Karar 19 Mart 2010 Tarihli ve 27526 Sayılı Resmî Gazete'de yayımlandı. İptal kararı, Resmi Gazete'de yayımlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe girecek.
-------------------------------
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2006/118
Karar Sayısı : 2009/107
Karar Günü : 2.7.2009
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1-
Danıştay Onuncu
Dairesi (Esas
Sayısı: 2006/118)
2-
Danıştay Onuncu
Dairesi (Esas
Sayısı: 2007/48)
İTİRAZLARIN KONUSU: 4.3.2004 günlü, 5105
sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2.
maddesiyle 21.5.1986 günlü, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a eklenen Ek Madde 9’un birinci, beşinci,
altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarının Anayasanın 7., 9., 36., 123.,
125. ve 155. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğü, Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü’yle bir
basketbol oyuncusunun transferi konusundaki Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü Tahkim Kurulu kararının iptalleri istemiyle açılan davalarda itiraz
konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu savını ciddi bulan Danıştay Onuncu
Dairesi iptalleri için başvurmuştur.
II- İTİRAZ VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN
GEREKÇELERİ
A- 5105 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile 3289 sayılı Yasaya
eklenen ek 9. maddenin birinci ve beşinci fıkralarına yönelik Danıştay Onuncu
Dairesinin E.2004/12049 sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“İstanbulspor Kulübü Derneği vekili Av.
Taner Kıral ve Av. Buket Altufan tarafından 3289 sayılı
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’unun
2’nci ve Kanuna 5105 sayılı Kanun ile eklenen ek-9 uncu madde hükümlerine
dayanılarak hazırlanan ve 14.7.2004 tarih ve 25522 sayılı Resmi Gazete’de
yönetmelik olarak yayımlanan “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Özerk Federasyonları
Çerçeve Statüsü”nün tümünün iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulması
istemiyle açılan davada, dava konusu düzenlemenin dayanaklarından olan 3289
sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun ek-9 uncu maddesinin Anayasaya aykırılık incelenerek gereği görüşüldü:
3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna 4.3.2004 tarih ve 5105 sayılı Kanun ile
eklenen ek madde 9’un birinci fıkrasında “Federasyonlara, talepte bulunmaları
durumunda Merkez Danışma Kurulunun uygun görüşü, Genel Müdürlüğün bağlı olduğu
Bakanın teklifi ve Başbakanın onayı ile idari ve mali özerklik verilebilir.
Federasyonun kuruluşuna ilişkin kararın, Resmi Gazetede yayımlanması ile tüzel
kişilik kazanılır.” kuralı, ikinci fıkrasında, “Özerk olan federasyonlar;
organları genel kurulu tarafından seçimle göreve gelen, her türlü kararlarını
kendi organları içerisinde alan, bütçesi genel kurul tarafından onaylanan ve
ibra edilen federasyonlardır.” kuralı, beşinci fıkrasında ise “Özerk
federasyonların; genel kurullarının toplanması ve çalışmalarına ilişkin usul ve
esaslar ile kimlerin oy kullanabileceği ve Tahkim Kurulu ile ilişkileri Genel
Müdürlükçe düzenlenecek çerçeve statü ile belirlenir. Özerk
federasyonlarca hazırlanacak ana statü, çerçeve statüye aykırı olamaz.”
kuralı, onikinci fıkrasında da, “Özerk federasyonların her türlü
faaliyet ve işlemleri Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanlığın denetimine
tabidir. Bu denetim sonucunda görevi başında kalmasında sakınca görülen
federasyon başkanı veya yönetim kurulu üyeleri hakkında karar almak üzere,
Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakan, genel kurulu olağanüstü toplantıya
çağırır.” kuralı yer almaktadır.
5105 sayılı Kanunun genel gerekçesinde; Devlet
bütçesinden yardım alan, Devletin siyasi ve idari birimleri tarafından
yönetilmeyip ancak denetlenebilen, idari ve mali yönden özerk federasyonların
kurulmasının amaçlandığı ve uluslararası federasyonlar gibi yapılanmalarına
olanak sağlanmak istenildiği, böylece federasyonların faaliyetlerinin daha
verimli ve süratli bir şekilde organize edilebileceği ve spor faaliyetlerinin
daha geniş kitlelere ulaştırılabileceği, özerk federasyonların gelirlerinin
sportif amaçlı kullanılıp kullanılmadığının denetime tabi olacağı, sportif
faaliyetlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesine ilişkin iş ve işlemlerin ise
federasyonun bünyesinde oluşturulacak kurullarda görüşülerek otokontrol
sisteminin işletileceği, günümüzdeki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin
ışığında toplumsal değişme hızının ortaya çıkardığı ihtiyaçları karşılamak için
spor sisteminin çağdaş
bir yapıya kavuşturulması, dinamik gelişmeye
açık, etkinliği ve verimliliği gözeten özerk hizmetlerle
spor faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla yasa tasarısının; hazırlandığı; Ek 9
uncu madde gerekçesinde ise; Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün ana hizmet
birimlerinden olan federasyon başkanlıklarının özerk hale getirilmeleri
amaçlanarak uluslararası federasyonlar gibi yapılanmalarına olanak sağlandığı,
böylece federasyon faaliyetlerinin daha verimli ve süratli bir şekilde organize
edilebileceği ve spor faaliyetlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılabileceği,
böylece federasyonların uluslararası federasyonlarca öngörülen ve Genel
Müdürlükçe belirlenen esaslar dahilinde faaliyetlerini sürdürebileceği
belirtilmiştir.
Ek 9 uncu maddede yer alan, özerklik verilen
federasyonların tüzel kişilik kazanacaklarına ve idari ve mali yönden özerk
olacaklarına ve organlarının seçimle göreve geleceklerine, her türlü
kararlarını kendi organları içerisinde alacaklarına, bütçelerinin genel kurul
tarafından onaylanacağına ve ibra edileceğine, her türlü faaliyet ve
işlemlerinin Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanlık tarafından denetleneceğine
ilişkin kuralların, madde gerekçesi ile birlikte değerlendirilmesinden, özerk
federasyonların;, genel idare içinde yer alan Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğüne verilen bazı görevlerin daha verimli şekilde yürütülmesi amacıyla
kamu hukuku alanında faaliyet göstermek üzere, hizmet yönünden yerinden yönetim
ilkesine göre kurulan, hizmetle sınırlı olmak üzere kamusal yetki kullanan ve
idarenin bütünlüğü ilkesi uyarınca merkezi idarenin vesayet denetimine tabi
birer kamu kurumu oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
Özel hukuk tüzel kişisi değil, kamu kurumu
olarak yapılandırılmaları karşısında, özerk federasyonların, kuruluş usul ve
esaslarının Anayasanın koyduğu kurallara uygunluğunun irdelenmesi zorunlu
bulunmaktadır.
Anayasanın 7 nci maddesinde, “Yasama
yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki
devredilemez” kuralına yer verilirken, Anayasanın 8 inci maddesinde, yürütme
yetkisi ve görevinin Anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılıp, yerine
getirileceğine; Anayasanın 123 üncü maddesinde de “idare, kuruluş ve
görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir” hükmüne yer verilmiştir.
Yasama yetkisi asli bir yetki olduğundan ve Türk
hukukunda yasayla düzenleme alanı konu itibariyle sınırlandırılmadığından
(yasama yetkisinin genelliği) yasama organı dilediği alanı kuşkusuz Anayasa
ilkelerine uygun olmak koşuluyla düzenleme yetkisine haizdir.
Yasayla düzenleme ilkesi, düzenlenen konudan
yalnız kavram, ad ve kurum olarak söz edilmesi değil, bunların yasa metninde
kurallaştırılmasıdır. Kurallaştırma ise, düzenlenen alanda temel ilkelerin
konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder. Ancak temel ilkeler
konulup çerçeve çizildikten sonra uzmanlık ve teknik konulara ilişkin
ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir.
Anayasa’da yasayla düzenlenmesi öngörülen
konularda, yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme
yetkisinin verilmesi olanaklı değildir. Yürütmenin düzenleme yetkisi, sınırlı,
tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir. Bu nedenle, Anayasa’da öngörülen ayrık
durumlar dışında, yasalarla düzenlenmemiş bir alanda, yasa ile yürütmeye genel
nitelikte kural koyma yetkisi verilemez.
Yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir
yasa kuralının Anayasa’nın 7 nci maddesine uygun olabilmesi için
temel ilkeleri koyması, çerçeveyi çizmesi, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı
yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir
Anayasanın 123 üncü maddesinde yer alan hükümle
idarenin kuruluşunun, örgütlenme ve faaliyet alanının yönetim esas ve
usullerinin yasayla düzenlenmesi gerektiği kurala bağlanmıştır. Dolayısıyla,
kamu tüzel kişiliğinin kuruluşunu sağlayacak olan yasada idareye herhangi bir
düzenleme yetkisi tanınması halinde bu yetki; idarenin yasallığı ilkesi
çerçevesinde sınırlayıcı ve tamamlayıcı bir yetki olmak durumundadır.
3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna 4.3.2004 tarih ve 5105 sayılı Kanun ile
eklenen ek madde 9’un birinci fıkrasında “Federasyonlara, talepte bulunmaları
durumunda Merkez Danışma Kurulunun uygun görüşü, Genel Müdürlüğün bağlı olduğu
Bakanın teklifi ve Başbakanın onayı ile idari ve mali özerklik verilebilir.
Federasyonun kuruluşuna ilişkin kararın, Resmi Gazetede yayımlanması ile tüzel
kişilik kazanılır.” kuralı ile bir federasyonun kamu kurumu olarak tüzel
kişilik kazanıp kazanmayacağına ilişkin takdir yetkisi, temel kuralları
konulmadan, ölçüsü belirlenmeden ve sınırları çizilmeden, tümüyle ilgili Bakan
ve Başbakanın onayına bırakılmakta; ayrıca bu şekilde tüzel kişilik kazanmış
olan bir federasyonun, usulde paralellik ilkesi uyarınca yine idari yolla tüzel
kişiliğinin sonlandırılabileceği sonucu yaratılmaktadır. Bu şekildeki bir
düzenleme Anayasa’nın yasama yetkisinin devredilemeyeceğini düzenleyen
7 nci maddesine ve idarelerin yasayla düzenleneceğini belirleyen 123
üncü maddesine aykırı görülmektedir.
Öte yandan, aynı maddenin beşinci fıkrasındaki,
“Özerk federasyonların; genel kurullarının toplanması ve çalışmalarına ilişkin
usul ve esaslar ile kimlerin oy kullanabileceği ve Tahkim Kurulu ile ilişkileri
Genel Müdürlükçe düzenlenecek çerçeve statü ile belirlenir. Özerk
federasyonlarca hazırlanacak ana statü, çerçeve statüye aykırı olamaz.”
kuralı ile, yasa konusu olan bir kamu kurumunun organının oluşumu,
çalışma usul ve esasları ve organlar arası ilişkilerini düzenleme işi merkezi
idarenin içinde yer alan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne devredilmiş olup,
böylece Anayasa’nın yasama yetkisinin devredilemeyeceğini düzenleyen
7 nci maddesi, idarelerin yasayla düzenleneceğini belirleyen 123 üncü
maddesi gözardı edilmiş bulunmaktadır.
Esasen anılan Yasayla bir yandan belirli bir
kamu hizmetini yürütmek üzere kamu kurumu niteliğinde tüzel kişiliğe sahip
özerk bir yapı oluşturulması amaçlanırken, aynı düzenleme içinde, özerk spor
federasyonlarının teşkilatı, genel kurulunun oluşumu, toplanması ve çalışmalarına
ilişkin usul ve esaslarla, özerk federasyonların Genel Müdürlük ile Tahkim
Kurulu arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinin tümüyle denetim yetkisine sahip
olan idareye bırakılmış olması, özerklik ilkesiyle ve Yasanın çıkarılma
amacıyla bağdaşmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 3289 sayılı Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna 4.3.2004 tarih ve
5105 sayılı Kanun ile eklenen ek madde 9’un birinci fıkrasında yer alan,
“Federasyonlara, talepte bulunmaları durumunda Merkez Danışma Kurulunun uygun
görüşü, Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanın teklifi ve Başbakanın onayı ile
idari ve mali özerklik verilebilir. Federasyonun kuruluşuna ilişkin
kararın, Resmi Gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik kazanılır.” kuralı ile
aynı maddenin beşinci fıkrasında yer alan “Özerk federasyonların; genel
kurullarının toplanması ve çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar ile kimlerin
oy kullanabileceği ve Tahkim Kurulu ile ilişkileri Genel Müdürlükçe
düzenlenecek çerçeve statü ile belirlenir. Özerk federasyonlarca
hazırlanacak ana statü, çerçeve statüye aykırı olamaz.” kuralının, Anayasa’nın
yasama yetkisinin devredilemeyeceğini düzenleyen 7 nci maddesine ve
idarelerin yasayla düzenleneceğini belirleyen 123 üncü maddesine aykırı olduğu
kanısına varıldığından, anılan hükümlerin iptali ve öncelikle yürürlüğünün
durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına, dosyanın Anayasa
Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine, dosyada bulunan
belgelerin onaylı birer örneğinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na
gönderilmesine 30.5.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
B- 5105 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile 3289 sayılı Yasaya
eklenen ek 9. maddenin altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarına yönelik
Danıştay Onuncu Dairesinin E.2007/1071 sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü
şöyledir:
“Darüşşafaka Spor Kulübü Derneği vekili Av.
Alpaslan Özen tarafından, Semih Erden isimli oyuncunun transferine onay
verilmesi işleminin iptali ve Semih Erden’in kulüplerinin izni olmadan
transferinin yapılamayacağına karar verilmesi isteminin reddine ilişkin
Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu’nun 26.12.2005 tarih
ve E.2005/25, K:2005/25 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada,
Dairemizce, Türkiye Basketbol Federasyonunun 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna 5105 sayılı Kanun ile
eklenen Ek-9 uncu madde hükümlerine göre özerk federasyon olarak tüzel kişilik
kazandığının tespiti üzerine, anılan maddede, federasyonlar ile kulüpler arasında
çıkacak ihtilaflar hakkında verilecek kararları, ilgililerinin itirazı üzerine
inceleyerek kesin karara bağlama yetkisi ve görevinin “Tahkim Kurulu”na
bırakıldığı, dolayısıyla bu tür uyuşmazlıklarda yargı yoluna başvurma hakkının
engellendiği anlaşılmakla, “tahkim”e ilişkin düzenleme Anayasa’ya aykırılık
yönünden incelenerek gereği görüşüldü:
Anayasanın 9 uncu maddesinde, yargı yetkisinin,
Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı öngörülmüş; yargılamanın
kişiler yönünden gerçek bir güvenceye kavuşturulması amacıyla,
36 ncı maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya
bakmaktan kaçınamaz.” kuralına yer verilmiştir.
Diğer taraftan, Anayasanın 125 inci maddesinde;
“İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Kamu
hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan
uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi
öngörülebilir...” kuralı ile bir yandan idarenin her türlü eylem ve işleminin
yargı denetimine açık olduğu vurgulanmış, devamında da bu genel kuralın
istisnası belirtilmiştir. Anayasanın 155 inci maddesinde ise, “Danıştay, idari
mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı
karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara
da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.” denilmek suretiyle idarenin kamu
hukuku alanındaki işlemleri nedeniyle çıkan uyuşmazlıklara ilişkin olarak idari
yargının görev alanı güvence altına alınmıştır.
Anayasaya aykırılık sorununun çözülebilmesi
için, öncelikle tahkimin idare hukuku alanında uygulanabilirliğinin irdelenmesi
gerekmektedir.
Türk hukukunda tahkim, özel hukuk alanına özgü
bir uyuşmazlık çözme yolu olarak ortaya çıkmakta; idarelerin kamu hukukuna göre
taraf oldukları uyuşmazlıklarda tahkime gidilebilmesinin tek istisnasını ise,
Anayasanın 4446 sayılı Yasa ile değişik 125 inci maddesi kapsamındaki imtiyaz
şartlaşma ve sözleşmeleriyle ilgili uyuşmazlıklar oluşturmaktadır. Belirtilen
istisnanın dışında, idarenin kamu gücünü kullanarak yaptığı işlemlerden doğan
idari uyuşmazlıklar nedeniyle mecburi tahkim yoluna gidilmesi olanağı
bulunmamaktadır.
3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hâkkında Kanunun 4.3.2004 tarih ve 5105 sayılı
Kanun ile eklenen Ek-9 uncu maddenin altıncı fıkrasında, “Özerk federasyonların
ceza veya disiplin kurullarınca verilen kararlara karşı Genel Müdürlük
bünyesinde oluşturulacak Tahkim Kuruluna itiraz edilebilir.” kuralı, aynı
maddenin yedinci fıkrasında, “...Tahkim Kurulu tarafından verilen kararlar
kesindir. Tahkim Kurulunun görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul
ve esasları yönetmelikle belirlenir.” kuralı, sekizinci fıkrasında da “Tahkim
Kurulu, federasyon ile kulüpler; federasyon ile hakemler, federasyon ile teknik
direktör ve antrenörler; kulüpler ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler
ile oyuncular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak ihtilaflar hakkında
yönetim kurulunca verilecek kararlar ile disiplin veya ceza kurulu kararlarını,
ilgililerinin itirazı üzerine inceleyerek kesin karara bağlar.” kuralı
bulunmaktadır.
3289 sayılı Yasanın Ek- 9 uncu maddesi bir bütün
olarak incelendiğinde; özerklik verilen federasyonların tüzel kişilik
kazanacakları, idari ve mali yönden özerk olacakları ve organlarının seçimle
göreve gelecekleri, her türlü kararlarını kendi organları içerisinde alacakları,
bütçelerinin genel kurul tarafından onaylanacağı ve ibra edileceği kurala
bağlanırken; uyuşmazlıkların çözümünde görevli kılınan Tahkim Kurulunun Genel
Müdürlük bünyesinde oluşturulması ve üyelerinin atama yoluyla belirlenmesi
kurala bağlanmıştır.
Anılan yasal düzenleme çerçevesinde, özerk
federasyonların, genel idare içinde yer alan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne
verilen bazı görevlerin daha verimli şekilde yürütülmesi amacıyla kamu hukuku
alanında faaliyet göstermek üzere hizmet yönünden yerinden yönetim ilkesine
göre kurulmuş, tıpkı kamu kurumu niteliğindeki meslek kurumlarına benzeyen kamu
tüzel kişileri oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
Dolayısıyla, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün
ve federasyonların kamu tüzel kişisi olduğunda ve federasyonların tesis
edecekleri işlemlerin idari işlem niteliği taşıdığında ve Tahkim Kurulunun
idari işlemlere ilişkin kullanacağı yetkinin, idari yargının Anayasa ile
korunan görev alanıyla ilgili olacağında kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Bu itibarla, kamu tüzel kişisi olduklarında
çekişme bulunmayan özerk federasyonların, birer idare olarak tesis ettikleri
işlemlerin denetimi ve bu işlemlerden doğan uyuşmazlıkların çözümü için idari
yargı dışında “mecburi tahkim” yolu öngörülmesinin, Anayasanın 9 uncu, 36 ncı,
125 inci ve 155 inci maddelerine aykırılık oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna 4.3.2004 tarih ve 5105
sayılı Kanun ile eklenen Ek- 9 uncu maddesinde yer alan Tahkim Kurulunun, özerk
federasyonların vesayet makamı olarak öngörülen Genel Müdürlük bünyesinde
oluşturulmasına, üyelerinin atama yoluyla belirlenmesine ve Tahkim Kurulunun
görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarının yönetmeliğe
bırakılmasına ilişkin düzenlemenin tahkim kurulunun tarafsızlığı ve
bağımsızlığını sağlamaktan uzak olduğu da ortadadır.
Açıklanan nedenlerle, 3289 sayılı Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna 4.3.2004 tarih ve
5105 sayılı Kanun ile eklenen Ek-9 uncu maddenin altıncı, yedinci ve sekizinci
fıkralarında yer alan “Tahkim Kurulu” ile ilgili düzenlemenin; Anayasanın yargı
erkinin bağımsız mahkemeler eliyle kullanılacağına ilişkin 9 uncu maddesine,
hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36 ncı maddesine, idarenin her türlü
eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğuna ilişkin 125 inci
maddesine ve idari yargının görev alanını güvence altına alan 155 inci
maddesine aykırı olduğu kanısına varıldığından, anılan hükümlerin iptali ve
öncelikle yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne
başvurulmasına, dosyanın Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar
bekletilmesine, dosyada bulunan belgelerin onaylı birer örneğinin Anayasa
Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine 19.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
İtiraz
konusu yasa kurallarını da içeren 5105 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle, 3289
sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna
eklenen ek madde 9 şöyledir:
“Ek
Madde 9 - (Ek:4/3/2004-5105/2 md.)
Federasyonlara, talepte bulunmaları durumunda Merkez Danışma
Kurulunun uygun görüşü, Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanın teklifi ve
Başbakanın onayı ile idarî ve malî özerklik verilebilir. Federasyonun
kuruluşuna ilişkin kararın, Resmî Gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik
kazanılır.
Özerk
olan federasyonlar; organları genel kurulu tarafından seçimle göreve gelen, her
türlü kararlarını kendi organları içerisinde alan, bütçesi genel kurul
tarafından onaylanan ve ibra edilen federasyonlardır.
Özerklikte
aşağıdaki kriterler göz önünde bulundurulur:
a)
Faal sporcu sayısı.
b)
Faal kulüp sayısı.
c)
Spor dalının ülkemiz veya dünyadaki yaygınlığı ve gelişme potansiyeli.
d)
Gelirlerinin giderlerini karşılayabilme yeterliliği.
e)
Spor dalının olimpik olup olmadığı.
f)
Federasyon veya bağlı kulüplerin tesis durumu.
Özerkliği
onanan federasyon, hazırlayacağı ana statü ve buna bağlı talimatlara göre genel
kurulunu ve yetkilendireceği diğer organlarının oluşumunu, görev ve yetkilerini
belirler. Özerk federasyonlar, uluslararası federasyonların öngördüğü kurulları
oluşturmak zorundadır.
Özerk federasyonların; genel kurullarının toplanması ve
çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar ile kimlerin oy kullanabileceği ve Tahkim
Kurulu ile ilişkileri Genel Müdürlükçe düzenlenecek çerçeve statü ile
belirlenir. Özerk federasyonlarca hazırlanacak ana statü, çerçeve statüye
aykırı olamaz.
Özerk federasyonların ceza veya disiplin kurullarınca
verilen kararlara karşı Genel Müdürlük bünyesinde oluşturulacak Tahkim Kuruluna
itiraz edilebilir.
Tahkim Kurulu yedi asıl ve yedi yedek üyeden teşekkül eder.
Üyelerin beşinin hukukçu, ikisinin ise spor alanında bilimsel çalışmalar yapmış
veya sporda idareci, teknik adam ve benzeri görevlerde bulunmuş kariyer sahibi
kişi olmaları şarttır. Üyeler Genel Müdürün teklifi ve Genel Müdürlüğün bağlı
olduğu Bakanın onayı ile altı yıl için görevlendirilirler. Üyeler kendi
aralarından bir başkan seçerler. Tahkim Kurulu tarafından verilen kararlar
kesindir. Tahkim Kurulunun görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve
esasları yönetmelikle belirlenir.
Tahkim Kurulu, federasyon ile kulüpler; federasyon ile
hakemler; federasyon ile teknik direktör veantrenörler; kulüpler ile teknik
direktör ve antrenörler; kulüpler ile oyuncular; kulüpler ile kulüpler arasında
çıkacak ihtilaflar hakkında yönetim kurulunca verilecek kararlar ile disiplin
veya ceza kurulu kararlarını, ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek kesin
karara bağlar.
Özerk
federasyonların gelirleri; katılım payı, tescil, vize, transfer, itiraz, ceza,
yayın, sponsorluk, reklam, yardım, bağış ve benzeri gelirler ile
federasyon bütçesinin öz gelirlerinin %15’ini geçmemek üzere Genel Müdürlük
bütçesinden ayrılacak paydan oluşur.
Özerk
federasyonların gelirleri ana statüsünde belirlenen usul ve
esaslar dahilinde harcanır. Genel Müdürlük bütçesinden özerk
federasyonlara, ilgili branşın alt yapısına ve eğitime ilişkin
projelerinin desteklenmesi amacıyla gerektiğinde kaynak tahsis edilebilir.
Özerk federasyonların tüm gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.
Genel
Müdürlük, özerk federasyonların talebi durumunda, kendisine ait spor
tesislerinin işletilmesini, menkul ve gayrimenkullerini bedelsiz
olarak kırkdokuz yıla kadar federasyonun faaliyetleri için tahsis
edebilir. Söz konusu spor tesisleri ile menkul ve gayrimenkullerin tahsis amacı
dışında kullanılması halinde, tahsis işlemi Genel Müdürlükçe iptal edilir.
Özerk
federasyonların her türlü faaliyet ve işlemleri Genel Müdürlüğün bağlı olduğu
Bakanlığın denetimine tâbidir. Bu denetim sonucunda görevi başında kalmasında
sakınca görülen federasyon başkanı veya yönetim kurulu üyeleri hakkında karar
almak üzere, Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakan, genel kurulu olağanüstü
toplantıya çağırır.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru
kararlarında, Anayasa’nın 7., 9., 36., 123., 125. ve 155. maddelerine
dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
A- Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca,
Tülay TUĞCU, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet
AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket
APALAK, Serruh KALELİ ve
Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün katılmalarıyla E. 2006/118 sayılı
dosyada 5.9.2006 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, öncelikle davada
uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.
Anayasa’nın
152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda
uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa’ya
aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi
olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya
yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa
Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin
görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada
uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik
evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada
olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
Danıştay
Onuncu Dairesi, 5105 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle 21.5.1986 günlü, 3289 sayılı
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna
eklenen Ek Madde 9’un birinci ve beşinci fıkralarının iptalini istemiştir.
Bakılmakta
olan dava, 14.7.2004 günlü, 25522 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü’nün iptali
istemine ilişkindir.
Ek
madde 9’un birinci fıkrası, spor federasyonlarına idari ve mali özerkliğin ne
şekilde verileceği ve ne zaman tüzel kişilik kazanacakları ile ilgili konuları
içermektedir. Başvuran Mahkemenin bakmakta olduğu davanın konusu Çerçeve
Statünün iptali istemine ilişkin olduğundan ek madde 9’un birinci fıkrası
davada uygulanacak yasa kuralı değildir.
Ek
madde 9’un beşinci fıkrasının ikinci tümcesine göre özerk federasyonlarca
hazırlanacak ana statü, çerçeve statüye aykırı olamayacaktır. Başvuran Mahkemede
görülmekte olan davada, özerk bir federasyon tarafından hazırlanmış ana statü
dava konusu edilmediğinden beşinci fıkranın ikinci tümcesi davada uygulanacak
kural değildir.
Bu
nedenlerle Ek madde 9’un birinci fıkrası ile beşinci fıkrasının ikinci tümcesi
mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanacak kural olmadığından bunlara
ilişkin başvurunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine,
Şevket APALAK’ın karşı oyu ve oyçokluğu, kalan bölümlerin
incelenmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
B- Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca,
Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet
ERTEN, Cafer ŞAT, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket
APALAK, Serruh KALELİ ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün katılmalarıyla
E. 2007/48 sayılı dosyada 17.5.2007 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında
da öncelikle davada uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.
Danıştay
Onuncu Dairesi, 5105 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle 3289 sayılı Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanuna eklenen Ek madde 9’un altıncı, yedinci ve sekizinci
fıkralarının iptalini istemiştir.
Danıştay
Onuncu Dairesinde bakılmakta olan dava, bir basketbol oyuncusunun transferi
konusundaki Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu kararının
iptaline ilişkindir.
İtiraza
konu Ek madde 9’un altıncı fıkrasında özerk federasyonların ceza veya disiplin
kurullarınca verilen kararlara karşı Genel Müdürlük bünyesinde oluşturulacak
Tahkim Kurulu’na itiraz edilebileceği öngörülmektedir. Bakılmakta olan davada
özerk federasyonların ceza veya disiplin kurulları tarafından verilmiş bir
karara itiraz edilmesi söz konusu olmadığından bu fıkra davada uygulanacak yasa
kuralı değildir. Bu durumda itiraz başvurusunun bu fıkraya yönelik kısmının
Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine,
Şevket APALAK’ınkarşıoyu ve oyçokluğu, yedinci ve sekizinci
fıkraların esaslarının incelenmesine oybirliği ile karar
verilmiştir.
V- BİRLEŞTİRME KARARI
21.5.1986
günlü, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun’a Yasa’nın 2. maddesiyle eklenen Ek Madde 9’un yedinci ve
sekizinci fıkralarının iptallerine karar verilmesi istemiyle yapılan itiraz
başvurusuna ilişkin E.2007/48 sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat
nedeniyle 2006/118 esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının
kapatılmasına, esas incelemenin 2006/118 esas sayılı dosya üzerinden
yürütülmense, 2.7.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
5105
sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a eklenen Ek Madde 9’un;
1-
Beşinci fıkrasının birinci tümcesine yönelik yürürlüğün durdurulması istemi
5.9.2006 tarihli, E.2006/118, K.2006/29 (Yürürlüğü Durdurma) sayılı,
2-
Yedinci ve Sekizinci Fıkralarına yönelik yürürlüğün durdurulması istemi ise
17.5.2007 tarihli E.2007/48, K.2007/26 (Yürürlüğü Durdurma) sayılı kararlarla
OYBİRLİĞİYLE REDDEDİLMİŞTİR.
VII- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru
kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralları,
dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri
okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Ek Madde 9’un Beşinci Fıkrasının Birinci Tümcesinin
İncelenmesi
Başvuru
kararında, özerk federasyonların genel idare içinde yer alan Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğüne verilen bazı görevlerin daha verimli şekilde yürütülmesi
amacıyla kamu hukuku alanında faaliyet göstermek üzere, hizmet yönünden
yerinden yönetim ilkesine göre kurulan, hizmetle sınırlı olmak üzere kamusal
yetki kullanan ve idarenin bütünlüğü ilkesi uyarınca merkezi idarenin vesayet
denetimine tabi birer kamu kurumu olduklarının anlaşıldığı, Anayasa’da yasayla
düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz
yetki verilemeyeceği, kamu tüzel kişiliğinin kuruluşunu sağlayacak olan yasada
idareye düzenleme yapma yetkisinin idarenin yasallığı ilkesi çerçevesinde
sınırlayıcı ve tamamlayıcı yetki olması gerektiği, bu nedenle kuralın
Anayasa’nın 7. ve 123. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Beşinci
fıkranın iptali istenen birinci tümcesinde, özerk federasyonların genel
kurullarının toplanması ve çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar ile kimlerin
oy kullanabileceği ve Tahkim Kurulu ile ilişkilerinin Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünce düzenlenecek çerçeve statü ile belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Anayasa’nın
123. maddesinde idarenin, kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla
düzenleneceği, kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim
esaslarına dayanacağı ve kamu tüzelkişiliğinin ancak kanunla veya kanunun
açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı belirtilmiştir.
3289
sayılı Yasanın Ek 9. maddesinin birinci fıkrasına göre, spor federasyonlarına,
talepte bulunmaları durumunda Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde
oluşturulan Merkez Danışma Kurulunun uygun görüşü, bu Genel Müdürlüğün bağlı
olduğu Bakanın teklifi ve Başbakanın onayı ile idarî ve malî özerklik
verilebilmekte, Federasyonlar da, kuruluşlarına ilişkin kararın Resmî
Gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik kazanmaktadırlar.
Özerk
spor federasyonları denetim bakımından merkezi idareye bağlıdırlar. Ek Madde
9’un son fıkrasına göre, bu federasyonların her türlü faaliyet ve işlemleri
Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanlığın denetimine tâbidir. Bu denetim
sonucunda görevi başında kalmasında sakınca görülen federasyon başkanı veya
yönetim kurulu üyeleri hakkında karar almak üzere, Genel Müdürlüğün bağlı
olduğu Bakan, genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilir. Bunların Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından öngörülen çerçeve statüye uygun şekilde
hazırlanması zorunlu olup, ceza veya disiplin kurullarınca verilen kararlara karşı
Genel Müdürlük bünyesinde oluşturulacak Tahkim Kurulu’na itiraz edilebilir.
Ek
madde 9’da 5340 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonucunda Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü olimpik branşlarda, federasyonun bir önceki yıl
gerçekleşen gelirlerinin %75’i kadar, olimpik olmayan federasyonlara ise,
%50’si kadar yardımda bulunabilmektedir. Ayrıca Genel Müdürlük,
bütçesinden özerk federasyonlara ilgili branşın alt yapısına ve
eğitime ilişkin projelerinin desteklenmesi amacıyla gerektiğinde kaynak tahsis
edebilmekte ve spor tesislerinin işletilmesini, menkul ve gayrimenkullerini
bedelsiz olarak kırkdokuz yıla kadar federasyonların faaliyetlerine
devredebilmektedir.
Yukarıda
anılan özerk federasyonların kuruluşları, denetimleri,
mali yapıları, ve kararlarına karşı merkezi idare içerisinde
oluşturulan Tahkim Kurulu’na başvurulabilmesi gibi hususlar göz önünde
bulundurulduğunda, bunların hizmet yerinden yönetim kuruluşları oldukları
sonucuna varılmaktadır. Özerk federasyonların hizmet yerinden yönetim ilkesine
göre kurulmaları nedeniyle Anayasa’nın 123. maddesi uyarınca kanunla
düzenlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan
nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 123. maddesine aykırıdır. İptali
gerekir.
Anayasa’nın
123. maddesine aykırı bulunan kuralın ayrıca 7. madde yönünden incelenmesine
gerek görülmemiştir.
Haşim
KILIÇ ve Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşlere katılmamışlardır.
B- Ek Madde 9’un Yedinci Fıkrasının İncelenmesi
Başvuru
kararında, Türk hukukunda tahkimin özel hukuk alanına özgü bir uyuşmazlık çözme
yolu olarak ortaya çıktığı, idarenin kamu hukukuna göre taraf oldukları
uyuşmazlıklarda tahkime gidebilmesinin tek istisnasının Anayasa’nın 125.
maddesi kapsamındaki imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleriyle ilgili uyuşmazlıklar
olduğu, bunun dışında idarenin kamu gücünü kullanarak yaptığı işlemlerden doğan
idari uyuşmazlıklar nedeniyle tahkim yoluna gidilemeyeceği, oysa itiraz konusu
yasa kuralı ile zorunlu tahkim usulünün getirildiği, özerk federasyonların
genel idare içinde yer alan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne verilen bazı
görevlerin daha verimli şekilde yürütülmesi amacıyla kamu hukuku alanında
faaliyet göstermek üzere hizmet yerinden yönetim ilkesine göre kurulmuş, tıpkı
kamu kurumu niteliğindeki meslek kurumlarına benzeyen kamu tüzel kişileri
oldukları anlaşıldığından, özerk federasyonların işlemlerinin idari işlem
niteliği taşıdığı ve idari yargının Anayasa ile korunan görev alanıyla ilgili
olduğunda kuşku bulunmadığı, bu nedenlerle kuralın Anayasa’nın 9., 36.,
125. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz
konusu yedinci fıkrada, “Tahkim Kurulu yedi asıl ve yedi yedek üyeden
teşekkül eder. Üyelerin beşinin hukukçu, ikisinin ise spor alanında bilimsel
çalışmalar yapmış veya sporda idareci, teknik adam ve benzeri görevlerde
bulunmuş kariyer sahibi kişi olmaları şarttır. Üyeler Genel Müdürün teklifi ve
Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanın onayı ile altı yıl için
görevlendirilirler. Üyeler kendi aralarından bir başkan seçerler. Tahkim Kurulu
tarafından verilen kararlar kesindir. Tahkim Kurulunun görev, yetki ve
sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.” denilmiştir.
Anayasa’nın
36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmiş, 125. maddesinin
birinci fıkrasında ise idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı
yolunun açık olduğu, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve
sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası
tahkim yoluyla çözülmesinin öngörülebileceği, milletlerarası tahkime ancak
yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebileceği belirtilmiştir.
Tahkim
genel olarak öğretide, hukuki uyuşmazlıkların, söz konusu uyuşmazlığa taraf
olmayan bağımsız kişi veya kişiler tarafından çözümlenerek karara bağlanması
olarak tanımlanmaktadır. Anayasa’nın 125. maddesindeki tahkim yolu, kamu
idarelerinin tamamen dışında bağımsız kişilerden oluşan ve yasalarla
belirlenmiş hukuki uyuşmazlıkları kesin olarak karara bağlayan bir çeşit özel
yargı yoludur. Tahkim kurullarının verdiği kararlar mahkemeler tarafından
verilen kararlar gibi uygulanabilme niteliğine sahiptir.
İtiraz
konusu fıkrayla düzenlenen “Tahkim Kurulu” ise Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
bünyesinde oluşturulmakta ve üyeleri Gençlik ve Spor Genel Müdürünün teklifi ve
Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanın onayı ile altı yıl için
görevlendirilmektedirler. Bu nedenle, idare içerisinde oluşturulan bu Kurulun,
hukuki uyuşmazlıkların tarafların isteği üzerine, bağımsız kişi veya kişiler
tarafından çözümlenerek karara bağlandığı ulusal ve uluslar arası tahkim
kurulları ile ilgisinin olmadığı açıktır.
Yasakoyucu,
uyuşmazlıkların yargı mercilerine götürülmesinden önceki aşamalarda
çözümlenebilmesi amacıyla kimi kurullar, müesseseler veya başvuru yolları
öngörebilir. Bu durum yasakoyucunun genel kural koyma yetkisinden
kaynaklanmakta olup, anılan yolları öngörüp öngörmemek takdir yetkisi
içerisindedir. Spor alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkları idari olarak
çözümlemek üzere bir kurul oluşturulması, bu kurulun asıl ve yedek üyelerinin
sayısının, niteliklerinin belirlenmesi ve başkan seçme usulünün düzenlenmesi
de yasakoyucunun takdir yetkisi içerisindedir. Bu nedenle fıkranın
birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü tümceleri Anayasa’ya aykırı olmadığından bu
tümcelere yönelik iptal isteminin reddi gerekir.
Ek
9. maddenin yedinci fıkrasının beşinci tümcesinde Tahkim Kurulu tarafından
verilen kararların kesin olduğu belirtilmiştir.
Anayasa’nın
hak arama özgürlüğüne ilişkin 36. maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla
hak arama özgürlüğü, bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel
hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını
sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır. Kişinin uğradığı bir
haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı
haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp
kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu,
yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri
önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur. Öte
yandan, Anayasa’nın 125. maddesinde belirtilen idarenin her türlü eylem ve işlemine
karşı yargı yolunun açık olması ilkesine göre, idari işlemlere karşı yargı
yolu, Anayasa’da belirtilen kimi ayrık durumlar dışında yasalarla
sınırlandırılamaz.
İptali
istenen tümceyle idari bir merci olan tahkim kurulu tarafından verilen
kararlara karşı yargı yolu kapatılmış ve bu kurul tarafından verilen kararların
kesin olduğu belirtilmiştir. Yasakoyucu, taraflara görevli ve yetkili
mahkemeye başvurmadan önce aralarındaki uyuşmazlığı kısa sürede çözmek üzere
idari bir kurula başvurma yükümlülüğünü getirebilir ise de, bu kurulun
kararlarının kesin olması Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen hak arama
özgürlüğüne ve 125. maddesinde belirtilen idarenin her türlü eylem ve
işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğu ilkesine aykırı görülmüştür. Tümcenin
iptali gerekir.
Serdar
ÖZGÜLDÜR, Tahkim Kurulu tarafından verilen kararların kesin olduğunu belirten
kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu görüşüne katılmamıştır.
Ek
madde 9’un yedinci fıkrasının altıncı tümcesine gelince;
2949
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun hükmünde kararnamelerin
ve TBMM İçtüzüğü’nün Anayasa’ya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri
sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla
başka gerekçe ile de Anayasa’ya aykırılık incelemesi yapabileceğinden, iptali
istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 123. maddesi yönünden de inceleme
yapılmıştır.
Anayasa’nın
123. maddesine göre idarenin Yasayla düzenlenmesi gerekmektedir. Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Tahkim Kurulu idare içerisinde yer
almaktadır. Herhangi bir kamu idaresinin yasa ile düzenlenmiş olduğunun kabul
edilebilmesi için söz konusu idarenin ad olarak yasada belirtilmesi yeterli
değildir. Böyle bir düzenlemede temel ilkelerin ortaya konulması, çerçevenin
çizilmesi, sınırsız, belirsiz ve geniş bir alanın yürütmenin düzenlemesine
bırakılmaması gerekmektedir.
Tahkim
Kurulunun görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarının yasa
ile belirlenmesi gerekirken, yedinci fıkranın altıncı tümcesi ile bu konuların
düzenlenmesi Yönetmeliğe bırakılmıştır. Bu nedenle Kural Anayasa’nın 123.
maddesine aykırı görülmüştür. İptali gerekir.
Yedinci
fıkranın Anayasa’nın 9. ve 155. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
C- Ek Madde 9’un Sekizinci Fıkrasının İncelenmesi
Başvuru
kararında,Yedinci fıkra için ileri sürülen gerekçelerle bu fıkranın da
Anayasa’nın 9., 36., 125. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Yukarıda
yedinci fıkranın incelenmesinde belirtilen gerekçelerle, Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Tahkim Kurulunun federasyon ile kulüpler;
federasyon ile hakemler; federasyon ile teknik direktör ve antrenörler;
kulüpler ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile oyuncular; kulüpler
ile kulüpler arasında çıkacak ihtilaflar hakkında yönetim kurulunca verilecek
kararlar ile disiplin veya ceza kurulu kararlarını ilgililerin itirazı üzerine
inceleyerek karara bağlamasında Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir.
Ancak,
Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen hak arama özgürlüğü ve 125. maddesinde
belirtilen idarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olması ilkesi
göz önünde bulundurulduğunda Tahkim Kurulunun itirazları kesin olarak karara
bağlaması Anayasa’ya aykırı görülmüştür. Bu nedenle fıkrada geçen
“… kesin …” sözcüğünün iptali gerekir.
Kuralın
Anayasa’nın 9. ve 155. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
Serdar
ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.
VIII- İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
Anayasa’nın
153. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Kanun, kanun hükmünde kararname veya
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal
kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken
hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca
kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden
başlayarak bir yılı geçemez" denilmekte, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 53. maddesinin dördüncü fıkrasında da bu
kural tekrarlanmaktadır. Maddenin beşinci fıkrasında ise, Anayasa
Mahkemesi’nin, iptal halinde meydana gelecek hukuksal boşluğu kamu düzenini
tehdit veya kamu yararını ihlal edici mahiyette görmesi halinde yukarıdaki fıkra
hükmünü uygulayacağı belirtilmiştir.
İptal
edilen Yasa kurallarının doğuracağı hukuksal boşluk, kamu yararını bozucu
nitelikte görüldüğünde gerekli yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla iptal
kararının, Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe
girmesi uygun görülmüştür.
IX- SONUÇ
21.5.1986 günlü, 3289 sayılı Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a 4.3.2004 günlü, 5105
sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesiyle eklenen
Ek Madde 9’un:
A- Beşinci fıkrasının birinci tümcesinin
Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ ile
SerdarÖZGÜLDÜR’ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B- Yedinci fıkrasının;
1-Beşinci tümcesinin Anayasa’ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün karşıoyu veOYÇOKLUĞUYLA,
2- Altıncı tümcesinin Anayasa’ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
3- Kalan kısmının Anayasa’ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
C- Sekizinci fıkrasının;
1- Sonunda yer alan “… kesin …”
sözcüğünün Anayasa’ya aykırı olduğuna
ve İPTALİNE, SerdarÖZGÜLDÜR’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- Kalan kısmının Anayasa’ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
D- Beşinci fıkrasının birinci tümcesinin
iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan fıkranın son tümcesinin de, 2949
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
E- Beşinci fıkrasının birinci
tümcesi, yedinci fıkrasının beşinci ve altıncı tümceleri ile sekizinci
fıkrasının sonunda yer alan “… kesin …” sözcüğünün iptal edilmesi
nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden,
Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları
gereğince, bu sözcük ve tümcelere ilişkin İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ
GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE
GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2.7.2009 gününde karar verildi.
Haşim
KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet
AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Serruh KALELİ, Zehra Ayla
PERKTAŞ
KARŞIOY
GEREKÇESİ
1-
Anayasa’nın “Gençliğin Korunması” başlıklı 58. maddesinde “Devlet, istiklal ve
Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin ışığında, Atatürk ilke
ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve
gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır…” denilmekte; “Sporun geliştirilmesi”
başlıklı 59. maddesinde ise “Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve
ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik
eder. Devlet başarılı sporcuyu korur.” hükmü öngörülmektedir. Esasen bu iki
madde Anayasa’da “Gençlik ve Spor” üst başlığı ile düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yine
Anayasa’nın 123. maddesinde “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve
kanunla düzenlenir…” denilmekte ve maddenin gerekçesinde de “…Maddede idarenin
kuruluş ve görevleri bakımından bir bütün olduğu ilkesi getirilmek suretiyle,
Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milliyetiyle bölünmez bütünlüğünün de bir
sonucu olarak, idarenin yerine getirdiği çeşitli görevleriyle bu görevleri
yerine getiren kuruluşlar arasında birlik sağlanmaktadır. Dolayısıyla,
nitelikleri gereği bazı ayrı tüzel kişiler eliyle görülmek yoluna gidilse de,
idarenin bütünlüğü ilkesinin gereği olarak bunlar denetime bağlı kalacaklardır.
Ayrıca, bu tür kamu tüzel kişileri için, Anayasa ve kanunlarda özel hüküm bulunmayan
durumlarda, Anayasa’nın idareye ilişkin genel ilke ve hükümleri
uygulanacaktır…” şeklinde açıklama yer almaktadır.
Anayasa’nın
128. maddesinde de “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel
kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları
kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer
kamu görevlileri eliyle görülür…” hükmü öngörülmektedir.
21.5.1986
tarih ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun’un bir bütün halinde incelenmesi ve özellikle 4, 18, 19, 20, 30,
31 ve Ek 1. maddelerinin birlikte değerlendirilmesinde; Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü’nün bir hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluşu olup, genel idare
kapsamı içinde bulunduğu, ancak bu Genel Müdürlüğün “Ana Hizmet Birimleri”
arasında gösterilen “Spor Federasyonu Başkanlıkları”nın klâsik bir Devlet
Dairesi statüsünde olmayıp, federasyon başkanlarının seçimle göreve gelip fahri
olarak bu görevi sürdürdükleri, spor federasyonlarının sıkı denetimine tabi
spor kulüplerinin Dernekler Kanunu’na göre teşekkül ettikleri, spor
federasyonlarının kurulları ile buralarda görev alacak kişilerin de karma bir
yapı gösterip, bunların büyük çoğunluğunun kamu görevlisi statüsünde olmadığı,
dolayısıyla itiraz konusu 3289 sayılı Kanun’un Ek 9. maddesinin beşinci
fıkrasının 1. tümcesinde ifadesini bulan “özerk federasyonların” klâsik
bir devlet dairesi (genel idare birimi) olarak nitelendirilmesine imkân
olamayacağı, esasen Anayasa’nın 58. ve 59. maddelerinin Devlet’e yüklediği
yükümün yasal bazda bir yansımasından ibaret olan bu düzenleme biçimi
dolayısıyla, gerçekte özel hukuk alanına dahil oldukları aşikar olan
bu oluşumların bir hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluşu olarak
değerlendirilebilmeleri imkânı olmadığı açıktır.
2-
Özerk federasyonların ifa ettikleri görev ve buralarda görevlendirilen
kişilerin statü ve konumları birlikte değerlendirildiğinde; ortada Anayasa’nın
128. maddesinin birinci fıkrasında ifadesini bulan “genel idare esaslarına göre
kamu hizmetlerini yürütmekle yükümlü bir
Devlet kuruluşu”nun bulunmadığı kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesi’nin
konuya ilişkin kararlarından da aynı sonucu çıkarmak mümkündür. Anayasa
Mahkemesi bir kararında “…Anayasa’nın 125. maddesinin dördüncü fıkrasında geçen
‘esaslar’ sözcüğü ile 128. maddesinin birinci fıkrasında geçen ‘genel
idare esasları’ deyimi, kamu görevinin anayasal dayanağıdır… Önemi ve
değeri nedeniyle Devletin başlıca görevleri ‘genel idare esasları’na göre
yürütülmektedir. ‘Genel idare esasları’na göre yürütülen kamu
hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerde kadro esastır. Bu
hizmetlerin yapısal ve işlevsel özellikleri, onu diğer hizmetlerden ayırır. Bu
görevlerde bulunan kimseler, yasaların güvencesi altındadır. Anayasa’nın 128. maddesinde
genel idare esaslarına göre yürütülen kamu hizmetlerine ilişkin asli ve sürekli
görevlerin ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri tarafından yerine
getirileceği belirtilmiştir. Bu görevlerin kadroya bağlanması dışında,
merkezi idare ile statüer bir ilişki içinde olması ve kamu gücünün
kullanılması biçiminde özellikleri görülmektedir…” şeklinde konuya açıklık
getirmiştir. (Any. Mah.nin 9.2.1993 tarih ve E.1992/44, K.1993/7 sayılı
kararı; AMKD., Sayı:29, s.273-275)
Yine
Anayasa Mahkemesi, 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
23.5.1987 tarih ve 3332 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinin iptali istemiyle
açılan davaya ilişkin kararında, Devlet Yatırım Bankası’nda çalışanların statü
ve özlük hakları konusunda Bakanlar Kurulu’nun yetkili kılınmasına ilişkin
kuralla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmıştır: “…İddianın yerinde olup
olmadığına karar verebilmek için sözkonusuBanka personelinin niteliğini
belirtmek gerekir. Bilindiği gibi kamu bankaları tıpkı
bankacılık sektöründe faaliyet gösteren özel sektör bankaları gibi kredi ve
mevduat işlemlerine dönük faaliyette bulunmakta ve özel sektör bankaları ile
yoğun bir rekabet içinde çalışmaktadır. Adı geçen sektörde özel işletmecilik
esasları hâkimdir. Bu nedenle, banka personelinin hizmetini ‘genel
idare esaslarına göre’ yürütülen kamu hizmetlerinden saymaya imkân yoktur. Dolayısıyla,
adı geçen Banka personelinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri,
hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin Bakanlar
Kurulu Kararı ile belirlenecek ilkeler çerçevesinde düzenlenmesinde Anayasa’nın
128. maddesine herhangi bir aykırılık yoktur…” (Any.Mah.nin 21.1.1988 tarih ve
E.1987/11, K.1988/2 sayılı kararı; AMKD., Sayı:24, s.30)
Bu
iki karar çerçevesinde yapılan değerlendirme ışığında da; Anayasa’nın 58. ve
59. maddelerinin somutlaştırılması çerçevesinde bir hizmet yönünden yerinden
yönetim kuruluşu olarak teşkilatlandırılan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün
murakabesine tâbi “özerk federasyonlar”ın ifa ettikleri hizmetin
“Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu” bir kamu
hizmeti şeklinde nitelendirilebilmesi mümkün olmadığı gibi; bu federasyonlarda
görevlendirilen kişileri Anayasa’nın 128. maddesi kapsamında memur veya diğer
kamu görevlisi olarak kabul etmeye de imkân yoktur. Dolayısıyla, özerk
federasyonların 3289 sayılı Kanun çerçevesindeki statüleri göz önüne
alındığında; yapıları, idareyle ilişkileri ve yerine getirdikleri görevlerin
niteliği, bunların bir kamu kurumu olarak kabulüne ve ifa ettikleri hizmeti
kamu hizmeti saymaya imkân tanımamaktadır. Bu durumda, itiraz konusu Ek 9.
maddesinin beşinci fıkrasının 1. tümcesinin Anayasa’nın 7., 123. ve 128.
maddelerine aykırılığı söz konusu değildir ve özerk federasyonların
işlevlerinin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nce düzenlenecek “Çerçeve statü”
ile belirlenmesinde Anayasal bir sorun bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, kuralın iptali isteminin reddi gerektiği sonucuna vardığımızdan;
iptale ilişkin çoğunluk kararına katılamıyoruz.
Haşim KILIÇ, Serdar
ÖZGÜLDÜR
KARŞIOY
GEREKÇESİ
1-
İtiraz konusu Ek 9. maddenin yedinci ve sekizinci fıkralarında, Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulacak “Tahkim Kurulu” düzenlenmekte ve bu
Kurul’un özerk federasyonların ceza veya disiplin kurullarınca verilen
kararlara karşı yapılacak itirazları “kesin olarak” karara bağlayacağı hüküm
altına alınmaktadır.
Türk
hukukunda “Tahkim” özel hukuk alanına özgü bir uyuşmazlık çözme yolu olarak
ortaya çıkmış; Anayasa’nın 125. maddesinde yapılan değişiklikle de kamu
hizmetleriyle ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde, bunlardan doğan
uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesine imkân
tanınmıştır.
Tahkim
Kurulu’nun kanunda öngörülen yapısı ve ifa ettiği işlev itibariyle, yukarıda
yapılan genel açıklamalar çerçevesinde bu Kurul’un bir kamu idaresi olarak
nitelendirilebilmesi mümkün olmadığı için, Kurul’un kararlarını “idari işlem”
kabul etmeye de imkân yoktur. Artık tüm spor branşları uluslararası
camiada örgütlenmiş ve neredeyse bu konularda küresel kural ve normlar egemen
olmuş bulunmaktadır. Spor müsabakaları ve sportif faaliyetlerin kendine özgü
kurallarının bulunuşu, bunların yürüyen ve süregelen özellikleri, zamana
yayılan ve uzun bir sürece dayalı bir yargısal denetime elverişli olmayan, çok
kısa sürede çözüm gerektiren yapıları dikkate alındığından; bu faaliyetler
nedeniyle oluşabilecek ihtilafların “kamu hukuku” ya da “salt özel hukuk”
alanlarına girdiği ve bunlara has yargısal denetime tâbi tutulmaları gerektiği
tezi çok sağlam argümanlara dayanmayacaktır. Şu halde, kendine özgü
bir hukuki durum teşkil eden sportif faaliyetler dolayısıyla doğabilecek
ihtilaflara, kendine özgü bir çözüm mekanizmasının (tahkim) öngörülmesinde
Anayasal bir engel bulunmamaktadır. Esasen, neredeyse tüm uluslararası spor
dallarındaki ihtilaflarında tahkim usulü benimsenmiş
ve uygulanagelmektedir. Anayasa’nın 58. ve 59. maddelerindeki özel
düzenlemeleri dikkate alan yasakoyucunun, sporun kendine özgü özelliğini
dikkate alarak, uyuşmazlıklarda “tahkim” usulünü öngörmesi Anayasa’ya aykırı
değildir.
2-
Tahkim Kurulu kararlarının “kesin” olduğuna ilişkin kuralların da Anayasa’ya
aykırı bir yanı yoktur. Anayasa’nın 58. ve 59. maddelerindeki düzenlemeler,
sporun belirtilen özelliği ve evrenselliği ve bu konudaki uluslararası
sözleşmeler ile bunların öngördüğü kurallar dikkate alındığında; kurallarda
belirtilen yargı kısıntısının Anayasa’nın 36. maddesiyle ters düştüğü de
söylenemez. Herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahip olduğunu öngören ve “hak arama hürriyeti” başlığı altında
düzenlenen Anayasal düzenlemenin davanın somutunda uygulanabilmesi için, ortada
özel ya da kamu hukuku alanına giren bir hukuki
uyuşmazlığın sözkonusu olması gerekir. Oysa yukarıda açıklandığı
üzere, “spor”un kendine özgü konumu, olağan hukuk yolları yerine bu alana has
çözüm yollarının bulunmasını gerektirmektedir. Nitekim uluslararası spor
camiası da bu çözüm yollarını olağan mahkemeler dışında, spor tahkim kurulları
ve spor tahkim mahkemelerinde bulmuştur.
Dolayısıyla,
özerk federasyonların sporla ilgili uyuşmazlıklar nedeniyle verdikleri
kararların Tahkim Kurulu’nda görüşülerek “kesin” olarak sonuçlandırılması, âlelade bir
hukuki ihtilafın çözümü mahiyetinde değerlendirilemez. Bu hukuki yaklaşımın
ışığında, sportif ihtilafların Tahkim Kurulu’nda kesin karara bağlanmasında
Anayasa’nın 36. maddesine aykırı bir yön yoktur.
Açıklanan
nedenlerle, bu yöndeki kuralların iptali isteminin reddi gerektiği kanısında
olduğundan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılamıyorum.
Serdar
ÖZGÜLDÜR