7 Mayıs 2012 Pazartesi

Declan Hill'den TBMM ve TFF'ye Ağır Eleştiri


Şike denince ilk akla gelen isimlerden biri Declan Hill’dir. Hill, “Şike & Futbol ve Organize Suçlar” isimli kitabında özellikle Asya, Uzak Doğu’daki bahis organizasyonları inceledi. Bahis amaçlı şikenin nasıl, hangi kanallarla, kimler tarafından yapıldığını ortaya koydu. Dünya Kupası’nda bile şike yapıldığını açıkladı.

Declan Hill'in "Şike" kitabını tüm futbolseverler okumalı! Bu kitabı okuduktan sonra profesyonel futbolu başka bir gözle takip edeceksiniz.
Sporda yozlaşma üzerine çalışan birçok kurum ve kuruluş Declan Hill’in danışmanlığından faydalanıyor. UEFA da Declan Hill ile görüş alışverişinde bulunuyor.
Hill, geçen sene şike hakkında konuşmak üzere Türkiye’ye gelmişti. Hill, Türk yetkilileri şike konusunda kararları olmaları konusunda uyarmıştı.
Hill, bugün blogunda Türkiye’deki şike soruşturması sürecini eleştirmiş. TFF ve milletvekilleri hakkında çok sert ifadeler kullanmış.
Hill’in yazısının ilgili bölümünü paylaşıyorum:
Last week, the Turkish Football Federation announced that clubs caught fixing would only have points deducted from them and not mandatory relegation to lower divisions.    Part of the claim is that the clubs should not be punished for the actions of the senior executives.   This is such spurious logic that it is difficult not to laugh.  
However, what does make me fall about laughing are the actions of a majority of the Turkish parliamentary deputies.   Last winter, this gang of clowns voted a serious sounding anti-match-fixing law that had severe penalties for fraud.  A few months later when presumably many of the teams and executives that they support were in jeopardy of being punished under this new bill, they quickly reversed themselves and overturned their new law.  You can just imagine the conversation that they must have had, ‘Oh you mean someone may actually be punished by a law that we passed?  Someone may go to jail in Turkey for corruption?  We never meant for that to happen! We just wanted it on the books to impress the European Union. We never intended for our friends to risk going to prison.
Please, it is a resounding slap in the face to the Turkish police and judicial prosecution.   Either you trust your institutions to do their job or you do not.  You change laws and procedures if there are human rights abuses or institutional malfeasance not because your favorite football team might be in jeopardy.    There has to be one law for all which if people are guilty they suffer for it.

Hill, önce TFF'yi ve milletvekillerini eleştirmiş. Milletvekillerine “palyaçolar çetesi” demiş. Ardından onlarla dalga geçmiş.
Hill, taraftarlara da tepki göstermiş. Taraftarların genel olarak yolsuzluktan, şikeden dert yanmadıklarını; diğer takımların ceza görmesi için çabaladıklarını söylemiş.
Hill haksız değil. Ne yazık ki Türk taraftarlar futbolu, hukuku, adaleti önemsemiyor. Şike umurlarında değil. TFF’nin siyasilerin elinde oyuncak olmasını umursamıyorlar. Avrupa medyasında da Türk siyasilerin şikecilere yardım ettikleri ileri sürülüyor.
Yeter ki takımlarının başına bir şey gelmesin!
Türkiye’de hukuk, adalet hep subjektif, kişisel çıkarlara göre yontuluyor. Kimse değerlere, ilkelere inanmıyor. Bunları korumaya çalışmıyor.
Şike sürecinde TBMM, hükümet, yargı, TFF, medya hakkında yorum yapanlar hep taraftar oldukları kulüp ya da mensubu oldukları kurumlara göre dinlendiler. Ne dendiğine değil, kimin söylediğine bakıldı.
Türkiye taraftarları uyanmalı artık! Siyasilerin, TFF’nin, kulüplerin birlikte yönettikleri futbol mafyasına tepki göstermeli!
Türkiye’de futbol öldü. Küllerinden doğması taraftarlara bağlı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder