Fenerbahçe SK, 11 Nisan 2014 tarihinde CAS kararına karşı
yapmış olduğu itirazın; İsviçre Federal Mahkemesi’nin (İFM) 16/10/2014 tarihli
kararı ile reddedildiğini duyurdu. Kulüp, İFM'nin kararının Türkiye’de hala tartışılan bir döneme ait
hukuk dışı yargılama ve kararlarına dayanılarak alınmış bir karar olduğunu
iddia etti ve yeniden yargılama sürecinin sona ermesini müteakiben söz
konusu karara karşı her türlü ceza-i ve tazminat haklarını kullanacağını
açıkladı.
İFM kararının öğrenilmesi ile birlikte, birçok olasılık ve
yöntem tartışılmaya başlandı. Aşağıda bunlardan bazılarına değineceğim.
1) Fenerbahçe'nin İFM kararına karşı
başvurabileceği bir kurum var mı?
Fenerbahçe SK, İFM'nin kararına karşı İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvurabilir.
Şu anda CAS kararları sebebiyle İsviçre’ye
karşı açılmış iki dava bulunmaktadır. Claude Pechstein ve Adrian
Mutu, İsviçre aleyhine dava açtılar. İHAM da İsviçre'ye CAS'ın
bağımsız ve tarafsız olup olmadığını, adil yargılanma hakkının hayata geçirilip
geçirilmediğini, gizli duruşma kuralının adil yargılanma hakkını ihlal edip etmediğini
sordu. İki dava ile ilgili süreç devam ediyor.
Fenerbahçe de CAS’ın
yapısını, temel ilkelere aykırı olduğunu düşündüğü usul kurallarını ve dava
sırasındaki uygulamaları İHAM
bünyesinde tartışmaya açabilir. Bununla birlikte, Fenerbahçe'nin yeniden yargılamanın beklenmesi gerektiği ve paralel komplo ile ilgili iddiaları İHAM tarafından ciddiye alınmayacaktır.
2)
UEFA, CAS ve İFM, hukuk dışı yargılama ve kararlara mı dayandı?
Fenerbahçe SK UEFA, CAS ve İFM’nin kararlarının Türkiye’deki hukuk dışı yargılama ve kararlara
dayanılarak alındığını iddia etti.
Bu iddia kısmen doğru,
kısmen yanlış.
CAS’ın kararını okuduğumuzda, UEFA’nın ceza mahkemesinin kararını temel alarak karar verdiğini
görüyoruz. CAS, UEFA’nın bu uygulamasını eleştirdi. CAS, ceza mahkemesi kararlarının dikkate alınabileceğini ancak bu
kararların tek başına bağlayıcı olmadığını belirtti.
Fenerbahçe’nin iddiasının
aksine, CAS, ceza mahkemesinin
kararına dayanmadı. Yeniden yargılama yaptı. Delilleri tek tek tartışarak
değerlendirdi.
CAS’ın ceza mahkemesinin kararını dikkate almadığını ve
kendi yargılamasını yaptığını özellikle Sivasspor-Fenerbahçe maçı ile ilgili
tespit ve görüşlerinden anlayabiliriz. CAS,
ceza mahkemesinin kararını hiçe sayarak, Sivasspor
başkanı Mecnun Otyakmaz’ın şike
yapmadığına karar verdi. Üstelik CAS
ceza mahkemesinin kabul ettiği “siyah
çanta” teorisinin ispatlanamadığını belirtti. (Not: CAS'ın bir başka hakem heyeti, Sivasspor'un başvurusu üzerine yaptığı yargılamada, Mecnun Otyakmaz'ın da şike yaptığına karar verdi. Heyet "önceki karardaki hukuki değerlendirme ile bağlı olmadığını" açıkladı.)
Özetle, CAS kendi yargılamasını yaptı. İFM de CAS'ın yargılamasını ve kararını hukuka uygun buldu.
3)
Fenerbahçe, Türkiye’deki yeniden yargılamanın ardından UEFA, CAS ve İFM’nin
kararlarına karşı hukukî yollara başvurabilir mi?
Fenerbahçe SK “Türkiye’de hala tartışılan bir döneme ait hukuk dışı
yargılama ve kararlarına dayanılarak alınmış kararlara karşı, yeniden yargılama
sürecinin sona ermesini müteakiben her türlü ceza-i ve tazminat haklarını
kullanmak yolundaki kararlılığını ve mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğini”
duyurdu.
Fenerbahçe SK, bu süreçte spor hukuku ile ceza hukukunu harmanlamaya
çalıştı. Oysa spor hukuku ve ceza hukuku ayrı kollardan yürüyen, ayrı kurallara
dayanan hukuk dallarıdır.
UEFA ve CAS, UEFA
talimatlarını dikkate alarak ceza verdi. Ceza mahkemesi ise Nisan 2011’de
yürürlüğe giren 6222 sayılı Kanun’u
temel aldı ve önümüzdeki süreçte bu kanunu uygulayacak. İsviçre hukukuna tabi
iki tüzel kişiliğin Türk mevzuatı ile bağlı olmadığı ve bu mevzuatı uygulamayacağı
açık.
UEFA Disiplin Talimatı ile
6222 sayılı Kanun şike suçunu farklı şekillerde düzenlemektedir. Bu farkları
uzun uzun yazmayacağım. Kısaca ifade etmek gerekirse, 6222 sayılı Kanun’a göre
suç olmayan fiiller, UEFA mevzuatına göre disiplin suçu teşkil etmektedir.
6222 sayılı Kanun,
yürürlüğe girdiği 14 Nisan 2011’den itibaren işlenen şike suçlarına uygulanır.
Oysa UEFA Talimatı için bu süre sınırı söz konusu değil. 6222 sayılı Kanun
yürürlüğe girmeden önce yapılan şike faaliyetleri ceza mahkemesi tarafından
cezalandırılamazken, UEFA tarafından
cezalandırılabilir.
3 Temmuz sürecinde ceza
mahkemesi tarafından yapılan yargılamanın ve yargılama sonucu verilen kararların
hukuka aykırılığı tartışmalıdır. Yargıtay,
ceza mahkemesinin kararını kısmen onamış; kısmen bozmuştur. Bozma kararının
gerekçesi ise sanıkların beraat etmesi gerekliliği değildir. Yargıtay, bazı sanıkların şike ve
teşvik primi suçu işlediğinin tespit etmiş ancak bu sanıkların cezalarının
ertelenip ertelenmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Şike
ve teşvik primi suçları bu sanıklar için sabittir.
Yargıtay'ın ceza mahkemesinin verdiği iki sanık (Erdem Konyar ve Bülent Uygun) hakkındaki beraat kararlarını bozduğunu da dikkate almak gerekir.
CMK’da yapılan kanun değişikliğinin ardından
verilen yeniden yargılama kararının hukuka uygunluğu ise tartışmalıdır. Kanun
değişikliği, “yeni olay” olarak değerlendirilemez ve yeniden yargılama sebebi
olamaz. Ayrıca yürürlükteki yasaya göre yapılmış işlemler, sonradan yürürlüğe
giren yasa nedeniyle geçerliliğini yitirmez. Önceki yasanın yürürlükte olduğu
dönemde, o yasaya uygun biçimde yapılmış işlemlerin yenilenmesi de gerekmez.
İki ceza mahkemesi, hukuka aykırı olarak
yeniden yargılama kararı vermiştir. Yeniden yargılama sürecinde tapelerin delil
olarak kabul edilmeyeceği iddia edilmektedir. Böylece davanın temeli çökmüş
olacak ve büyük ihtimalle sanıklar hakkında beraat kararı verilecektir.
Ceza mahkemesinin olası beraat kararı UEFA’yı, CAS’ı
ve İFM’yi etkilemez.
Öncelikle, bu kurumlar zamanında geçerli
olarak kabul edilen delilleri temel alarak yargılama yaptı ve kararlarını
verdi. Bu üç kurum yolsuzluk operasyonuna darbe vurmak amacıyla yapılan usul
kurallarındaki değişikliğin geçmişe etkili uygulanamayacağını ve bu delillerin
hukuka aykırı hale gelmeyeceğini belirtebilir. Üstelik İsviçre’deki kurumlar
için Türk usul kurallarının değişmesi önem arz etmemektedir.
Söz konusu delillerin hukuka aykırı hale
geldiği kabul edilse bile, İFM’nin yerleşik içtihadı gereği, ceza
hukukuna ilişkin ilkeler devlet yargısını bağlamakla birlikte, tahkim
yargılamasında söz konusu ilkelere sıkı sıkıya uyulması gerekmemektedir. İFM,
gerçek kişilerin bile gizlice dinleme yaparak elde ettikleri kayıtlar temel
alınarak verilen disiplin cezalarını onadı. CAS'ın bu konuyu
detaylı biçimde tartıştığı bir kararı bulunmaktadır. CAS, İsviçre
Federal Mahkemesi kararlarına da atıf yaparak, şike gibi büyük
suçlarda hukuka aykırı elde edilen ve insanlık onurunu yaralamayan delillerin
temel alınabileceğini açıkladı: http://goo.gl/kRJah7. İsviçre Federal
Mahkemesi ise, Mart ayında CAS'ın FC Karpaty kararına karşı yapılan iki
itiraz üzerine verdiği kararlarda, bir futbolcunun gizlice aldığı ses kaydının
delil olarak değerlendirilmesini kabul etti: http://goo.gl/UH09Wn, http://goo.gl/nVM1At.
Fenerbahçe’nin yöneticileri yeniden yargılamada beraat etseler
bile, bu durum UEFA, CAS ve İFM’yi etkilemeyecek. İsviçre kamu düzeni, hukuka aykırı delillerin
tahkim yargılamasında değerlendirilmesini kabul ettiği sürece Fenerbahçe’nin "her
türlü ceza-i ve tazminat haklarını kullanmak yolundaki kararlılığı ve bu
yoldaki mücadelesi" boşa çıkacaktır.
4) İFM’nin kararının ardından UEFA kişilere ceza verir mi?
UEFA, Fenerbahçe’ye
ceza verdikten sonra kişiler hakkında soruşturma açıldığını ve yeni delillerin
toplanması için disiplin müfettişine süre verildiğini açıklamıştı. Bu
açıklamanın üzerinden bir yıldan uzun süre geçti ama UEFA kişilere ceza vermedi.
UEFA’nın bu kadar uzun süre beklemesinin sebebi bilinmiyor.
Tahmin yürütmek zor.
İFM’nin kararının ardından UEFA’nın rahatladığını söyleyebiliriz. UEFA, isterse, CAS’ın
tespit ettiği şike olayları sebebiyle bu faaliyetlerde rol alan yönetici ve
sporculara ceza verebilir. Hatta UEFA,
CAS’ın “aleyhe bozma yasağı” gerekçesi
ile incelemekten imtina ettiği dört maçı da soruşturma kapsamına alarak, toplam
sekiz maçı değerlendirebilir.
UEFA'nın kişilere ceza vermesinin ardından, FIFA da bu kişilerin cezasını
genişleterek dünya çapında hak mahrumiyetine çevirebilir.
Bir noktayı unutmamak
lazım. CAS, UEFA’nın verdiği cezayı çok az bulmuştu. Benzer olaylarda çok katı
tavır alan UEFA’nın Fenerbahçe’ye verdiği ceza CAS’ı şaşırtmıştı. CAS’ın bu tespitini dikkate alınca, UEFA’nın kişilere ceza vermemek, en azından az ceza vermek için
fırsat kolladığından şüphelenmek doğal olacaktır.
5)
Fenerbahçe küme düşecek mi? TFF’ye yaptırım uygulanacak mı?
İFM’nin kararının ardından UEFA’nın TFF’ye baskı
uygulamasını ve Fenerbahçe’ye ceza vermesini bekleyenler olacak.
İki hususa dikkat etmek
gerekir.
1) UEFA’nın talimatında küme düşürme cezası bulunmamaktadır. UEFA, yerel lige müdahale ederek Fenerbahçe’ye küme düşme cezası
veremez.
2) UEFA’nın talimat değişikliği ve Astana Kararları geçmişe etkili
uygulanamaz. UEFA, TFF’ye ceza veremez. Ancak CAS’ın Porto Kararı’ndaki ilke hayata geçirilirse, UEFA talimatındaki
değişikliğin geçmişe etkili uygulanabileceği iddia edilebilir. UEFA’nın
açıklamalarından, onun TFF’ye bir ceza vermeyeceğini anlıyoruz.
TFF ve Fenerbahçe,
UEFA’dan değil, FIFA’dan çekinmelidir.
FIFA Statüsü, FIFA'ya olağanüstü durumlar söz konusu olduğunda üye federasyonların yönetim kurullarını görevden alma yetkisi vermektedir. Eğer FIFA, TFF'den
İFM kararıyla kesinleşen CAS kararını dikkate alarak ilgili kişilere ceza
verilmesini ister ancak TFF bu talebi reddederse, FIFA'nın TFF'nin
yönetimine müdahale etme ihtimali bulunmaktadır. FIFA, TFF'nin
yönetim kurulunu görevden el çektirerek, belli süre için görev yapacak bir
kurul atayabilir.
FIFA, Türk milli takımlarının uluslararası maçlar oynamasını
engelleyebilir ve TFF'nin üyeliğini
askıya alabilir.
Yukarıda yazdığımız
kuralları uygulayıp uygulamamak FIFA
ve UEFA’nın takdirindedir. Her iki
kurumun, özellikle FIFA’nın güven
vermeyen ve yolsuzluklarla anılan kurumlar olduğunu aklımızdan çıkarmamız
gerekir. FIFA’nın 2011’den beri şike
süreci hakkında tek satır açıklama yapmaması, onun niyetini açıkça
göstermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder