15 Haziran 2014 Pazar

Aylin Nazlıaka'dan Ankaragücü Hakkında Soru Önergesi

CHP milletvekili Aylin Nazlıaka, Ankaragücü ile ilgili yolsuzluk iddialarını TBMM gündemine getirmeye çalışıyor. Nazlıaka bu konuda yeni bir soru önergesi verdi.

Soru önergesi metnini aşağıda paylaşacağım.

Nazlıaka, borçları yüzünden küme düşürülen Ankaragücü'ne haksızlık yapıldığı görüşünde. Ankaragücü ligden düştüğü için Ankara'nın da ekonomik zarara uğradığını iddia ediyor.

Sayın milletvekili, Ankaragücü'nün darbecilerin emriyle 1. Lig'e geri döndüğünü bilmiyor mu? O kararı savunuyor mu? Neden soru önergesinde bu duruma değinmedi? Ankaragücü uzun süre devletin, askerin gücüne sırtını dayamıştı. Rüzgar ters yönden esmeye başlayınca tepetaklak yuvarlandı.

Nazlıaka'nın Ankaragücü olayına objektif bakmasını beklerdim ama kulübün darbeci geçmişinden bahsetmemeyi tercih ederek, tek derdinin Ankara takımlarını savunmak olduğunu gösterdi.

Nazlıaka'nın soru önergesindeki altıncı soru ise evlere şenlik. Nazlıaka, bu bölümde "Türkiye Futbol Federasyonu'nun futbolda şike, usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları konusunda gösterdiği hassasiyet(in) bilin(diğini)" iddia ediyor.

TFF'nin şikenin üzerini nasıl kapattığını bütün dünya biliyor. CAS, Beşiktaş kararında, "TFF kurullarının bir şekilde Tayfur Havutçu ve Serdal Adalı'ya ceza vermediğini"nazik şekilde ifade etti. Sayın Nazlıaka bizimle dalga geçiyor.

Sayın Nazlıaka çok iyi bilmektedir ki, TFF'nin şike ve yolsuzluk iddialarını ciddiye almaması öncelikle Ankaragücü'nün işine yaramıştır.

13 Kasım 2001 tarihinde oynanan Galatasaray-Ankaragücü maçı için Ankaragücü takımının futbolcularına teşvik primi gönderildiği iddia edilmiş ve bu durum TBMM Komisyon raporuna yansımıştı. Bu iddialar TFF tarafından yine halı altına silkelenmişti.

Sayın Nazlıaka'ya TBMM raporunun ilgili bölümlerini hatırlatmak isterim.

"Erman TOROĞLU (Eski hakem)
Kendi duyumlarına göre, en son teşvik iddiasında teşvik olduğunu, yani Ankaragücüne para geldiğini, Milli Takım Teknik Direktörü Ersun YANAL’ın bu işin ne kadar içinde olduğunu bilmediğini, olayda teşvik primini gönderenden hiç bahsedilmemesini hayretle karşıladığını, teşvik primini gönderenin Aziz Yıldırım olduğunun söylendiğini, bunun gibi Türkiye’de olan her çapta, 1. 2. 3. lig ve amatör kümelerde bu olayların yaşandığını, teşvik primi genel olarak maça çıkarken futbolculara geldiğini, olaydan haberi olan futbolcuların takım arkadaşlarına, arkadaşlar mal geldi yatıyor diyerek, maça çıkıp oynadıklarını, maç bitiminde paranın elden dağıtıldığını, aldıkları paradan herkesin masöre, malzemeciye de verdiğini, sistemin bu olduğunu, kulüp yönetiminin bu olaydan haberinin olamayacağını,eğer olursa paranın yarısına yönetimin el koyacağını, şike ve teşvik konusunda kanaate dayalı karar verilebilmesi gerektiğini, hakemin, gözlemcinin ve temsilcilerin aynı yönde karar vermeleri durumunda şike veya teşvik yapılmıştır kararının verilebilmesi gerektiğini,

Levent Seyit DOĞAN (Eski Ankaragücüspor Kulübü Yöneticisi)
Telegol programında duyumlarını söylediğini,

Serhat Ulueren (Star TV Spor Müdürü)
Ankaragücünün eski oyuncusu Cafer AYDIN’ın 21 Kasım saat 20:00’de kendisini arayarak, “Türkiye’de teşvik primi mi arıyorsunuz? İlk önce gideceğiniz kişi Ersun YANAL’dır.”dediğini, Cafer AYDIN’ın daha sonraki konuşmalarında ise kendisine 13 Mayıs 2001 tarihinde oynanan Galatasaray-Ankaragücü maçından bir hafta sonra para geldiğini, paranın kimden gelip kimler tarafından nasıl dağıtıldığını bildiğini, ancak canlı yayında açıklayacağını söylediğini, kendisinin de bunları kaydederek yayınladığını, daha sonra aldığı istihbarata göre, Ankaragücüne 500 bin dolar para geldiğini, paranın Ersun Hocanın evinde beklediğini, futbolcuların paylarının maçtan 10 gün sonra dağıtıldığını, personelin payına düşen kısmın ise 1,5 ay boyunca Ersun Hocanın evinde bekletildiğini,
Aldığı istihbarata göre,  Galatasaray -  Ankaragücü maçında,  Ankara gücüne 500 Bin dolar para geldiğini,  paranın Ersun Yanal’ın evinde beklediğini,  futbolcuların paylarının maçtan 10 gün sonra dağıtıldığını,  personelin payına düşen kısmın ise, 1, 5 ay boyunca Ersun Yanal’ın evinde bekletildiğini ifade etmiştir.

Cafer AYDIN (Futbolcu)
Telegol programında, Galatasaray maçından sonra kendilerine, bir zarfın içinde prim verildiğini söylediğini, bu parayı kulübün mü verdiğini yoksa dışarıdan mı geldiğini bilmediğini, esasen Türkiye’de teşvik primi olduğuna inandığını, dört büyüklerin zaman zaman teşvik primi verdiklerini, geçmiş yıllarda, iyi oynaması için aracıların kendisine para teklif ettiğini, ancak bunu reddettiğini, teşvik priminin önlenmesi için futbolcuların alacaklarını zamanında ve tam olarak almalarının gerektiğini, sözleşmelerin gerçek rakamlar üzerinden yapılmasının şart olduğunu,"

ifade etmiştir.

Yukarıdaki isimlerin kamuoyunda yer almak ve reyting toplamak için yalan söyledikleri iddia edilebilir. O zaman dönemin Komisyon üyesi milletvekillerinin tespitlerini dikkate almak gerekir.

CHP'li milletvekilleri Ahmet Ersin, Mehmet Küçükaşık ve Mesut Değer komisyon raporunda yer alan karşıoy yazılarında aşağıdaki ifadeleri paylaştılar:

"Telegol programında Cafer AYDIN'ın açıklamaları karşısında sadece bir soruşturma ile yetinilmiş, bir karar verilememiştir."

"Cafer AYDIN'ın şike ile ilgili açıklamalar yaptıktan sonra "BENİ VURACAKLAR" demesi ve kimsenin açıkça konuşmaya yanaşmaması ve komisyonumuzun Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda değişiklik yapılarak "gizli tanık"ın sporda da kullanılmasını önermesi bunun en büyük kanıtıdır."

Görüldüğü üzere, Ankaragücü sadece darbecilerin desteğini alan bir kulüp değil, aynı zamanda teşvik primi konusunda kamuoyu gündemine oturmuş ancak olayın örtbas edilmesi ile adı temizlenen bir kulüptür. Dönemin CHP milletvekilleri de bu duruma işaret etmiştir.

Sayın Nazlıaka, bir konuda haklıdır. Ankaragücü'ne haksızlık yapılmıştır. Doğru! Kurallar sadece bu kulüp için uygulanmıştır. Finansal fair-play kuralları gereği cezalandırılması gereken onlarca kulüp varken, ilk kurban Ankaragücü olmuştur. Ancak bu uygulama, Ankaragücü'nün hak etmediği bir ceza aldığı anlamına gelmez.

Nazlıaka, Ankaragücü'nü korumak yerine, yolsuzluğa karışmış bütün kulüplerin ve yöneticilerinin cezalandırılması için çaba harcamalıdır. Ankaragücü ile ilgili sorulan sorular, CHP'nin yönettiği il ve ilçelerde faaliyet gösteren kulüpler için de sorulmalı ve bu kulüpler de soruşturulmalıdır!

Aylin Nazlıaka'nın soru önergesindeki her bir soru için sayfalarca yorum yapılabilir.

Soru önergesi aşağıdadır:

"09/04/2012 Tarih ve 7/6193 Esas Numaralı soru önergemde MKE Ankaragücü Spor Kulübü'nde geçmiş yönetimler döneminde yaşanan yolsuzluk iddiaları yer almakta ve bu iddialara yanıt istenmektedir. Önemli yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının yer aldığı bu önergem yanıtlanmamıştır. Bu durum Hükümetinizin sporumuza ve Ankaragücü'ne bakış açısını ortaya çıkaran önemli bir göstergedir.

Bu bağlamda;

MKE Ankaragücü Spor Kulübü kentiyle özdeşleşmiş, taraftarıyla bütünleşmiş, başta Ankara 19 Mayıs Stadyumu olmak üzere Türkiye'nin tüm futbol sahalarına 102 yıllık tarihiyle kök salmış gerçek bir futbol hikayesidir. Ankaragücü, Türkiye'de kuruluşundan itibaren futbolliglerinde birinci ligde en çok yer alan dördüncü takımıdır.

Şampiyonluğa oynayan takımlar bile tribünleri zor doldururken Ankara'nın dört bir yanından dişinden, tırnağından arttırdığı bilet parasıyla her maç 19 Mayıs Stadyumu'nu dolduran 1 O binlerce insan hem gerçek futbol taraftarlığının bir örneği hem de Ankaragücü sevgisinin tribünlerdeki yansımasıdır.

Ankara'nın en önemli marka değerinden ve sembollerinden biri olan MKE Ankaragücü Spor Kulübü zor bir dönemden geçmektedir. Daha önceki soru önergernde de belirttiğim gibi; Ankaragücü, 2011-2012 Futbol Sezonunu şöyle tamamlamıştır: Kulüp yüksek meblağlı borcu nedeniyle icralık olmuş, gelirlerine haciz gelmiştir. Futbol takımının çok sayıda oyuncusu alacakları ödenmediği için anlaşmalarını feshetmiştir. Takım, sezonu bir profesyonel futbolcu ile tamamlamıştır. Takım maçiarına altyapıdan gelen genç oyuncularla devam etmiştir. Ankaragücü en temel ihtiyaçları karşı layamadığı bir futbol sezonu geçirmiştir. Temel gıda ihtiyaçlarını taraftarlar kendi aralarında para toplayarak karşılamaya çalışmışlardır.

Ankaragücü Spor Kulübü'nü siyasi beklenti ve amaca basamak olarak gören, bu beklentileri yerine gelmediğinde, kulübe adeta bir intikam duygusuyla saldıran, takımı muvazaalı biçimde borçlandıran kötü bir yönetimin faturası ödetilmektedir. Asıl cezalandırılan ise Ankara ve Ankaralılardır. Bir futbol takımı içinde bulunduğu kentin tanıtımına ve ekonomisine katkısının yanında, o kentin tarihini, kültürünü ve ruhunu temsil etmektedir."

1- Ahmet Gökçek göreve geldiğinde MKE Ankaragücü Spor Kulübü Derneği'nin toplam borç ve alacakları nedir?
2- MKE Ankaragücü Spor Kulübü Derneği 30 Ağustos 2009-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında kaç TL borçlandırılmıştır? 24 Ağustos 2011 tarihi itibariyle toplam borç ve alacaklar ve bunların kaynağı nedir? 06 Nisan 2012 tarihi itibariyle MKE Ankaragücü Spor Kulübü'nün borçlarının dökümü ve toplam borcu nedir? Bunların ne kadarı faiz, icra gibi giderleri kapsamaktadır?

3- 30 Ağustos 2009-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında kaç futbolcu transfer edilmiştir? Bu oyuncular takımla hangi tarihte anlaşma imzalamıştır? Takımdan sözleşme bitiş tarihi itibarıyla ayrılma tarihleri nedir? Bu oyuncular için kulüplerine ödenen benservis bedeli nedir? Oyunculara ödenen transfer ücreti nedir? Bu transferler nedeniyle MKE Ankaragücü Spor Kulübü'nün halen borçlu olduğu kulüp ya da oyuncu var mıdır? Bu kulüp ve oyunlar ile borç miktarı nedir?

4- MKE Ankaragücü Spor Kulübü Derneği yönetim kurulunda görev yapmadığı halde kulüpten alacağı olan özel kişilik var mıdır? Kimlerdir? Alacak miktarları ve borcun kaynağı nedir?

5- MKE Ankaragücü Spor Kulübünün Süper Lig'den düşmesinin Ankara ekonomisini ve tanıtımını olumsuz etkileyeceği bilinmektedir. Bununla ilgili tahmini rakam nedir?

6- Türkiye Futbol Federasyonu'nun futbolda şike, usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları konusunda gösterdiği hassasiyet bilinmektedir. Bu hassasiyet neden Ankaragücü için gösterilmemektedir? Bunu engelleyen siyasi bir güç mü vardır?

7- Medyada özellikle son günlerde MKE Ankaragücü Spor Kulübü'nün 30 Ağustos 2009-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında görev yapan yönetim kurulunun şaibe, usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarına ilişkin haberler geniş olarak yer almaktadır. MKE Ankaragücü Spor Kulübü'nün söz konusu dönemine ilişkin kulüp başkanı ve yöneticileri hakkında neden soruşturma açılmamaktadır?

8- MKE Ankaragücü Spor Kulübü Derneği'nin ilamsız takip yoluyla bir günde yaklaşık 35 milyon TL borçlandırıldığı iddiası doğru mudur? Alacaklıların aynı gün aynı icra dairesine başvurduğu ve konuyu aynı avukatın takip ettiği iddiası doğru mudur? Kulüp yönetimi tarafından bu borçlara neden itiraz edilmemiştir? Ankaragücü hile yoluyla mı borçlandırılmıştır? Bu konuda soruşturma açılması düşünülmekte midir?

9- Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'nın başkanlık yapmadığı halde, Ankaragücü'nün mali ve sportif durumu ile ilgili sürekli açıklama yapmasının nedeni nedir?

10- MKE Ankaragücü Spor Kulübü Derneği'nden alacaklı olan özel ya da tüzel kişiliklerin Ankara Büyükşehir Belediyesiyle iş ilişkisi var mıdır? Bu özel ya da tüzel kişiliklerin 30 Ağustos 2009-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden aldıkları herhangi bir ihale, iş, proje var mıdır?

11- Ankaragücü A.Ş. adında bir şirket kimler tarafından kurulmuştur? Bu şahısların sahip ya da ortak oldukları ticari yapıların Ankara Büyükşehir Belediyesi ya da yöneticileri ile her hangi bir ticari ilişkisi var mıdır?" 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder