17 Temmuz 2013 Çarşamba

Duygusal ama Gerçeklikten Kopuk Mektup

Fenerbahçeli futbolcular dün yaptıkları basın toplantısında UEFA’ya mektup göndereceklerini açıklamışlardı. Mektup az önce Fenerbahçe’nin resmi sitesinde yayınlandı.

Bu mektubun UEFA’ya gönderilip gönderilmeyeceğinden emin değilim. UEFA’nın yeniden yargılama yapabilmesi için resmi talepte bulunulması, yeniden yargılamayı gerektiren delillerin sunulması gerekir. Bu mektubun asıl muhatabı Türkiye kamuoyudur.

Mektupta UEFA’nın ciddiye almayacağı ancak taraftarların bam teline dokunacak ifadeler var.

Mektupta yer alan bazı yanlışları düzeltelim.

UEFA'nın polis raporlarına dayanarak yaptığı disiplin yargılamasının, futbolun doğasına ve gerçeğine aykırı olduğu inancındayız.
Polis tarafından futbolun doğasına aykırı olarak yapılan değerlendirme ve nitelendirmelerin, UEFA'nın kararına dayanak yapılmasını; bu tavrın, UEFA'nın, Avrupa Kıtası'nda bugüne kadar futbolun özerkliği ile ilgili verdiği mücadele ile örtüşmediğini, söylemek zorundayız.
UEFA, Bochum Dosyası uyarınca yargılama yapmış ve cezalar vermiştir. Bir hakem, kendisine yapılan şike teklifini kabul etmemesine rağmen yetkili birimlere durumu bildirmediği için ömür boyu men cezası almıştır.
UEFA, şikenin sahada tespit edilemeyeceğini belirtmiş ve devletlerin, INTERPOL’un desteğini istemiştir. Devlet mahkemelerinin yardımıyla yapılacak dinleme, arama, banka kayıtlarının incelenmesi gibi eylemlerin şike ile mücadelede elzem olduğuna işaret etmiştir.
UEFA ve FIFA özellikle Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ile işbirliği yapmaktadır. Avrupa Birliği şike ile mücadeleye yönelik birçok tavsiye kararı almıştır. Avrupa Konseyi şikeyle mücadele için uluslararası sözleşme hazırlamaya karar vermiştir. Avrupa Birliği, bu sözleşmeye taraf olacağını açıklamıştır. Sözleşme metninin hazırlanmasında UEFA ve FIFA’dan destek alınmaktadır. Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi birçok metinde şike ile mücadele için devletlerin, polis gücünün, mahkemelerin çok önemli rol üstlendiğini dile getirmiştir.
FIFA, UEFA, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, şike hakkında çalışan birçok sivil toplum örgütü sportif cezaların verilmesi için bile devletlerin, savcılıkların, polis gücünün desteğine ve müdahalesine muhtaç olunduğunu ortaya koymuştur.
Kısacası, uluslararası spor kamuoyu disiplin yargısının istenen sonucu vermesi için devlet, polis, mahkeme desteğine işaret etmektedir. Disiplin yargılaması devletin desteği olmadan sonuç doğurmayacaktır. UEFA da bugüne kadar çeşitli iddianamelerden, savcılıkların elde ettiği tapelerden faydalanmıştır.
Futbolcular şikenin hukuki boyutunu, nasıl soruşturulduğunu bilemezler. Bu sebeple “futbolun doğası ve gerçeği” hakkında yeterli bilgileri yoktur. Bu konuda yorum yapmamaları gerekir.

“Futbolcular olarak; 2010-2011 sezonunda kazanılan lig şampiyonluğunda emeğimizle, kanımızla, terimizle saha olan; 17 maçta 16 galibiyet alan, bu maçlarda tekmeye kafa uzatan, sahamızda duraklama dakikalarında gol kovalayan kalecilere tanıklık eden, yüreğimizi, şerefimizi ortaya koyarak oynayan bizlerdik!”
Telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğmadan, bu cezanın yeniden gözden geçirilmesini UEFA'dan talep ediyor; "UEFA'nın futboldan, sahadan, terden ve emekten yana tavır almasına bekliyoruz."
Bu cümleler “şikenin sahaya yansıması” gerektiğine dair Türk icadı görüşü hatırlatıyor.
TFF Etik Kurulu, PFDK ve TFF Tahkim Kurulu, Fenerbahçe’nin bazı yöneticilerin şikeye teşebbüs ettiklerini kabul etmişti. Ceza mahkemesi ise bu yöneticilerin şike yaptıklarına karar verdi. Ceza mahkemesi, bu yöneticilerin yanında başka yöneticilerin de şike yaptıklarını kabul etti.
Şikenin gerçekleşmesi için tarafların anlaşması yeterlidir. UEFA’nın Disiplin Talimatı’nda bu husus açıkça dile getirilmiştir. Bırakın anlaşmayı, şike teklifini ilgililere bildirmemek bile şike olarak nitelendirilmektedir.
Şike anlaşmasının sahaya yansıyıp yansımadığının hiç önemi yoktur. Sahaya yansıma, duruma göre, ağırlaştırıcı neden olarak değerlendirilebilir.
TFF’nin bütün kurullarının ve mahkemenin kabul ettiği şike anlaşmalarının Fenerbahçeli futbolcular tarafından bilinip bilinmemesi önemli değil. Rakip takım futbolcuları bile anlaşmadan haberdar olmayabilirler. Kulüp yöneticilerinin veya bir kulübün yöneticisi ile diğer kulübün teknik direktörünün anlaşmaları yeterlidir.
Fenerbahçeli futbolcular sahada kıran kırana mücadele olduğunu düşünebilirler. Kornere koşan rakip kaleci dikkatlerini çekmiş olabilir. Ancak şike anlaşması telefon kayıtları ile sabit ise, artık şikenin ispatı için sahada hafiyelik yapmak gerekmez.
TFF kurulları, ceza mahkemesi ve UEFA bazı yöneticilerin şike yaptıklarına kanaat getirdi. UEFA, anlaşmanın varlığına kanaat getirirse sahada olanlarla ilgilenmez. Futbolcuların gerçek muhatapları şike yapan yöneticileridir. Futbolcular bu yöneticilerden hesap sormalılar. O yöneticiler futbolcuların emeklerine güvenmediler, saygısızlık gösterdiler.

UEFA'nın, bugüne kadar benzer bir örneği bulunmayan bu cezasını "ağır, haksız ve kabul edilemez" buluyoruz.
UEFA'nın bugüne kadar hiçbir 'futbolcuya ve futbol takımına'  karşı bu denli ağır sonuçları olan bir yaptırım uygulamadığı gerçeği karşısında üzüntümüz ve hayal kırıklığımız bir kat daha artıyor.
Fenerbahçeli futbolcular UEFA’nın bu kadar ağır cezaları ilk defa Fenerbahçe’ye verdiğini iddia ettiler. Dün gerçekleşen basın toplantısında da Dirk Kuyt, beş yaşından beri futbol oynadığını ve ilk defa böyle bir ağır ceza gördüğünü söyledi.
UEFA, sadece bir maçta şike yapan Makedon takımı Pobeda’ya sekiz (8) yıl Avrupa Kupaları’na katılmaktan men cezası verdi.
UEFA, Yunan takımı Olympiacos Volou’ya dört sene Avrupa Kupaları’ndan men cezası verdi.
Pobeda ve Volou’ya verilen cezalar Fenerbahçe’ye verilen cezalardan daha ağır.

SONUÇ
Fenerbahçeli futbolcular bu mektubu UEFA’ya göndermeden önce bir kez daha düşünmeliler. Eğer göndermeye kararlılar ise, mektubun İngilizce, Fransızca çevirilerini FIFA’ya, Profesyonel Futbolcular Derneği FIFPro’ya, Avrupa Futbol Kulüpleri Birliği ECA’ya, Avrupa  ve Avrupa’nın büyük gazetelerine de göndermeliler. Büyük bir haksızlığa uğradıklarına inanıyorlarsa sadece UEFA ile yetinmemeliler. Eğer haklılarsa Avrupa kurumlarından da büyük destek görecekler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder