5 Aralık 2014 Cuma

Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu Kapılarını Kapadı

Habertürk'ten Murat Ağca'nın haberine göre, bir yılda 63 sporcusu doping cezası alan Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu, çareyi kendi kararıyla tüm uluslararası yarışmalardan çekilmekte buldu. Türk sporcular, doping skandalları bitene kadar yarışmayacak.

Federasyon Başkanı Niyazi Kurt, 26 Kasım tarihindeki yönetim kurulu toplantısında Türk sporcuların 2015 yılındaki Avrupa ve Dünya şampiyonalarında  yarışmamalarına yönelik karar aldıklarını ve bu karar alınmadan önce Spor Genel Müdürlüğü ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’ne (TMOK) bilgi verildiğini ifade etmiş.

HUKUKA AYKIRI KARAR

Federasyonun bu kararı hukuka aykırıdır.

Federasyonun böyle bir yetkisi bulunmamaktadır. Federasyonun Disiplin ve Ceza Talimatı'na göre, doping yapan sporcuya, bu sporcunun antrenörüne ve kulübüne ceza verilebilir. Federasyonun yarışmalardan çekilme ve doping kullanmayan sporcuları cezalandırma yetkisi yoktur.

Federasyon, öncelikle dopingle mücadele yöntemlerini hayata geçirmelidir. Federasyon sporcuları, antrenörleri, kulüp yöneticilerini ve hatta aileleri dopingin zararları ve hukuki sonuçları hakkında bilgilendirmelidir.

Ne yazık ki bu federasyon, dopingle mücadelede istenen düzeye erişmedi. Bu konuda özel çabası da yok. Bunun en açık göstergesi, federasyonun Internet sitesi. Sitede "Dopingle Mücadelemiz" başlıklı bir sayfa var ancak sayfa boş. Sayfada tek satır açıklama yok.

Internet sitesi tek gösterge de değil. Federasyon, dopingle mücadelede geri adım atmış. Federasyonun 2007 yılında yayınlanan Ana Statüsü'nde "Sağlık ve Doping Kurulu" kurulması öngörülmüşken, 1 Ekim 2014 tarihinde yayınlanan yeni Ana Statü'de doping ifadesine rastlanmıyor. Federasyon, dopingle mücadeleyi görevleri arasında görmemiş. Doping Kurulu'nu ortadan kaldırmış.

Hukuki altyapıyı sağlamaktan imtina eden bir federasyon, dopingle mücadele edebilir mi? Üstelik bu federasyon sabıkalı bir federasyon. Her yıl doping skandallarına ev sahipliği yapan, doping sebebiyle hayatlarını kaybeden sporculara lisans veren bir federasyon.

Türkiye'deki federasyonlar arasında dopingle mücadeleye en fazla önem vermesi gereken Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu sadece disiplin talimatına sert cezalar koyarak ve uluslararası yarışmalara katılmayarak dopingi ortadan kaldırabileceğini düşünüyor.

Federasyon, yarışma öncesi ve sonrası doping kontrollerini gereği gibi yaparsa temiz sporcuları belirleyebilir ve bu sporcuları uluslararası turnuvalara götürebilir. Bir ihtimal, uluslararası turnuvalarda da doping olayları meydana gelirse, doping yapan sporcuları cezalandırır. Federasyon bütün camiayı ülke sınırları içine hapsedemez.

Federasyon, sahip olmadığı bir yetkiye dayanarak uluslararası turnuvalara katılmama kararı alamaz. Bu karar sakattır. Doping kullanmayan sporcular bu kararın iptali için hukuki yollara başvurmalıdır.

Bu konudan bağımsız olarak, iki hususa daha değinmek isterim.

Federasyonun ceza talimatında, doping cezaları arasında para cezaları da bulunmaktadır. Bu tür bir ceza sadece Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu'na özgüdür. Ağır para cezalarına rağmen bir senede 63 doping olayı tespit edilmişse, vücut geliştirme sporunun yapısı gözden geçirilmelidir.

Federasyon, doping ihlali yapan sporcunun antrenörüne ve kulübüne de ceza vermektedir. Bu cezalar, antrenörün ve kulübün kusuruna bakılmaksızın, doğrudan verilmektedir. Federasyon, WADA Kodu (2009 ve 2015 versiyonları), Uluslararası Dünya Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu'nun Doping Kuralları ve Türkiye Dopingle Mücadele Talimatı'nda olmayan bir objektif sorumluluk getirmiştir. Bu düzenlemeler hukuka aykırıdır. Antrenör ancak sporcusuna doping maddesi temin etmesi veya bunun ticaretini yapması halinde cezalandırılabilir. Antrenör, sırf sporcusu doping ihlali yaptığı için cezalandırılamaz.

Her ne kadar Antrenör Eğitim Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle, çalıştırdığı sporcunun yasaklı madde kullandığının belirlenmesi durumunda sporcuyu çalıştıran antrenör veya antrenörlerin lisansının bir yıl süreyle, tekrarı halinde beş yıla kadar geçersiz sayılacağı öngörülmüş olsa da, bu düzenlemenin hukuka uygunluğu tartışmalıdır. Kusuru olmadan cezalandırılan bir antrenör bu düzenlemenin iptal edilmesini sağlayabilir.

Üstelik federasyonun disiplin talimatı, Antrenör Eğitim Yönetmeliği'ne iki açıdan aykırılık teşkil ediyor.
a) Disiplin Talimatı'nda antrenörlere doğrudan ceza verilmesi öngörülüyor. Oysa Antrenör Eğitim Yönetmeliği, yasaklı madde kulanan sporcuyu çalıştıran antrenörün veya antrenörlerin lisansının, ilgili federasyonun teklifi ve Genel Müdürün onayı ile geçersiz sayılabileceğini öngörüyor. Diğer bir deyişle, federasyon antrenörlere doğrudan ceza veremez. İlgili antrenörün ceza alması için Genel Müdür'e teklifte bulunabilir. Son sözü Genel Müdür söyler. Genel Müdür, antrenöre ceza verilmesine onay vermez ise, antrenör cezalandırılamaz.
b) Federasyon, antrenörlere para cezası veriyor. Antrenör Eğitim Yönetmeliği'nde, WADA Kodu'nda ve Türkiye Dopingle Mücadele Talimatı'nda para cezaları öngörülmüyor. Antrenörlere para cezası verilemez. Aynı şekilde sporculara ve kulüplere de para cezası verilemez.

Federasyonun kulüplere yaptırım uygulaması da hukuka aykırıdır. Antrenörün kusuru yoksa, kulüp de sorumlu tutulamamalıdır. Kulüpler ancak organize doping olaylarından sorumlu tutulabilmelidir.

TÜM FAALİYETLER ASKIYA ALINMALI!

Federasyon, sporcuları uluslararası turnuvalara göndermeyerek olası uluslararası skandalları engellemeye çalışıyor. Peki Türkiye'deki yarışmalar ne olacak? Neden bu turnuvalar iptal edilmedi? Neden sporcuları cezalarla korkutmak yerine onları eğitmek akıllara gelmedi? Neden doping skandalları ile ilgili soruşturma açılmadı? Neden sporcular, antrenörler, kulüp ve federasyon yöneticileri soruşturulmadı? Olayın tüm boyutları ortaya konulmadı?

Federasyon, uluslararası turnuvalara katılmayarak dopingle mücadele etmeyi düşünüyorsa, öncelikle samimi olmalıdır. Federasyon, mevzuatın turnuvalara gitmeme yetkisi verdiğine inanıyorsa, doping olayları ile ilgili soruşturma bitmeden ve ilgili sporcular, antrenörler, kulüp ve federasyon yöneticileri cezalandırılmadan hiçbir turnuva düzenlememelidir. Türkiye'deki vücut geliştirme organizasyonlarını, soruşturma bitene kadar askıya almalıdır. "Dışarıda rezil olmayalım" görüşü adam kandırmadır. Öncelikle ülke içindeki doping olayları engellenmelidir.

FEDERASYON GİDİCİ Mİ?

Bu federasyon, Avrupa ve Dünya Şampiyonası'na katılmama kararı alarak dopingle mücadelede ne kadar yetersiz olduğunu itiraf etti.

Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü federasyonun bu kararını iyi değerlendirmelidir. Sportif Değerlendirme ve Geliştirme Kurulu (SDGK) en kısa zamanda federasyonun dopingle mücadeleye ilişkin tedbirleri hakkında bir rapor hazırlamalıdır. Büyük ihtimalle, bu federasyonun gerekli tedbirleri almadığı yönünde bir rapor yazılacaktır. Uluslararası turnuvalara sporcu göndermemek bir tedbir değildir. Tedbir, sporcuların doping yapmasını engellemeye yönelik olmalıdır. Ülke sınırları içinde doping yapılmasını engellemeyen federasyon, gerekli tedbirleri aldığını iddia edemez.

SDGK'nın olumsuz raporundan sonra sıra Gençlik ve Spor Bakanı'na gelecek. Bakan, federasyon başkanını görevden alabileceği gibi (Spor Genel Müdürlüğü Federasyon Başkanları Seçim Yönetmeliği md. 11), federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında karar almak üzere federasyon genel kurulunu olağanüstü toplantıya  davet edebilir (Ana Statü md. 20 ve Bağımsız Spor Federasyonlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik md. 10).

Her halükarda Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu'nu zor günler bekliyor. "Beklemeli" demek daha doğru olur. Spor teşkilatının bu federasyona karşı duruşunu bilmiyoruz. Federasyon yönetim kurulu kararı desteklenebilir ve federasyon aynı tas aynı hamam yönetilebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder