CHP milletvekili Aylin Nazlıaka, Ankaragücü ile ilgili
yolsuzluk iddialarını TBMM gündemine getirmeye çalışıyor. Nazlıaka bu konuda yeni bir soru önergesi verdi.
Soru önergesi
metnini aşağıda paylaşacağım.
Nazlıaka, borçları
yüzünden küme düşürülen Ankaragücü'ne haksızlık yapıldığı görüşünde. Ankaragücü
ligden düştüğü için Ankara'nın da ekonomik zarara uğradığını iddia ediyor.
Sayın
milletvekili, Ankaragücü'nün darbecilerin emriyle 1. Lig'e geri döndüğünü
bilmiyor mu? O kararı savunuyor mu? Neden soru önergesinde bu duruma değinmedi?
Ankaragücü uzun süre devletin, askerin gücüne sırtını dayamıştı. Rüzgar ters
yönden esmeye başlayınca tepetaklak yuvarlandı.
Nazlıaka'nın
Ankaragücü olayına objektif bakmasını beklerdim ama kulübün darbeci geçmişinden
bahsetmemeyi tercih ederek, tek derdinin Ankara takımlarını savunmak olduğunu
gösterdi.
Nazlıaka'nın soru
önergesindeki altıncı soru ise evlere şenlik. Nazlıaka, bu bölümde
"Türkiye Futbol Federasyonu'nun futbolda şike, usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları konusunda gösterdiği hassasiyet(in) bilin(diğini)"
iddia ediyor.
TFF'nin şikenin
üzerini nasıl kapattığını bütün dünya biliyor. CAS, Beşiktaş kararında,
"TFF kurullarının bir şekilde Tayfur Havutçu ve Serdal Adalı'ya ceza
vermediğini"nazik şekilde ifade etti. Sayın Nazlıaka bizimle dalga
geçiyor.
Sayın Nazlıaka çok
iyi bilmektedir ki, TFF'nin şike ve yolsuzluk iddialarını ciddiye almaması
öncelikle Ankaragücü'nün işine yaramıştır.
13 Kasım 2001
tarihinde oynanan Galatasaray-Ankaragücü maçı için Ankaragücü takımının
futbolcularına teşvik primi gönderildiği iddia edilmiş ve bu durum TBMM
Komisyon raporuna yansımıştı. Bu iddialar TFF tarafından yine halı altına
silkelenmişti.
Sayın Nazlıaka'ya TBMM raporunun
ilgili bölümlerini hatırlatmak isterim.
"Erman
TOROĞLU (Eski hakem)
Kendi duyumlarına göre, en son teşvik
iddiasında teşvik olduğunu, yani Ankaragücüne para geldiğini, Milli Takım
Teknik Direktörü Ersun YANAL’ın bu işin ne kadar içinde olduğunu bilmediğini,
olayda teşvik primini gönderenden hiç bahsedilmemesini hayretle karşıladığını,
teşvik primini gönderenin Aziz Yıldırım olduğunun söylendiğini, bunun gibi
Türkiye’de olan her çapta, 1. 2. 3. lig ve amatör kümelerde bu olayların
yaşandığını, teşvik primi genel olarak maça çıkarken futbolculara geldiğini,
olaydan haberi olan futbolcuların takım arkadaşlarına, arkadaşlar mal geldi
yatıyor diyerek, maça çıkıp oynadıklarını, maç bitiminde paranın elden
dağıtıldığını, aldıkları paradan herkesin masöre, malzemeciye de verdiğini,
sistemin bu olduğunu, kulüp yönetiminin bu olaydan haberinin olamayacağını,eğer
olursa paranın yarısına yönetimin el koyacağını, şike ve teşvik konusunda
kanaate dayalı karar verilebilmesi gerektiğini, hakemin, gözlemcinin ve
temsilcilerin aynı yönde karar vermeleri durumunda şike veya teşvik yapılmıştır
kararının verilebilmesi gerektiğini,
Levent Seyit DOĞAN (Eski Ankaragücüspor
Kulübü Yöneticisi)
Telegol programında duyumlarını
söylediğini,
Serhat Ulueren (Star TV Spor Müdürü)
Ankaragücünün eski oyuncusu Cafer AYDIN’ın
21 Kasım saat 20:00’de kendisini arayarak, “Türkiye’de teşvik primi mi
arıyorsunuz? İlk önce gideceğiniz kişi Ersun YANAL’dır.”dediğini, Cafer
AYDIN’ın daha sonraki konuşmalarında ise kendisine 13 Mayıs 2001 tarihinde
oynanan Galatasaray-Ankaragücü maçından bir hafta sonra para geldiğini, paranın
kimden gelip kimler tarafından nasıl dağıtıldığını bildiğini, ancak canlı
yayında açıklayacağını söylediğini, kendisinin de bunları kaydederek
yayınladığını, daha sonra aldığı istihbarata göre, Ankaragücüne 500 bin dolar
para geldiğini, paranın Ersun Hocanın evinde beklediğini, futbolcuların
paylarının maçtan 10 gün sonra dağıtıldığını, personelin payına düşen kısmın
ise 1,5 ay boyunca Ersun Hocanın evinde bekletildiğini,
Aldığı istihbarata
göre, Galatasaray - Ankaragücü maçında, Ankara
gücüne 500 Bin dolar para geldiğini, paranın Ersun Yanal’ın evinde
beklediğini, futbolcuların paylarının maçtan 10 gün sonra dağıtıldığını, personelin
payına düşen kısmın ise, 1, 5 ay boyunca Ersun Yanal’ın evinde bekletildiğini
ifade etmiştir.
Cafer AYDIN (Futbolcu)
Telegol programında, Galatasaray maçından
sonra kendilerine, bir zarfın içinde prim verildiğini söylediğini, bu parayı
kulübün mü verdiğini yoksa dışarıdan mı geldiğini bilmediğini, esasen
Türkiye’de teşvik primi olduğuna inandığını, dört büyüklerin zaman zaman teşvik
primi verdiklerini, geçmiş yıllarda, iyi oynaması için aracıların kendisine
para teklif ettiğini, ancak bunu reddettiğini, teşvik priminin önlenmesi için
futbolcuların alacaklarını zamanında ve tam olarak almalarının gerektiğini,
sözleşmelerin gerçek rakamlar üzerinden yapılmasının şart olduğunu,"
ifade etmiştir.
Yukarıdaki isimlerin kamuoyunda yer almak
ve reyting toplamak için yalan söyledikleri iddia edilebilir. O zaman dönemin
Komisyon üyesi milletvekillerinin tespitlerini dikkate almak gerekir.
CHP'li milletvekilleri Ahmet Ersin, Mehmet Küçükaşık ve Mesut
Değer komisyon raporunda yer
alan karşıoy yazılarında aşağıdaki ifadeleri paylaştılar:
"Telegol programında Cafer
AYDIN'ın açıklamaları karşısında sadece bir soruşturma ile yetinilmiş, bir
karar verilememiştir."
"Cafer AYDIN'ın şike ile ilgili
açıklamalar yaptıktan sonra "BENİ VURACAKLAR" demesi ve kimsenin
açıkça konuşmaya yanaşmaması ve komisyonumuzun Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanunu'nda değişiklik yapılarak "gizli tanık"ın sporda da
kullanılmasını önermesi bunun en büyük kanıtıdır."
Görüldüğü üzere,
Ankaragücü sadece darbecilerin desteğini alan bir kulüp değil, aynı zamanda
teşvik primi konusunda kamuoyu gündemine oturmuş ancak olayın örtbas edilmesi
ile adı temizlenen bir kulüptür. Dönemin CHP milletvekilleri de bu duruma
işaret etmiştir.
Sayın Nazlıaka,
bir konuda haklıdır. Ankaragücü'ne haksızlık yapılmıştır. Doğru! Kurallar
sadece bu kulüp için uygulanmıştır. Finansal fair-play kuralları gereği
cezalandırılması gereken onlarca kulüp varken, ilk kurban Ankaragücü olmuştur.
Ancak bu uygulama, Ankaragücü'nün hak etmediği bir ceza aldığı anlamına gelmez.
Nazlıaka,
Ankaragücü'nü korumak yerine, yolsuzluğa karışmış bütün kulüplerin ve
yöneticilerinin cezalandırılması için çaba harcamalıdır. Ankaragücü ile ilgili
sorulan sorular, CHP'nin yönettiği il ve ilçelerde faaliyet gösteren kulüpler
için de sorulmalı ve bu kulüpler de soruşturulmalıdır!
Aylin Nazlıaka'nın
soru önergesindeki her bir soru için sayfalarca yorum yapılabilir.
Soru önergesi
aşağıdadır:
"09/04/2012
Tarih ve 7/6193 Esas Numaralı soru
önergemde MKE Ankaragücü Spor Kulübü'nde geçmiş yönetimler
döneminde yaşanan yolsuzluk iddiaları yer almakta ve bu iddialara yanıt istenmektedir. Önemli yolsuzluk ve
usulsüzlük iddialarının yer aldığı bu önergem yanıtlanmamıştır. Bu durum Hükümetinizin sporumuza ve
Ankaragücü'ne bakış
açısını ortaya çıkaran önemli bir göstergedir.
Bu bağlamda;
MKE Ankaragücü Spor Kulübü kentiyle özdeşleşmiş,
taraftarıyla bütünleşmiş, başta Ankara 19 Mayıs Stadyumu olmak üzere Türkiye'nin
tüm futbol sahalarına 102 yıllık tarihiyle kök salmış gerçek bir futbol hikayesidir.
Ankaragücü, Türkiye'de kuruluşundan itibaren futbolliglerinde birinci
ligde en çok yer alan dördüncü takımıdır.
Şampiyonluğa oynayan takımlar bile tribünleri zor doldururken Ankara'nın dört bir yanından dişinden, tırnağından
arttırdığı bilet parasıyla her maç 19 Mayıs Stadyumu'nu dolduran 1 O
binlerce insan hem gerçek futbol taraftarlığının bir örneği hem
de Ankaragücü sevgisinin tribünlerdeki yansımasıdır.
Ankara'nın en
önemli marka değerinden ve sembollerinden biri olan MKE
Ankaragücü Spor Kulübü zor bir dönemden geçmektedir. Daha önceki soru
önergernde de belirttiğim gibi; Ankaragücü, 2011-2012 Futbol
Sezonunu şöyle tamamlamıştır: Kulüp yüksek meblağlı borcu nedeniyle icralık olmuş, gelirlerine haciz gelmiştir. Futbol takımının çok sayıda oyuncusu alacakları ödenmediği için anlaşmalarını feshetmiştir. Takım, sezonu bir profesyonel
futbolcu ile tamamlamıştır. Takım maçiarına altyapıdan gelen
genç oyuncularla devam etmiştir. Ankaragücü
en temel ihtiyaçları
karşı layamadığı bir
futbol sezonu geçirmiştir. Temel gıda ihtiyaçlarını taraftarlar kendi aralarında para toplayarak karşılamaya çalışmışlardır.
Ankaragücü Spor Kulübü'nü siyasi beklenti ve amaca basamak
olarak gören, bu beklentileri yerine gelmediğinde, kulübe
adeta bir intikam duygusuyla saldıran, takımı muvazaalı biçimde borçlandıran kötü bir yönetimin faturası ödetilmektedir. Asıl cezalandırılan ise Ankara ve Ankaralılardır. Bir futbol takımı içinde bulunduğu kentin tanıtımına ve
ekonomisine katkısının
yanında, o kentin
tarihini, kültürünü ve ruhunu temsil etmektedir."
1- Ahmet Gökçek göreve geldiğinde MKE
Ankaragücü Spor Kulübü Derneği'nin toplam borç ve alacakları nedir?
2- MKE Ankaragücü Spor Kulübü Derneği 30 Ağustos 2009-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında kaç TL borçlandırılmıştır? 24 Ağustos 2011
tarihi itibariyle toplam borç ve alacaklar ve bunların kaynağı nedir?
06 Nisan 2012 tarihi itibariyle MKE Ankaragücü Spor Kulübü'nün borçlarının dökümü ve toplam borcu nedir? Bunların ne kadarı faiz, icra
gibi giderleri kapsamaktadır?
3- 30 Ağustos 2009-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında kaç futbolcu transfer edilmiştir? Bu oyuncular takımla hangi tarihte anlaşma imzalamıştır? Takımdan
sözleşme bitiş tarihi itibarıyla ayrılma tarihleri nedir? Bu
oyuncular için kulüplerine ödenen benservis bedeli nedir?
Oyunculara ödenen transfer ücreti nedir? Bu transferler nedeniyle MKE Ankaragücü Spor
Kulübü'nün halen borçlu olduğu kulüp ya
da oyuncu var mıdır? Bu kulüp ve oyunlar ile borç miktarı nedir?
4- MKE Ankaragücü Spor Kulübü Derneği yönetim kurulunda görev yapmadığı halde
kulüpten alacağı olan özel kişilik var mıdır? Kimlerdir?
Alacak miktarları ve
borcun kaynağı nedir?
5- MKE Ankaragücü Spor Kulübünün Süper Lig'den düşmesinin Ankara ekonomisini ve tanıtımını olumsuz etkileyeceği bilinmektedir. Bununla ilgili tahmini
rakam nedir?
6- Türkiye Futbol Federasyonu'nun futbolda şike, usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları konusunda gösterdiği hassasiyet bilinmektedir. Bu
hassasiyet neden Ankaragücü için gösterilmemektedir? Bunu engelleyen siyasi
bir güç mü vardır?
7- Medyada özellikle son günlerde MKE Ankaragücü Spor
Kulübü'nün 30 Ağustos 2009-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında görev yapan yönetim kurulunun şaibe, usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarına ilişkin haberler geniş olarak
yer almaktadır. MKE Ankaragücü Spor Kulübü'nün
söz konusu dönemine ilişkin kulüp başkanı ve yöneticileri hakkında neden soruşturma açılmamaktadır?
8- MKE Ankaragücü Spor Kulübü Derneği'nin ilamsız takip yoluyla bir günde yaklaşık 35 milyon TL borçlandırıldığı iddiası doğru mudur? Alacaklıların aynı gün aynı icra dairesine başvurduğu ve konuyu aynı avukatın takip ettiği iddiası doğru mudur? Kulüp yönetimi tarafından bu borçlara neden itiraz edilmemiştir? Ankaragücü hile yoluyla mı
borçlandırılmıştır? Bu konuda soruşturma
açılması düşünülmekte midir?
9- Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'nın başkanlık yapmadığı halde, Ankaragücü'nün
mali ve sportif durumu ile ilgili sürekli açıklama yapmasının nedeni nedir?
10- MKE Ankaragücü Spor Kulübü Derneği'nden alacaklı olan özel ya da tüzel kişiliklerin Ankara Büyükşehir Belediyesiyle iş ilişkisi var mıdır? Bu özel ya da tüzel kişiliklerin 30 Ağustos 2009-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden aldıkları herhangi bir ihale, iş, proje var mıdır?
11- Ankaragücü A.Ş.
adında bir şirket kimler tarafından kurulmuştur? Bu şahısların sahip ya da ortak oldukları ticari yapıların Ankara Büyükşehir Belediyesi ya da yöneticileri ile her
hangi bir ticari ilişkisi var mıdır?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder