerbahçe bu kararların hiçbir makam tarafından değiştirilemeyeceğini iddia etmekle birlikte takip eden cümlesinde söz konusu kararların sadece iç hukuk açısından kesin olduğunu belirtti.

Fenerbahçe'nin de belirttiği gibi, bu kararlar sadece iç hukuk açısından kesindir. Türk mahkemelerine başvuruyu engellemektedir. UEFA ise uluslararası kuruluştur. Üstelik UEFA herhangi bir itiraz üzerine değil, kendi yargı yetkisine dayanarak silbaştan bir süreç başlatmıştır. Türk Anayasası'nın UEFA'nın yargı yetkisine hiçbir etkisi bulunmamaktadır. TFF Tahkim Kurulu kararları da UEFA açısından bağlayıcı değildir.

4) Futbol yargısı özerktir. UEFA bunun için uzun mücadele vermiştir.

Futbolun devlet yargısından bağımsız olması sadece Türkiye'ye özgüdür.

Bu yazıda uzun açıklama yapmayacağım. Birkaç örnek verip bu iddianın doğru olmadığını göstereceğim.

UEFA, İsviçre hukukuna tabi bir dernektir. UEFA'nın kararları son tahlilde İsviçre Federal Mahkemesi tarafından denetlenmektedir. UEFA'nın yerel kararları ise kanton mahkemeleri tarafından denetlenmektedir.

Avrupa Komisyonu ve Avrupa Topluluğu Adalet Divanı'nın futbolla ilgili birçok kararı bulunmaktadır.

UEFA hiçbir zaman "spor yargısı özerk, devlet mahkemelerinin denetiminden uzak olmalıdır" tezini öne sürmemiştir. Bu tez Türk futbol camiası tarafından yaratılmış ve TBMM bu yönde lobi faaliyetlerine kurban edilmiştir.

Birileri çıkıp CAS'tan bahsedeceklerdir. CAS'ın ulusal ve uluslararası tahkim kararları da İsviçre mahkemelerinin denetimine tabidir. CAS'ın yargı denetimine tabi olmayan tek bir kararı olmamıştır. Olmayacaktır.

Bu konuyla ilgili kapsamlı bir yazıyı daha sonra yazacağım.

5) UEFA, ceza mahkemesinin kararını dikkate alamaz.

UEFA, şike konusunda devlet mahkemelerinin mahkumiyet kararını dikkate alır. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi statülerinde bu konuya ilişkin hükümler bulunmaktadır.

6) Telefon dinlemeleri hukuk aykırıdır. Hukuka aykırı deliller yargılamaya esas alınamaz.

Fenerbahçe disiplin müfettişinin raporuna dayanak olan telefon konuşmalarının “yasak ağacın meyvesi de yasaktır” kuralı gereğince hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu ileri sürdü. Kulüp, Yargıtay'ın bu konudaki itirazlara ilişkin henüz kararını vermediğini açıkladı.

Telefon kayıtlarının hukuka aykırı olup olmadığını hukukçular tartışıyorlar. Yargıtay'ın kararını merakla bekliyoruz. Telefon kayıtları hukuka aykırı ise ceza mahkemesinin kararı bozulacak.

Peki bu kayıtların hukuka aykırı olmasının UEFA ve CAS açısından önemi var mı? YOK.

CAS, şike gibi ağır suçlarda gerçeğe ulaşmanın çok önemli olduğunu ve hukuka aykırı elde edilmiş olsa bile telefon kayıtlarını dikkate alacağını açıkladı. CAS, tahkim mahkemelerinin devletlerin usul hukukuyla bağlı olmadığını ve hukuka aykırı delillerin kullanılmasının tek başına İsviçre kamu düzenine aykırılık teşkil etmediğini kabu etti.

CAS'ın bu konudaki kararı için dünkü yazıma bakabilirsiniz: http://sporvehukuk.blogspot.com/2013/06/cas-hukuka-aykr-delilleri-dikkate.html

7) UEFA, TFF kurullarının kararına etki edemez.

Türkiye'de ısrarla UEFA'nın TFF kurullarının kararlarına etki edemeyeceği, sürecin sona erdiği iddia ediliyor. Türk medyası da bu iddiayı allayıp pullayıp kamuoyunu etkilemeye çalışıyor.

FIFA ve UEFA mevzuatı ise bunun aksini öngörüyor.

FIFA ve UEFA şikeye ilişkin gerekli adımları atmayan, şikecileri cezalandırmaktan imtina eden federasyonlara yaptırım uygulayabilir. Kulüplerin uluslararası turnuvalara alınmamasından başlayarak, milli takımlara katılım yasağı hatta ülkede futbolun askıya alınmasına kadar varabilecek yaptırımlar söz konusu olabilir.

Türk medyası UEFA yetkililerinin Tahkim Kurulu kararlarının değişmeyeceğini söylediklerini iddia etti. UEFA vakit geçirmeden bu iddiayı yalanladı. UEFA, TFF hukuk kurullarının kararlarının değişip değişmeyeceğinin henüz tartışılmadığını açıkladı.

Sona doğru

UEFA Disiplin Kurulu kararını merakla bekliyoruz. Bütün bu iddialara tek tek cevap verecektir. Belki iddiaları haklı bulacaktır. Bilemeyiz. Disiplin kurulunun ceza vermesi ihtimalinde bu sefer CAS'ı tartışmaya başlayacağız.

Kendi adıma bu sürecin CAS'a ve İsviçre Federal Mahkemesi'ne kadar uzamasını diliyorum. CAS ile Federal Mahkeme'nin Süreyya Ayhan Kop ve Del Bosque ile ilgili kararları çok bilgilendirici idi. İki mahkemenin tüm detaylarıyla gerekçelendirdiği kararları sadece spor hukukçular için değil, herkes için benzersiz arşiv niteliğinde olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder