2 Temmuz 2014 Çarşamba

CAS'ın Fenerbahçe Kararı'nda Fenerbahçe ve Şike Hükümlüleri Lehine Bölümler Var

Geçen gün CAS'ın Fenerbahçe Kararı hakkında ilk tespitlerimi paylaşmıştım.

Bu paylaşıma bazı Fenerbahçeliler'den tepki geldi. Bu kişilerin iddialarına göre, kararı istediğim gibi kesip yapıştırmışım; Fenerbahçe lehine olan bölümleri yazmamışım.

O yazımda CAS kararı hakkında başka yazılar da kaleme alacağımı belirtmiştim. 138 sayfalık bir kararın bütün noktalarını tek bir yazıda ortaya sermek mümkün değil.

Beni her şeyi yazmamakla suçlayanlara sormak isterim: Neden siz yazmıyorsunuz? Sadece kararın ilgili bölümünü tercüme edip yayınlayacaktınız. Aranızda hukukçular var. Kararın ilgili paragraflarını bölüşerek, bir gün içinde yazıyı/yazıları bitirebilirdiniz.

Fenerbahçe taraftarlarına ve diğer sporseverlere CAS kararının diğer detaylarını açıklamaya çalışacağım. Eksiklerim olacaktır. 138 sayfanın bir veya birkaç sayfada değerlendirilmesi imkansız. Eklemelerinizi ve yorumlarınızı paylaşmanızı rica ediyorum.

Bu yazımda CAS kararındaki Fenerbahçe ve şike sanıkları lehine olabilecek hususları açıklayacağım. Yazının sonunda ise, bu isimler için avantaj olarak nitelendirilebilecek bir unsurun onlar için büyük bir tehdit olacağını göstereceğim.

Hemen özet vereyim:
1) Karşı oy gerekçesinin karara yazılmasından imtina edilmesi adil yargılanma hakkının ihlali olarak nitelendirilebilir.
2) UEFA'nın ulusal liglerde meydana gelen şike olaylarını cezalandırıp cezalandırmayacağı tartışıldı.
3) Sivasspor-Fenerbahçe maçı ile ilgili olarak Ağır Ceza Mahkemesi bazı yöneticileri şikeden suçlu bulmuştu. CAS, bu maçla ilgili olarak, ağır ceza mahkemesinin çıkarımlarından ayrıldı ve ceza yargısında mahkum olan bazı isimlerin şike faaliyetlerine karışmadığına kanaat getirdi. Bu kararın ceza yargısında ve TFF disiplin kurulları bünyesinde yeniden yargılama sebebi olup olamayacağı kamuoyunda tartışılacaktır.

Detayları yazmak gerekirse,

1) CAS kararında karşı oyların gerekçeleri belirtilmedi:

CAS hakem heyeti, UEFA'nın ulusal liglerde meydana gelen şike olaylarını cezalandırma yetkisinin olup olmadığını tartıştı.

Kararda iki hakemin "çoğunluk" olarak yazdığı gerekçeleri okuyabildik ancak karşı oy sahibi hakemin gerekçelerini göremedik.

Karşı oyun gerekçelerinin yazılmamasının sebebi, CAS Tüzüğü'nün karşıoyların karara yazılmasını, taraflara bildirilmesini  yasaklaması (Tüzük md. R59).

Karşı oy gerekçelerinin yazılmaması, CAS hakemleri, spor hukuku uygulayıcıları tarafından eleştiriliyor. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ileri sürülüyor.

İsviçre Federal Mahkemesi bu iddiayı, kendi uygulaması ile karşılaştırarak değerlendirecektir. İsviçre Federal Mahkemesi, kararlarında karşı oyları yayınlamak zorunda değildir. Aynı şekilde, tahkimde de hakemlerin karşı oylarını yayınlaması gerektiğine yönelik bir kural bulunmamaktadır.

CAS Tüzüğü'nde yapılan değişiklikler hakkında yazılan birçok makalede, Tüzüğün R46 ve R59 maddelerinde getirilen yasağın hakemleri karşı oy yazmaktan ve bunları taraflara bildirmekten alıkoymadığı; yasağın sadece bu kararların esas kararda yazılmasını engellendiği belirtilmektedir. Ulrich Haas'ın karşı oy gerekçelerini bildirip bildirmemesi onun kişisel tercihidir. Karşı oy gerekçelerinde çok iddialı ise, eminim gerekçelerini taraflara, özellikle Fenerbahçe'ye bildirmiştir.

CAS'ın kararında oyçokluğundan bahsedilmesi, Ulrich Haas'ın görüşlerinin tartışıldığını ama çoğunluk tarafından kabul edilmediğini göstermektedir. Karara etkili olmayan gerekçelerin kararda yer almaması, kendiliğinden iptal sebebi olmayacaktır.

2) UEFA'nın Fenerbahçe'yi yargılama yetkisi var mıydı?

Hakem heyeti, 2011 yılında gulusal maçlarda meydana gelen şike olaylarının UEFA tarafından cezalandırılıp cezalandırılamayacağını tartıştı.

Sorun, 2011 yılında yürürlükte olan UEFA Disiplin Talimatı'nın 2008 versiyonunun ulusal maçlara ceza verilmesini öngörmemesiydi. UEFA, bu talimatı kullanarak birkaç kulübe, ulusa ligde şike yaptıkları gerekçesiyle Avrupa Kupaları'ndan men cezası vermişti.

UEFA, 2013 yılında talimatlarında yaptığı değişiklikle, üye federasayonların UEFA'nun kurucu ilkelerine aykırı davrananlar hakkında soruşturma açmaması veya soruşturmayı gereği gibi yapmaması halinde ceza verme yetkisini yazıya döktü.

CAS heyeti 2013 değişikliğinin 2011 yılında meydana gelen şike faaliyetlerine uygulanıp uygulanamayacağını tartıştı.

İki üye 2013'te getirilen düzenlemenin yeni bir düzenleme olmadığını, UEFA'nın geçmiş yıllarda uyguladığı ceza verme yetkisinin teyidi olduğunu iddia etti. Bu iki üye, UEFA'nın yerel liglerdeki şike olayları için UEFA'nın "idari tedbir" olarak nitelendirdiği bir yıllık otomatik cezayı verebileceğini ve ciddi ihlaller halinde soruşturma açarak daha ağır cezalar verebileceğini kabul etti. Bu üyeler UEFA'nın basın bülteninin hukuken bağlayıcı niteliği olmadığını, geçmişte verilen cezaların bu yetkinin delili olduğunu ve Beşiktaş'a verilen cezanın da söz konusu yorumu güçlendirdiğini ifade ettiler.

Ne yazık ki karşı oy veren üyenin gerekçelerini okuyamadık. Karardan anlaşılan, o üye 2013 değişikliğinin geçmişe etkili uygulanamayacağını ve UEFA'nın Fenerbahçe'yi Türkiye liginde meydana gelen şikeden ötürü cezalandıramayacağını savundu.

İsviçre Federal Mahkemesi, karşı oy gerekçelerini değerlendirerek, kamu düzenine aykırı bir hüküm verilip verilmediğini inceleyebilir.

UEFA'nın 2013'ten önce ulusal maçlardan ötürü cezalandırdığı kulüplerin sayısı dikkate alındığında, İsviçre Federal Mahkemesi'nin ilgili itirazı reddeceğini düşünüyorum.

3) Ağır ceza mahkemesinin cezalandırdığı bazı yöneticiler CAS tarafından masum bulundu.

Hatırlanacağı üzere, 16. Ağır Ceza Mahkemesi Sivasspor-Fenerbahçe maçı ile ilgili olarak Sivasspor yöneticileri Mecnun Odyakmaz, Ahmet Çelebi ile Fenerbahçe yöneticileri Aziz Yıldırım, İlhan Ekşioğlu, Tamer Yelkovan hakkında mahkumiyet kararları vermişti.

CAS heyeti, Sivasspor-Fenerbahçe maçına ilişkin tapeleri tek tek değerlendirdi ve İlhan Ekşioğlu'nun şike faaliyeti içinde olduğunu (par. 527, 531) tespit ettikten sonra; Aziz Yıldırım'ın İlhan Ekşioğlu, Abdullah Başak ve Yusuf Turanlı aracılığıyla şike yapması için Korcan Çelikay'a yaklaştığına kanaat getirdiğini belirtti (par. 537).

CAS, bu kararı verirken, Ağır Ceza Mahkemesi'nin özellikle "siyaha çanta" yüzünden Mecnun Odyakmaz'ı mahkum etmesini eleştirdi (par. 535). Aynı şekilde medyada çok sık gündeme getirilen "İlhan Ekşioğlu'nun şike amacıyla Abdullah Başak'a aldığı otomobil verdiği" iddiası da CAS tarafından reddedildi (par. 536).

CAS, Ağır Ceza Mahkemesi'nden farklı olarak, Sivasspor'dan hiçbir yöneticiyi şikeden sorumlu tutmazken; Fenerbahçe'den sadece Aziz Yıldırım ve İlhan Ekşioğlu'nun şike faaliyetlerinde bulunduğunu açıkladı.

Bu durumda akla bazı sorular geliyor:

a) Sivasspor'un hiçbir yöneticisi Sivasspor-Fenerbahçe maçında şike yapmadıysa, neden UEFA Sivasspor'u Avrupa Kupaları'ndan men etti?

UEFA'nın Sivasspor'u Avrupa Kupaları'ndan men etmesinin sebebi, Sivasspor-Fenerbahçe maçı değildir. UEFA bu kanaatinde ısrar ediyorsa, Sivasspor CAS kararını UEFA'nın önüne koyabilir.

Sivasspor'un men edilmesinin sebebi, Sivasspor yöneticilerinden Ahmet Çelebi'nin Fenerbahçe-İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçı için şike faaliyetlerinde bulunmasıdır(par. 427). Sivasspor, yöneticisi Ahmet Çelebi yüzünden Avrupa Kupaları'ndan men edilmiştir.

b) CAS'ın şike yapmadığını belirttiği yöneticiler, bu kararı devlet mahkemesinde ileri sürebilirler mi? CAS'ın ilgili kararı, yeniden yargılama sebebi olur mu?

Ceza Muhakemeleri Kanunu'na göre, yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa, hükümlü lehine yeniden yargılama yapılması gerekmektedir.

CAS kararı yeni bir olay veya delil midir?

CAS ve Ağır Ceza Mahkemesi aynı delilleri farklı şekilde değerlendirdi. CAS önünde yeni deliller ortaya konmadı. Ortada yeni bir delil söz konusu değil.  CAS'ın önüne sunulan delilleri mahkemeden farklı şekilde değerlendirmiş olması, verdiği kararın yeni delil olmasını sağlamaz. Yeniden yargılanacak hükümlüler kanımca CAS kararına dayanamazlar.

c) CAS Kararı, TFF sürecini tekrar başlatır mı?

CAS kararının yeniden yargılama sebebi olduğu kabul edilirse, şike hükümlülerini ve bu hükümlülerden yönetici olanların kulüplerini büyük sorunlar beklemektedir.

CAS kararının PFDK'nın kararları ile ne kadar çeliştiği ortadadır. Futbol Disiplin Talimatı, hiçbir ayırım gözetmeksizin her türlü delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olacağını öngörmüştür (Talimat md. 90). Eğer CAS kararı, disiplin kurullarının kararlarını etkileyecek nitelikte bir delil olarak kabul edilirse, ilgili kişi veya kulüpler ile soruşturma merciileri, kararı veren Disiplin Kurulu’ndan yargılamanın iadesini talep edebilirler (Talimat md. 90).

CAS'ın kararının yeni bir delil olduğu kabul edilirse öncelikle Trabzonspor, CAS kararına dayanarak, CAS kararında şike yaptığı belirtilen Fenerbahçe yöneticilerinin yeniden yargılanmasını, bu isimlere ve Fenerbahçe'ye talimatta öngörülen cezaların uygulanmasını talep edebilir. Bu ihtimalde, UEFA'nın 2013 talimat değişikliğinin geçmişe etkili olup olmadığını tartışmaya gerek kalmaksızın, süreç tekrar başlatılır.

Artık hukuk kurallarını tartışacağız. Yorum farkları olabilir. Konuya vakıf olan, konuyla ilgili bilimsel eser ve içtihatlar bulan herkes bilgilerini paylaşmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder