27 Ağustos 2012 Pazartesi

Süreyya Ayhan Kop Dosyasını Açarken...

Londra Olimpiyat Oyunları sona erdi. Kadın atletlerimizin imza attığı büyük başarılara doyasıya sevinmeye fırsat bulamadan Süreyya Ayhan Kop ile Atletizm Federasyonu arasındaki söz düellosuna tanık olduk.

Bu ülkede hep böyledir. Hiçbir başarı, mutluluk veren olay, bayram gereği gibi kutlanmaz. Kutlanamaz. Bayramlarımız, başarılarımız kavga ortamında zehir olur.

Ne olduğunu hatırlayalım.

Süreyya Ayhan Kop, Olimpiyat şampiyonluğunu sahiplenmeye çalıştı. Kamuoyunu doping davasıyla ilgili yanlış bilgilendirmeye devam etti.

Süreyya Ayhan Kop’u dinlerken, röportajlarını okurken onu ömür boyu men cezası almaya götüren süreci hatırladım. Ayhan, o dönem kamuoyunu ikna etmek için ortaya attığı iddiaları bugün tekrarlamakta sakınca görmüyor.

Medya da Ayhan’a destek veriyor. Birçok köşe yazarı Ayhan’ın ağzından çıkan her iddiayı doğru kabul edip devlete seslendiler. Devlet Ayhan’a sahip çıkmalıymış!

Enver Aysever’in Ayhan’ı konuk ettiği canlı yayın, medya desteğinin hangi boyutlara taşındığını gösterdi. Ismarlama sorularla bir mağdur yaratma çabası rahatsız ediciydi. Program objektif değildi. Ayhan’ın programdaki çelişik ifadelerinin bile üzerinde durulmadı. Atletizm Federasyonu Disiplin Kurulu, GSGM Tahkim Kurulu, Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) ve İsviçre Federal Mahkemesi’nin kararları dikkate alınmadan, Ayhan’ın avukatının savunmasını dayandırdığı gerekçelerin tutulacak yanı olmadığı açıkça görülecekken; gerçek, sadece Ayhan’ın iddiaları ile yeniden kurgulandı. 

Özellikle CAS kararında her ayrıntısıyla açıklanan kronolojik olay örgüsü Süreyya Ayhan Kop’un olayları farklı anlattığını, hatta sakladığını gösteriyor.

CAS’ın ve Federal Mahkeme’nin kararlarına başka bir yazıda değineceğim.

Türkiye Atletizm Federasyonu ve federasyon genel sekreteri Nihat Doker’in Süreyya Ayhan Kop’un iddialarına yönelik cevaplarının ayrıca irdelenmesi gerekiyor.

Federasyon, farkında olmadan ihmalini kabul etti. Türk atletizminde bir sistem olmadığı, sporcuların denetlenemediği ortaya çıktı. Federasyon ile kulüpler arasında iletişim kanallarının olmadığı ya da iyi işlemediği anlaşıldı.

Nihat Doker ise CAS’taki duruşmada federasyonu gerektiği gibi temsil etmediğini, federasyonun verdiği cezanın arkasında duramadığını itiraf etti. Doker’in açıklamasından, federasyonun IAAF korkusundan CAS’a gittiği anlaşıldı.

Süreyya Ayhan Kop’un ömür boyu men cezası aldığı süreci, Atletizm Federasyonu’nun bu süreçteki rolünü ilerleyen günlerde yazacağım.

Şimdiden söyleyeyim: Süreyya Ayhan Kop’un 2004 yılında başlayan doping macerası Atletizm Federasyonu’nun bu konuda yetersiz olduğunu ortaya koydu. Devletin dopingle mücadelede geri kaldığı anlaşıldı. Dopinge karşı sıfır tolerans gösterilmesi gerekirken, federasyonlar ve devletin politikaları bu sporculara destek üzerine kuruldu. Doping yapan sporcular mağdur gibi gösterildi. Onlara her tür destek verildi ancak bu sporculara sorumlulukları hatırlatılmadı. 

2004'te gerçekleşen skandaldan sonra Atletizm Federasyonu ve Süreyya Ayhan aynı platformda buluşamadı. Atletizm Federasyonu, Süreyya Ayhan'ı kamuoyunu doping konusunda bilgilendirmek için kullanamadı. WADA Kodu, Atletizm Federasyonu'na yol gösteriyordu ancak federasyon gerginliği tercih etti. Sporcusu üzerinde otorite kuramadı.

Süreyya Ayhan Kop, ömür boyu men cezası aldıktan sonra köşesine çekilmeliydi. Çekilmedi. O hep sahalarda, sahalara yakın olmak istedi. İnat etti. Bu inat karşılığında Atletizm Federasyonu ve kulüplerin sporcularını koruması gerekirdi. Onlar ise sporcularını Süreyya Ayhan'dan uzak tutamadı.

Süreyya Ayhan Kop, her fırsatta devletten destek beklediğini dile getirdi. Bu talep ciddiye alınmışa benziyor. Ayhan’ın iddiasına göre, spor bakanımız ona Mersin’de düzenlenecek Akdeniz Oyunları koordinatörlüğünü teklif etmiş!

Doping, şike ile birlikte sporun en büyük düşmanıdır. Sporun kirli yüzüdür. Hükümetin şike politikasını görünce, dopingle mücadele konusunda büyük umutlar beslemek çok zor.

Süreyya Ayhan Kop tekrar sahneye çıkmak istiyor. Medya desteğiyle kamuoyu bu gelişmeye hazırlanıyor. Ancak gerçekler henüz paylaşılmadı. Kimse Süreyya Ayhan Davası’nda olanları açıklamadı. Atletizm Federasyonu, Ayhan ile karşı karşıya gelmek istemiyor. Oysa objektif, tarafsız ve konuyu bilen bir televizyoncunun yönetiminde iki taraf kamuoyu önünde tartışmalı! Atletizm Federasyonu, o süreci tüm açıklığıyla anlatmalı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder