29 Ocak 2014 Çarşamba

FIFA ve UEFA'nın Muhtemel Yaptırımları

Yargıtay'ın birçok isim için şike sürecini bitiren kararının ardından gözler FIFA ve UEFA'ya çevrildi.

Medya ve sosyal medyada takip ettiğim hukukçular birbiriyle çelişen yorumlar yapıyorlar.

Yargıtay kararından önce "UEFA kulüplere ceza veremez" diyen bazı hukukçular ağız değiştirdiler. Şimdi UEFA'nın küme düşme cezası verebileceğini iddia ediyorlar.

Bazı hukukçular TFF için yeniden yargılama söz konusu olamayacağını, zira Yargıtay kararının yeni delil olmadığını belirtiyorlar.

Bir kesim TFF'ye bile ceza verilemeyeceğini, UEFA'nın talimat değişikliğinin geçmişe etkili uygulanamayacağını savunuyor.

Ciddiye almakta zorlandığım tek görüş ise "Türkiye'de yeniden yargılamaya ilişkin kanun değişikliğinin gerçekleşmesi halinde, Yargıtay kararının bozulacağını ve Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeni bir sürecin başlayacağını, spor hukukunun da bu sürecin sonunu beklemesi gerektiğini; olası beraat kararlarının ardından spor hukukunda yeniden yargılama yapılması gerektiği"ni iddia ediyor. Bu görüş sahipleri, Türk yargı sistemindeki yolsuzluğun UEFA'nın dikkatinden kaçamayacağını ileri sürüyorlar.

Eminim gözden kaçırdığım görüşler vardır. Hepsini ayrı ayrı değerlendirmem gerekmiyor. Bu yazıda kendi görüşümü paylaşacağım.

Öncelikle, FIFA ve UEFA Türk yargı sistemindeki yozlaşmayla ilgilenmez. UEFA Disiplin Kurulu, UEFA Temyiz Kurulu ve CAS sadece mahkeme kararını değil, delilleri de dikkate alarak karar verdi. Üstelik Yargıtay tapelerin gerçeği yansıttığını, sanıkların tapelerin içeriğine itiraz etmediklerini hatta sanıkların bazı ses kayıtlarının dinlenmesine karşı çıktıklarını açıkladı. UEFA ve FIFA için tapelerin sahte olmaması, içeriklerine itiraz edilmemesi yeterli. Bu tapelerin nasıl elde edildiğinin hiç önemi yok. Mahkeme kararı olmasaydı bile, tapeler tek başına UEFA için yeterli olacaktı. CAS için de durum aynı. CASAmadou Diakite ve Ahongalu Fusimalohi kararlarında tapeler, temel alarak kararları onadı. CAS, hukuka aykırı elde edildiği iddia edilen tapelerin şike gibi sporun doğasına zarar verecek büyük ihlallerin ispatında önemli delil olduğunu benimsedi. CAS, devlet mahkemeleri için bağlayıcı olan temel ilkelerin özel hukuka tabi tahkim yargılamasında birebir uygulanamayacağını ve İsviçre Federal Mahkemesi'nin bu görüşü kabul ettiğini örnek içtihatlarla ortaya koydu.

Bu sebeple, şike soruşturmasında elde edilen ses kayıtları ceza yargılamasında hukuka aykırı kabul edilse bile, spor hukukunda kesinlikle nazara alınır. Ses kayıtlarının hukuka aykırı elde edilmiş olması tek başına spor hukukunda yeniden yargılamayı gerektirmez.

FIFA ve UEFA ne tür cezalar verebilir?

Bazı hukukçular UEFA'nın talimat değişikliğinin geçmişe etkili uygulanamayacağını; şike, ırkçılık gibi temel değerlere saldırı niteliği taşıyan eylemlerin gereği gibi soruşturulmaması durumunda UEFA'ya ceza verme yetkisi tanıyan yeni hükmün TFF ve yöneticileri şike yapan kulüplere uygulanamayacağını iddia ediyorlar.

CAS, Porto Kararı'nda UEFA talimatında şike ile getirilen yeni hükümlerin geçmişe etkili uygulanabileceğini kabul etti. Her ne kadar Porto, talimat değişikliğinden önce şike yapmış olsa da, UEFA'nın yeni talimatı uygulayarak Porto'yu Avrupa Kupaları'na kabul etmeme yetkisi olduğunu açıkladı. Aynı gerekçeyle, UEFA'nın son talimat değişikliğinin 3 Temmuz sürecine etkili olabileceği kabul edilebilir.

3 Temmuz sürecinde UEFA, şike sürecinin TFF'nin egemenliğinde olduğunu ve TFF'nin iç işleyişine müdahale etmeyeceğini açıklamıştı. Dikkat edilirse, bu açıklamalar talimat değişikliğinden önce yapılmıştı. Talimatın yeni düzenlemeleri UEFA'ya ulusal federasyonların iç işleyişine karışma, hatta federasyon yerine karar verme yetkisi tanıyor.

UEFA ve FIFA öncelikle TFF'ye ceza verebilir. TFF, gereği gibi soruşturma yapmadığı gerekçesiyle yaptırıma tabi tutulabilir.

TFF'ye hangi cezalar verilebilir?

UEFA ve FIFA'nın kulüplere, federasyonlara verilecek cezalarda geniş takdir yetkisi bulunuyor.

1) Önce, bugüne kadar kimsenin bahsetmediği bir ihtimali tartışmaya açayım.

FIFA Statüsü, FIFA'ya olağanüstü durumlar söz konusu olduğunda üye federasyonların yönetim kurullarını görevden alma yetkisi vermektedir. Eğer UEFA ve FIFA, TFF'den Yargıtay kararıyla kesinleşen mahkumiyet kararlarını dikkate alarak ilgili kişi ve kulüplere ceza verilmesini ister ancak TFF bu talebi reddederse, FIFA'nın TFF'nin yönetimine müdahale etme ihtimali bulunmaktadır. FIFA, TFF'nin yönetim kurulunu görevden el çektirerek, belli süre için görev yapacak bir kurul atayabilir. FIFA, bu kararı vermeden önce UEFA'ya danışmalıdır.

Yukarıdaki ihtimal Türkiye'de bomba etkisi yapar. Bilindiği üzere, futbol camiası TFF'nin dokunulmaz olduğunu iddia ediyor. Hükümet, Bakanlar, muhalefet partileri de özerkliği dokunulmaz olarak yorumluyor. Her türlü yolsuzluğa imza atanlara müdahale edilemeyeceğini, bu pisliğin TFF'nin iç sorunu olduğunu savunuyor. İsviçre, İngiltere, Fransa, Güney Afrika'da futbol federasyonları hakkında soruşturmalar açıldı. Hatta FIFA bile soruşturuldu. İsviçre mahkemeleri FIFA'nın birkaç yöneticisini cezalandırdı. Hiçbir futbol federasyonu dokunulmaz değil. Türkiye hariç. Anayasa değişikliği ile TFF'nin dokunulmazlığı katmerlendi. Bu da hükümetin ve muhalefet partilerinin ayıbı.

Türkiye'de TFF'ye dokunulamazken, FIFA üye federasyonların yönetimlerine karışabiliyor. Sadece belli bir kararı almaya zorlamakla yetinmeyip, doğrudan yönetimi görevden alıp, karar verecek yeni bir yönetim getirebiliyor.

2) FIFA ve UEFA, Türk milli takımlarının uluslararası maçlar oynamasını engelleyebilir.

3) TFF'nin üyeliği askıya alınabilir.

Peki FIFA ve UEFA kulüplere ceza verebilir mi?

UEFA'nın 2013 tarihli talimatı sadece UEFA tarafından düzenlenen maç ve turnuvalarda değil, ayrıca UEFA'nın kuruluş amaçlarından birine esaslı aykırılık hallerinde de uygulama alanı bulacak. Bu yetki ancak üye federasyonların yeterli soruşturmayı yapmaları halinde uygulanamayacak (UEFA Disiplin Talimatı md. 2/IV).

TFF'nin şike sürecini nasıl yönettiğini biliyoruz. Etik Kurulu'nun saçma raporunu, PFDK'nın açıkça hukuka aykırı kararını ve TFF Tahkim Kurulu'nun şikeye 3 maç ceza verdiği kararı unutmadık.

UEFA, TFF yönetim kurulu ve hukuk kurullarının şikeyi örtbas etmek için harcadığı çabanın farkında. UEFA, 2013 tarihli talimatını uygulayarak öncelikle TFF'ye ceza verebilir. Bu talimata dayanarak kulüpleri de cezalandırabilir.

UEFA, kulüplere hangi cezaları verebilir?

Bir hususu unutmamak gerekir. UEFA sadece kendi disiplin talimatında yer alan cezaları verebilir. UEFA'nın küme düşürme yetkisi bulunmamaktadır. UEFA kulüplere "uyarı"dan başlayarak çeşitli cezalar verebilir ama küme düşürme cezası veremez.

Şikeye karışmış kulüplere verilebilecek en ağır cezalar Avrupa Kupaları'ndan men ve en üst ceza olarak lisansın iptalidir.

Fenerbahçe ve Beşiktaş UEFA tarafından cezalandırıldı. Her ne kadar Beşiktaş için cezanın kesin olmadığı, durumun tekrar değerlendirileceği belirtilse bile, cezanın arttırılacağını sanmıyorum.

Türkiye'de Sivasspor, Giresunspor ve Bülent Uygun'un Yargıtay tarafından yönetici olarak değerlendirilmesinin tartışılmasının ardından belki Eskişehirspor UEFA tarafından cezalandırılabilecektir.

Bu süreçle ilgili asıl aktör FIFA'dır. FIFA'nın kulüplere küme düşme cezası verme yetkisi var. FIFA doğrudan bu cezayı vermeyip, TFF'ye yeni yönetim atadıktan sonra kulüplere ceza verilmesini sağlayabilecek.

Çok önemli bir noktayı atlamayalım. FIFA ve UEFA sadece Yargıtay aşamasından geçmiş kararlarda yer alan maçlarla sınırlı karar vermeyecektir. 6222 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce yapılmış ancak mahkemenin cezalandıramadığı şike olayları da UEFA ve FIFA'nın radarında olacaktır. 

Aynı şekilde, 6222 sayılı Kanun'a göre suç olmayan ancak UEFA talimatına göre suç olan fiiler de UEFA tarafından değerlendirilebilir.

Örneğin, Barış Özbek'in, o süreçte görev aldığı Galatasaray'ın kadrosunu üçüncü kişilerle paylaşması UEFA düzenlemelerine göre şikeydi. TFF Etik Kurulu bu hareketi sadece etik ihlal olarak değerlendirdi ve oyuncunun Etik Kurulu'na sevk edilmesi gerektiğini açıkladı. TFF ise bu sporcuyu Etik Kurulu'na sevk etmedi.

Aynı şekilde, Hikmet Karaman, kendisine yapılan şike/teşvik primi teklifini kabul etmemesine rağmen, bunu TFF'ye bildirmediği için cezalandırılmalıydı. Karaman hakkında hiçbir işlem yapılmadı.

TFF Etik Kurulu, birçok şike fiilini sadece etik ihlal olarak değerlendirdi. Bu fiillerin listesini paylaşmıştım: http://goo.gl/wC5K1I

Özetle, UEFA ve FIFA, TFF'nin görmezden geldiği bütün şike ve teşvik primlerini göz önüne alacaktır. Kişiler ve kulüpleri cezalandıracaktır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, UEFA ve FIFA aşağıdaki maçları da değerlendirebilecektir. FIFA ve UEFA'da lobi yapmaya çalışanların bu maçları özellikle belirtmesi ve iki federasyonun dikkatini çekmesi gerekir:
Manisaspor - Trabzonspor (21.02.2011)
Fenerbahçe - Kasımpaşa (26.02.2011)
Kayserispor - Manisaspor (04.03.2011)
Bursaspor - İstanbul Büyükşehir Belediyespor (06.03.2011)
Gençlerbirliği - Fenerbahçe (07.03.2011)
Galatasaray - Fenerbahçe (18.03.2011)
Gençlerbirliği - Trabzonspor (20.03.2011)
Diyarbakırspor - Giresunspor (04.04.2011)
Eskişehirspor - Fenerbahçe (09.04.2011)
Trabzonspor - Bursaspor (17.04.2011)
Karşıyakaspor - Giresunspor (18.04.2011)
Eskişehirspor - Trabzonspor (22.04.2011)
Giresunspor - Mersin İdman Yurdu (24.04.2011)
Fenerbahçe - İstanbul Büyükşehir Belediyespor (01.05.2011)
Karabükspor - Fenerbahçe (08.05.2011)
Beşiktaş - İstanbul Büyükşehir Belediyespor (11.05.2011)
Fenerbahçe - Ankaragücü (15.05.2011)
Trabzonspor - İstanbul Büyükşehir Belediyespor (15.05.2011)
Sivasspor - Fenerbahçe (22.05.2011)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder